Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Benzin zammı ile bütçe düzelir mi?

    Güven Sak, Dr.11 Ocak 2011 - Okunma Sayısı: 1485

     

    Türkiye'nin kredi notunda ne zaman artış olur diye merak edenler 'kamu tasarrufu nasıl artar' diye düşünmeli.

    Kamu maliyesi geçen haftanın yıldız konusuydu. Hem Pakistan'da hem de ABD'de. Yakınlarda İngiltere, Bolivya ve Cezayir'de de benzer adımlar atılmıştı. Hatta bizde de kamu tasarruflarını arttırmak için benzer bir adım atıldı. Benzin zamlandı. Kamu tasarruflarını arttırma yolunda atılan adımların niteliği, ülkelerin ne tür kamu maliyesi sistemlerine sahip olduğunu anlatıyor. Buna göre ülkeler ikiye ayrılır: Modern bir kamu maliyesi sistemine sahip olanlar ve diğerleri. Türkiye, işte bu 'diğerleri' kategorisinin içindedir. "Türkiye'nin kredi notu neden artmıyor?" diye merak edenlerin bakması gereken ilk fasıl buradadır.

    Pakistan hükümeti, bütçe gelirlerini arttırmak için evvelki hafta benzin fiyatlarına yüklendi. Aynı Bolivya ve Türkiye hükümetlerinin de yaptığını yaptı. Sonra millet sokağa çıktı. Müttehide Kavmi Hareketi hükümetten çekileceğini açıkladı. Hükümetin çökme ihtimali ortaya çıkınca geri adım atıldı. Nitekim Bolivya'da da öyle oldu. Evo Morales yüzde 82'lik benzin zammını geri aldı. Bizde öyle olmadı.

    ABD'de kısıntı var

    ABD'de ise Savunma Bakanı Robert Gates, ülkesinin savunma harcamalarından kısıntıya gidileceğini açıkladı. Savunma bütçesinin zaten kısılmış hali 553 milyar dolardı. Şimdi önümüzdeki beş yılda 78 milyar dolarlık bir kısıntı daha yapılacaktı. ABD hükümeti vergi tedbirlerinin yanında kamu harcamalarını da kısarak kamu tasarruflarını arttırmaya çalışıyor.

    Pakistan hükümeti de kamu tasarruflarını arttırmaya çalışıyor. Faiz harcamalarının bütçe gelirleri içindeki payı, IMF verilerine göre, 2009 yılında yüzde 33'e ulaştı. Bu, Pakistan'ın faiz harcamalarının yüksekliğinden değil, vergi tabanının darlığından kaynaklanıyor. Ülke nüfusunun yalnızca yüzde 2'si Gelir Vergisi ödüyor. Pakistan hükümeti, siyasi açıdan nüfuzlu zenginlere vergi koyamıyor, herkesin aldığı bir malın, petrolün üzerindeki dolaylı vergi yükünü arttırıyor. Benzinin fiyatını bile arttırsanız, vergi geliri büyüyor. Gelir toplama konusunda aynı biz. Ne diyeyim?

    Faiz harcamalarının bütçe gelirleri içindeki payında ABD ne durumda? Malum, onlar da kamu tasarruflarını arttırmak için tedbir alıyorlar. ABD'de faiz harcamalarının bütçe gelirlerine oranı yüzde 5.6 civarında. Yüzde 33 nerede, yüzde 5.6 nerede? Ama Amerikalılar da tedbir alıyor. Onların tedbiri Pakistan gibi değil. Onlar ya adam gibi vergilendirilmiş bazı kazançlardan daha fazla vergi alıyorlar ya da bazı harcama programlarında kesinti yapıyorlar. Bir ülkenin modern bir kamu maliyesi sistemine sahip olup olmadığı böyle belli oluyor.

    Pakistan ile aynı

    Peki, Türkiye'de vaziyet nasıl? TEPAV analistlerinden Ozan Acar'ın yeni politika notunu vakit bulup bir okuyun. Türkiye'de faiz harcamalarının bütçe gelirleri içindeki payı IMF verilerine göre, 2009'da yüzde 14.4 gibi yüksek bir oran. Her durumda, Türkiye'nin problemi de Pakistan ile aynı problem. Bütçe gelirleri ve bunun içindeki vergi gelirleri bu ekonomiye göre küçük. Bakın ABD'ye, o kadar faiz ödüyorlar ama oran yüzde 5'lerde. Mesela bütçe krizi içindeki Yunanistan'ın faiz harcamalarının bütçe geliri içindeki payı yüzde 13.5. Aynı oran Portekiz'de yüzde 7.3, İrlanda'da 4.4 ve İspanya'da ise 3.7. Buyurun buradan yakın bakalım. Avrupa'nın tüm bütçe problemi yaşayan ülkeleri bütçede bizden daha az problemli. Nerede daha az problemli? Bütçede. Komik değil mi?

    "Türkiye'nin kredi notunda ne zaman artış olur?" diye merak edenlerin "Türkiye'de kamu tasarrufları nasıl artar?" diye düşünmeye başlamaları gerekiyor. Bunun cari işlemler açığına da faydası olur. Bir taşla iki kuş yani. Not kesin artar. Siz benzin zammı nereden çıktı sandınız?


    Bu köşe yazısı 11.01.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır