Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Bu aralar Türk Lirası'nı öneririm

    Güven Sak, Dr.14 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1041

     

    Erdem Başçı para politikasında yeni normale uygun kapsamlı değişiklikten bahsetmektedir.

    Geçenlerde ABD'de ikamet eden bir Venezüelalı ile sohbet ediyoruz. Konu TL'deki değerlenmeye geldi. Dostum, masanın etrafındakilere, "Daha buraya gelmeden, yenilerde, bankacım beni aradı. Bana portföyümün bir bölümünü TL ve Singapur doları cinsinden yatırımlara yöneltmem gerektiğini söyledi. TL'de büyük getiri varmış. TL yatırıma olan ilgi, benim gibi küçük müşteriler düzeyine bile indiyse, işiniz iş" demişti. İlgiyle not etmiştim. Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı'nın yaptığı konuşmayı işte bu duygu ve düşüncelerle okudum. Para politikasında artık yeni bir dönemde olduğumuzun farkında olmayanlar için birkaç noktanın altını çizeyim müsaadenizle.

    Eskiden beri gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere fon akımı olurdu. Ama gelişmiş ülkelerde bir türlü bitmek bilmeyen iktisadi kriz, bizim gibi ülkelere yönelik fon akımlarının önemini daha da arttırdı. Neden? Gayet basit bir nedenle, buralarda o sermayeyi çeken bir şey olduğu için değil, oralarda o sermayeyi iten bir şey olduğu için. Buralarda getiri oranı yüksek diye değil, oralarda getiri oranları krize karşı alınan tedbirler nedeniyle yerle yeksan olduğu için buraları tercih ediyorlar. Krize karşı alınan önlemler neticesinde oralarda faiz oranları sıfır düzeyine inerken, buralarda, diyelim, sekizlerde kaldı. Buna bir de fon akımları neticesinde yerli paranın değerlenmesini eklerseniz, bizim gibi ülkelerde getiriler yüzde onları fersah fersah aşmaya başladı. Yüzde sıfır düzeyinde getiri ile yüzde onları aşkın getiri karşı karşıya gelince ne olur? İşte böyle, benim dostumun başına gelen olur. Bankacınız sizi arar, "Efendim, isterseniz bu ara azıcık TL'ye girelim de para kazanalım" der. Her küçük müşteri böyle telefon alırsa, Türkiye'ye yönelik fon akımları daha da artar. TL daha da değerlenir. Tevekkeli değil, Goldman Sachs, TL cinsinden tahvil ihraç etmek için Sermaye Piyasası Kurulu'ndan izin almaya çalışıyor. Nedeni buradadır.

    Dün tehlikeli değildi

    Şimdi diyeceksiniz ki, bu dün de böyleydi. Evet, ama o zaman bu kadar tehlikeli değildi. Üç nedenle. Birincisi, o zamanlar, gelişmiş ülkelerde böyle bir kriz yoktu ve bizim gibi ülkelere aktarılabilecek fonlar daha bir sınırlıydı. Halbuki şimdi öyle mi? Yangın bütün gelişmiş ülkelerde. Avrupa'nın krizi bir türlü çözülmek bilmiyor. Bu durumda, uluslararası fonların bizim gibi ülkelere yönelik bölümü arttı. Fonların hedefi daha da daraldı. Bizim gibi 'cazip' ülkeler seti ufaldı. İkincisi, Türkiye'nin cari işlemler açığı her büyüme döneminde olduğu gibi yükseliyor. Ancak bu kez açık, 2001-2002'den farklı olarak, ihracattaki toparlanmadan ya da yatırımlardaki artıştan kaynaklanmıyor. Artış iç tüketimdeki hızlı toparlanmadan kaynaklanıyor. Üçüncüsü, cari işlemler dengesinin finansman kalitesi her ay bozuluyor. Bu ne demek? Gelenin giderek artan bir bölümü kısa vadeli biçimde gelmektedir. Türkiye'nin artan riskliliği fon akımlarının niteliğinde de gözlemlenmektedir.

    Ben, ilk iki tespitin, 'yeni normal'in göstergesi olduğunu düşünüyorum. Üçüncüsü ise Türkiye'nin politikasızlığından kaynaklanıyor. Şimdi böyle bir ortamda merkez bankalarının standart enflasyon hedeflemesi çerçevesinden çıkıp, cari işlem açıklarına, bunların finansman biçimine ve döviz kuruna daha duyarlı olmalarını beklemek gerekir. Merkez bankalarının bu dönemde araç setlerini genişletip, yapıcı belirsizliği de etkin bir politika aracı olarak kullanmaları gerekir. Başçı para politikasında yeni normale uygun kapsamlı değişiklikten bahsetmektedir.


    Bu köşe yazısı 14.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır