Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Piyasayla inatlaşırsan oyuncak olursun

    Fatih Özatay, Dr.13 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1049


    Avrupalı liderlerin yumurta kapıya gelmeden karar alamayan tavırları tepki topluyor.


    Avrupa Merkez Bankası'nın başına gelenlere bir bakın. Avrupa Birliği'nin sorunlu ülkelerinin tahvillerini durmadan bilançosuna almak zorunda kalıyor. Böylelikle parasal genişleme yaratıyor. Avrupa Birliği'nin ortadaki sorunu kökten çözmek üzere bir türlü karar alamayan liderlerine böylelikle zaman kazandırıyor Avrupa Merkez Bankası.

    Öte yandan, onun zaman kazandırması, liderlerin karar almakta gecikmelerinde ya da sadece pansuman önlemler almalarında rol oynuyor. Sorunlu ülkelerin sorunları daha da ağırlaşıyor. Bir merkez bankası açısından oldukça sevimsiz bir durum bu.

    Avrupalı liderler tepki topluyor

    Avrupalı liderlerin yumurta kapıya gelmeden karar alamayan, neden sonra bir karar alıp, karardan sonra artık bu tür kararlar almayacaklarını açıklayan, böylelikle krizi sürekli körükleyen tavırları çok tepki topluyor. Cuma günü bir internet sitesinde (www.voxeu.org) Avrupa Birliği'nin bir finansal gurudan çok psikyatriste ihtiyacı olduğunu belirten bir yazı vardı. Yazar, böyle giderse Avrupa Birliği'nde ihraç edilen devlet tahvillerinin hepsinin Almanya devlet tahviline dönüşeceğini vurguluyordu. Biraz 'abartmış' gibi gelebilir; ama bugün İrlanda, yarın Portekiz, sonra İspanya derken, çok da abartı yok. Elbette herkesin aklına gelen ve giderek daha çok kişinin olabileceğini düşündüğü bir seçenek daha var: Euronun çökmesi, her ülkenin kendi yoluna gitmesi. Bu gerçekleşirse tam bir kaos yaşanacağından şüpheniz olmasın.

    Bu film böyle gitmez

    2001 Türkiye krizi hiçbir şey öğretmediyse bile bize şunu öğretmiş olmalı: Mali piyasalarla inatlaşmaya gelmez. Normal koşullar altında, bütçe açığını radikal biçimde kısarak ve sorun yaşayan ülkeye piyasa faizinden borç vererek, sözgelimi milli gelirin yüzde X'i kadar olan bir devlet borcunu bir sorun yaşamadan zaman içinde daha az tedirginlik verici bir düzeye çekebilirsiniz.

    Ama kredi açmak için bir türlü karar alamıyorsanız, açtığınızda yüksek bir faiz talep ediyorsanız, sonra da dönüp kasım ayında Merkel ile Sarkozy'nin yaptığı gibi mali piyasaları yerinden sıçratacak bir plan üzerinde çalıştığınızı açıklıyorsanız, mali piyasaların tepkisi üzerine bu planı rafa kaldırıp bir başkası üzerinde tartışma başlatıyorsanız, artık o normal koşullarda değilsinizdir. Bırakın o milli gelirin yüzde X'i kadar olan devlet borcunun, onun dörtte üçünün bile altından kalkamazsınız. Mali piyasalar sizi oyuncağa çevirir; deli danalar gibi bir bu karara, bir öbür karara koşturup durursunuz.

    Avrupalıların ne kadar psikyatriste, ihtiyaçları olduklarını bilemem. Ama bildiğim bir şey var: Bu film böyle gitmez. Yerlerinde olsam, bu garip durumun sürmesi halinde neyle karşılaşacaklarını iyice tartar, sonra da artık eyleme geçmek için ayak sürümezdim.


    Bu köşe yazısı 13.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır