Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Hızlı kredi artışı

    Fatih Özatay, Dr.30 Aralık 2010 - Okunma Sayısı: 1149


    Çok hızlı kredi genişlemesinin riskli olduğuna dair çok sayıda bulgu var.

    Banka kredilerindeki gelişme gerçekten baş döndürücü düzeyde. Bugün, kredilerin 2004'ten bu yana gelişimini, fiyat hareketlerinden arındırarak 2004'ün başından bu yana inceleyeceğim. Bu tarihi başlangıç olarak almamın nedeni, 2001 krizinde çok ağır bir darbe yiyen bankacılık sektörünün kredi hacminin, ancak bu tarihte, kriz öncesindeki düzeyine (reel olarak) gelmesi.

    Grafikte, hem tüm kredi türlerinin toplamının hem de tüketici kredilerinin aylık reel değerlerinin hareketleri var. Kredi toplamı için son veri Eylül 2010'a, tüketici kredileri için ise Kasım 2010'a ait.

    Tüketici kredisinde artış çok hızlı

    Özellikle tüketici kredilerindeki artış çok ama çok hızlı: Tam yüzde 562 oranında (6.6 kat) artmış tüketici kredileri. Toplam kredilerin artış oranı (yüzde 366) ise tüketici kredilerinin yanında güdük kalıyor. Oysa tek başına bu da çok yüksek bir değer (4.6 kat artmış). Aynı dönemde milli gelirimizin reel artış oranı ise yüzde 36.8. Karşılaştırılabilir gibi değil bu büyüklükler.

    Kredilerin bu hızlı artışına karşın, toplam kredi tutarının milli gelire oranı yüksek değil: Sadece yüzde 46. Merkez Bankası'nın son finansal istikrar raporunda Türkiye'nin bu açıdan Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığı bir grafik var. En düşük kredi/GSYH oranı Türkiye'de. Üstelik çoğu ülkede, bu oran yüzde 100'ün üzerinde. 

    Çok hızlı kredi genişlemesi riskli

    Kredi toplamının milli gelirimize oranının düşüklüğü, tüketicilerimizin ve dış piyasalardan fon bulma şansı olmayan şirketlerimizin, kredi piyasalarından önemli ölçüde dışlandıklarını gösteriyor. Kredi toplamının artmasını istiyoruz; elbette bu artışın dış kaynaklarla (dış borçlarla) gerçekleşmesinden çok, yurtiçi tasarruflardaki artışa bağlı olarak gerçekleşmesini arzuluyoruz.

    Kredi toplamının milli gelirimize oranla düşük bir düzeyde olmasına karşın Merkez Bankası'nın kredi arzının artış hızını bir miktar düşürmek istemesi bir çelişki değil. Birincisi, çok hızlı kredi genişlemesinin riskli olduğuna dair çok sayıda bulgu var. İkincisi ve bu küresel koşullarda daha da önemli olanı, bu kredi genişlemesinin olduğu dönemde Türkiye'ye çok hızlı kısa vadeli yabancı fon akması. Bu, hem kredi talebini hem de arzını arttırıcı yönde etkiliyor. Sağlıklı değil; çünkü kısa vadeli.

    Hepinize güzel bir yıl dilerim.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Grafik: Toplam ve tüketici kredileri:
    2004 Ocak-2010 Kasım (Endeks, 1994 Ocak=100).


    Bu köşe yazısı 30.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır