Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    TCMB'nin günahı

    Fatih Özatay, Dr.26 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1044

     

    Merkez Bankası'nın son kararlarında riskler neler?

    Merkez Bankası (TCMB) bir süredir aldığı kararlarla, değişen koşullar çerçevesinde, yasasının izin verdiği ölçüde fiyat istikrarını ve finansal istikrarı birlikte gözeten bir para politikası uygulama çerçevesi oluşturmaya çalışıyor. TCMB'nin, bu oldukça belirsiz küresel koşullarda, fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarı da ön plana çıkarmakla doğru bir iş yaptığını son yazılarımda belirtmiştim. Şimdi sıra risklere dikkat çekmeye geldi.

    Birinci risk şu: TCMB'nin kredi piyasasının ateşini düşürmeye yönelik aldığı kararlara bir de faiz indirimi eşlik etti. Doğrudur, yanlıştır tartışmıyorum; doğru olduğunu düşünelim. Doğru olduğunu düşündüğünüz bir para politikası uygulamasının gerekçesini anlatamıyorsanız, o uygulama istediğiniz sonucu vermez. Zira bekleyişleri arzuladığınız yönde şekillendiremezsiniz. Oysa para politikasının ekonomiyi etkileme kanallarının en önemlilerinden biri de bekleyişler kanalıdır.

    Anlaşılmak önemli

    Bu köşenin yazarının TCMB'de yaşadığı deneyimden öğrendiği ve o zamanlar şu anda TCMB'de en üst düzeyde görevde bulunanlarla sıkça paylaştığı önemli bir şey var: "Anlatamayacağın kararı alma. O kararı alman gerekiyorsa, ne yapıp edip anlaşılmasını sağla." Faiz indiriminin gerekçesinin ne anlatılabildiğini ne de anlaşılabildiğini düşünüyorum.

    İkinci risk şu: Daha sonra bu tür kararlar alınmaya devam edilecek olsa da -ki benzeri kararların arkasının gelebileceği açıklandı- bu kararların etkisiz kalma olasılıkları az değil. İki nedenle: Birincisi, BDDK'nın da etkin biçimde aynı doğrultuda kararlar alması gerekir. Şu ana kadar benzeri bazı kararlar aldı da. TCMB'nin ileride alabileceği ek kararlar da BDDK'nın yeni kararlarıyla desteklenmeli.

    Kararların etkisiz kalma olasılığını asıl yükselten ikinci neden, kısa vadeli sermaye girişlerini azaltmaya yönelik bir şey yapılmaması. Nedense bundan çok korkuluyor. Oysa mevcut küresel koşullarda bu tür kararlar artık sevimsiz karşılanmıyorlar.

    Ortadaki çelişki şu: Para politikasında TCMB önemli bir değişikliğe gider ve finansal istikrarı en az fiyat istikrarı kadar önemli bir konuma çıkarırken dayandığı en sağlam gerekçe kürede değişen koşullardı. Koşullar radikal biçimde değişiyorken eski koşullara uygun olan ama yeni koşullar için yeterli olmadığı açıkça görülen para politikası uygulama çerçevesini değiştirmekte tereddüt etmediği için doğru bir iş yaptı. Değişen koşullar kısa vadeli sermaye akımlarını engelleyici kararlar da alınmasını gerektiriyor. Oysa bu kararlar alınmıyor.

    Kör inançlar

    Bu açık çelişkide TCMB'nin de günahı var. Evet, bu kararları alacak olan TCMB değil. Ama TCMB'nin yasası çerçevesinde hükümete danışmanlık yapma sorumluluğu var. Bunu yapmıyor. Muhtemelen bunun temel nedeni, bu tür kontrollerin piyasa ekonomisine ters olduğunu düşünmesi. Sorun şu ki, akılcı bir çerçevede oluşturulduğu sanılan düşünceler, bazen o çerçeve oluşturulurken yapılan varsayımların unutulması ve dolayısıyla varsayımların geçerliliğini yitirip yitirmediklerinin hiç irdelenmemesi nedeniyle kör inanca dönüşebilir. Kriz, kör inançların dünyanın başına nasıl bela olabileceğini gösterdi.

    Nasıl ki, koşullar ne olursa olsun "Ben sadece fiyat istikrarına odaklanırım" tavrı ancak kör bir inançtan kaynaklanırsa, koşullar ne olursa olsun "Sermaye hareketlerine karşı bir şey asla yapmam" tavrı da kör bir inancın sonucudur. Tehlikelidir. Uzak durmak gerekir.


    Bu köşe yazısı 26.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır