Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Sönük yıldızlar

    Fatih Özatay, Dr.20 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1079

     

    1950'den beri gösterdiğimiz büyüme zengin ülkelerle gelir farkımızı kapatamadı.

    Son genel seçim 2007 yılında olmuştu. Yeni seçimler yaklaşıyorken 2007-2010 döneminde ekonomimizin nasıl bir performans gösterdiğine bakmakta yarar var. İki önemli makroekonomik değişkene -büyüme hızına ve işsizlik oranına- bakmak yeterli olacak. 2010 için büyüme hızını yüzde 7.5, işsizlik oranını da yüzde 12.2 alıyorum. Bu son değer ilk dokuz ayın ortalaması.

    Büyüme hızımız bu dönemde ortalama yüzde 2.1, işsizlik oranı ise yüzde 11.9 olmuş. Kötü bir performans açık ki. Bu döneme haksızlık etmemek için küresel krizin çok şiddetli yaşandığı 2009'u çıkarıp bakayım ortalamalara: Büyüme hızı yüzde 4.3, işsizlik oranı ise yüzde 11.2 oluyor. Böyle bakılsa da, değerler yine iyi değil: Büyüme hızı uzun dönem ortalamasının altında kalmış, işsizlik oranı da üzerinde.

    Reform endeksi

    Ağırlıklı olarak Avrupa Birliği'nin eski üyeleri için yapılan bir çalışmanın özet bulguları gözüme çarptı hafta sonu. Yazarlar bu ülkelere ABD ve Japonya'yı da dahil etmişler. IMF'nin 2010 yılında yayımlanan Bölgesel Görünüm raporundan yararlanarak bir 'yapısal reform gereği' endeksi türetmişler. Endeks dokuz göstergeden oluşuyor. Orta dönemli göstergeler arasında işgücü piyasasının etkinliği, iş hayatı düzenlemeleri, perakende sektörü düzenlemeleri gibi başlıklar var. Uzun dönemli göstergeler arasında ise kurumlar ve sözleşmeler, beşeri sermaye, altyapı ve yenilikçilik başlıkları yer alıyor.

    Sürpriz! Avrupa Birliği'nde başı dertte olan ülkelerin İrlanda dışında kalanlarının tümü yapısal reform gereği endeksinde ön sıralarda yer alıyorlar. İrlanda ise nötr bölgede. Yine sürpriz; dokuz başlığın hepsinde de en ön sırada kadim dostumuz ve de komşumuz Yunanistan var.

    Borçlarını geri ödeme olasılıkları azalan ülkelerin devlet tahvillerinin faizleri, dertsiz ülkelerinkine kıyasla artıyor. Ayrıca bu ülkelerin tahvillerini satın alıp ellerinde tutanların, olası bir paralarını alamama durumuna karşı sigorta şirketlerinden satın aldıkları sigortalar için ödedikleri primler yükseliyor.

    Gelir farkı azalmadı

    Hem faiz farklarının hem de primlerin ülkelerin kamu açıkları ve kamu borçları arttıkça arttığını biliyoruz. Araştırmacılar, bunların yanı sıra, faiz farklarının ve primlerin yapısal reform gereği arttıkça arttığını da belirliyorlar. Aslında çok da yeni bir bulgu değil. Zira yapısal reform gereği ile ülkelerin verimlilik düzeyi arasında ilişki var. Yapısal reformlar açısından iyi bir yerdeyseniz üretken kapasiteniz de sağlam oluyor. Böyle ülkelerin risk primleri de düşüyor doğal olarak. Bu gelişmiş ülkeler için yapılan çalışmada bir diğer bulgu da şu: Yapısal reform gereği yüksek olan ülkelerin kişi başına gelir düzeyi diğerlerine kıyasla belirgin biçimde düşük.

    Daha önce çeşitli defalar grafik ve tablolar ile gösterdim: 1950'den bu yana sergilediğimiz büyüme performansı, zengin ülkelerle aramızdaki gelir farklılığını bir milim değiştirmemiş; yerimizde saymışız. 2007-2010 performansımız ise son altmış yıllık 'yerinde sayma' performansımızdan kötü. O performansın çok üzerine çıkmamız gerekirken, altında kalmışız.

    "Küresel krizde nasıl da yıldız gibi parladığımız" ile övüneceğimize -ki doğru değil- şu yapısal reformlar ile uğraşsak hiç fena olmayacak.

    Meraklısına not: Sözünü ettiğim çalışma www.voweu.org sitesinde Cardoso ve Domenech imzalı; 13 Aralık 2010.


    Bu köşe yazısı 20.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır