Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Tarihten bir yaprak

    Fatih Özatay, Dr.02 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1447

     

    Krizi tetikleyen unsurların başında Almanya'daki yüksek faiz hadlerinin geldiği belirtiliyor.

    Avrupa Birliği'nde olan bitene pek de şaşırmamak gerekiyor. Bugünkü yazı, tarihten bir yapraktan ibaret.

    1990'ların başlarında Avrupa Para Sistemi'nin Döviz Kuru Mekanizması'nın (ERM) gözden geçirilmesine yol açan bir kriz var. Avrupa Para Sistemi'nde iki üye ülkenin para birimlerinin birbirlerine karşı olan değerinin belli bir aralıkta dalgalanmasına izin veriliyordu. Bu aralığın dışına çıkma eğilimi belirdiğinde ise merkez bankaları müdahale ederek döviz kurunu bu aralığa çekmeye çalışıyorlardı. Sözünü ettiğim krizden önce bu aralığın genişliği, orta noktadan yukarıya ve aşağıya yüzde 2.25'er olmak üzere toplam yüzde 4.5 kadardı. Krizden sonra genişlik yüzde 15'erden yüzde 30'a çıktı.

    O dönemde Avrupa Para Sistemi içindeki ülkelerin para birimlerinin değeri Alman Markı'na karşı sabitleniyordu. 1987 Temmuzu'ndan sonra 1992 krizine kadar hiçbir para biriminin marka karşı değerinin yeniden belirlenmesine gerek duyulmadı. 1 Temmuz 1990'da sermaye kontrolleri kaldırıldı, Avrupa Para Sistemi'ne üye olan ülkelerin büyük çoğunluğunda. İspanya ve İrlanda ise 1992 sonuna kadar bu karardan muaf tutuldular. Bu strateji, 1992'ye girildiğinde artık önemli baskılarla karşı karşıyaydı.

    Spekülatif ataklar

    Krizi tetikleyen unsurların başında Almanya'daki yüksek faiz hadlerinin ve haziran ayında Danimarkalı seçmenlerin Maastricht Anlaşması'nı reddetmesinin geldiği belirtiliyor. Ayrıca doların o dönemde değer kaybetmesi, İtalya gibi ülkelerin rekabet güçlerinin azalmasına neden oluyor. Çoğu Avrupa ülkesi spekülatif ataklara maruz kalıyor.

    Sürpriz: İtalya, İspanya ve Portekiz para birimlerinin değerlerini önceden belirlenen aralık içinde tutmakta giderek zorlanıyorlar. İtalya, ERM'den çıkmak zorunda kalıyor. İspanya ve Portekiz devalüasyona gidiyorlar.

    Bugünkünden farklı olarak İskandinav ülkelerinde de sorunlar var. 8 Eylül 1992'de Finlandiya para birimi markka dalgalanmaya bırakılıyor. 1990'ların başında İsveç'in bankacılık sektöründe önemli sorunlar var. İşsizlik yüksek. Bu ortamda spekülatörler İsveç'in döviz kuru sistemini korumak üzere faiz arttıramayacağını, arttırsa bile bunun kalıcı olamayacağını biliyorlar.

    İngiltere ilginç

    Artan dövize talep karşısında, 1991 sonunda para birimi kronayı tek taraflı olarak ECU'ya sabitleyen İsveç, önce kronayı savunmaya çalışıyor. Gecelik faiz hadleri bir ara yüzde 500'e çıkıyor! İsveç Merkez Bankası önemli miktarda döviz de satıyor. Ama sonuçta kasım ortasında pes ediliyor ve krona dalgalanmaya bırakılıyor.

    İngiltere'nin durumu da ilginç. İngiltere, 1990 yılında ERM'ye giriyor. Çok geçmeden, 1992 Ağustosu'nda sterline karşı spekülatif bir atakla karşılaşıyor. Ünlü spekülatör George Soros'un ve sahibi olduğu yatırım fonunun (Quantum Fund) bu krizde oynadığı rol oldukça meşhur. Parasının değerini, ERM'nin izin verdiği aralık içinde tutabilmek için birkaç hafta içinde 50 milyar dolara yakın döviz satıyor piyasaya İngiltere Merkez Bankası. Ama yetmiyor. Eylül ortasında faizleri yükseltiyor. Yine yetmiyor. Hükümet, faizlerin daha fazla yükselmesini istemiyor. Sonuçta, İngiltere de ERM'den çıkmak zorunda kalıyor. Sterlin yüzde 15 oranında değer yitirerek 'atlatıyor' bu atağı.

    Kısacası oluyor böyle şeyler. Bir not: Yukarıda Yunanistan'ın ismi geçmiyor. Nedeni basit. Yunanistan 1998'de katılıyor ERM'ye. Daha önce orada yer alsaydı, muhtemelen onun ismini de zikretmek durumunda kalacaktım.


    Bu köşe yazısı 02.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır