Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Neden ABD'de enflasyon artmıyor?

    Fatih Özatay, Dr.06 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1818

     

    Parasal genişleme demek, banknotların gökten yağmur gibi yağması değildir.

    ABD Merkez Bankası'nın (FED) küresel kriz sırasında, önce finansal sistemdeki yangını söndürmek, sonra da bu sektörü tekrar kredi açabilir duruma getirmek için müthiş denilebilecek miktarda sisteme para çıkardığından söz etmiştim. Temmuz 2007 ile Aralık 2008 arasındaki sürede FED'in bilançosu 2.6 kat büyümüştü. Bilanço şu anda hâlâ aynı büyüklükte.

    Bu yazım üzerine bazı okuyucularımdan mektuplar aldım. Bu büyük parasal genişlemenin ABD'de neden enflasyonu azdırmadığını sorguluyorlardı. Bugün parasal genişleme-enflasyon ilişkisi üzerinde durmak istiyorum.

    Parasal genişleme-enflasyon ilişkisi üzerinde yazılanlara şöyle bir göz atılırsa Nobel ödüllü Milton Friedman'ın "Enflasyon her yerde her zaman parasal bir olgudur" sözüne gönderme yapılır sıklıkla. ABD'de olan biten bu söze ters mi?

    'Hap'tan kaçınalım

    Her şeyden önce böyle 'özlü' sözleri 'hap' şeklinde almamak; ilacın prospektüsüne de bakmak gerekiyor. Parasal genişleme banknotların ve madeni paraların gökten yağmur gibi yağmasıyla gerçekleşmiyor. Merkez bankaları karşılığında bir şeyler alarak bu paraları basıyorlar. Aldıkları bazı durumlarda hazine tahvilleri oluyor, bazen de bankaların ve şirketlerin borçlanma senetlerini alıyorlar.

    Dolayısıyla basılan para doğrudan tüketiciye ve çoğu durumda da yatırımcıya (şirketlere doğrudan kredi verilmediği durumlarda) gitmiyor. Öte yandan basılan paranın enflasyonu yükseltmesi için mal ve hizmet talebini arttırıyor olması gerekiyor. Bu durumda, merkez bankası ile yaptıkları işlemler sonrası hesaplarına para geçen
    bankaların, bu parayı krediye dönüştürmeleri gerekiyor ki iç talep artsın. Daha çok mal tüketilsin, ev alınsın, yatırım yapılsın. Kredi piyasası düzgün işlemiyorsa bu kanal da doğru dürüst çalışmıyor.

    Uç bir örnek: FED bastığı tüm parayı Jo'ya verse, Jo da aldığı parayı bahçesine küp içinde gömse. Bayağı büyük bir bahçe ve çok sayıda küp gerekiyor. Arzın merkezine doğru bahçesini kazdığını düşünelim. Ya da FED Jo'ya bir iyilik yapsa ve sözgelimi milyar dolarlık banknotlar bassa. Talepte bir artış oldu mu? Olmadığı açık. Fiyatlar neden artsın ki? Basılan paranın enflasyon bekleyişlerini etkilemediğini de düşünmemiz gerekiyor. Bunun için FED bastığı parayı Jo'ya vereceğini, Jo da bahçesine gömeceğini açıklasınlar. Bekleyişler etkilenmiyor, fiyatlar da artmıyor.

    Diğer yandan ABD'de işsizlik oranı kriz öncesindeki düzeyinin oldukça üzerinde. Ekonomik toparlanma beklenen hızda değil; yavaş. Farklı bir ifadeyle mevcut kapasite tam kullanılamıyor. Bu ortamda, parasal genişleme iç talebi arttırsa bile -ki kredi piyasası düzgün çalışmadığından yeteri kadar arttırmıyor- kapasite kullanım oranı düşük olduğu için şirketler mal ve hizmetlerine zam yapmıyorlar; kâr oranlarını yukarıya çekemiyorlar. Enflasyon yükselmiyor.

    Zaten ABD yönetimi "Talebi nasıl arttırabiliriz?" sorusuna hâlâ yanıt aramakla meşgul. FED yeni önlemler peşinde. Ek olarak politika faizini bir süre daha arttırmayacağı anlaşılıyor.

    Sürdürülebilir değil

    Elbette bu sürdürülebilir bir durum değil. Kredi piyasası canlanırsa eninde sonunda talep de artmaya başlar ve kapasite kullanım oranını yukarıya çeker. Bu durumda da ABD'de enflasyon yükselme eğilimi gösterir. FED işler bu noktaya varmadan önce bilançosunu küçültecek ve faiz arttırmaya başlayacak. Ama ne zaman? FED'in de şu anda bunu bilmediği ortada.


    Bu köşe yazısı 06.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır