Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Muhteşem Süleyman ve kaynak meselesi

    Fatih Özatay, Dr.11 Ocak 2011 - Okunma Sayısı: 941


    Muhteşem Süleyman'ın zinhar hoşlanmayacağı statükoyu değiştirmek için çok sayıda reform yapmak gerekiyor.

    Geçen haftalarda CHP'nin yeni ekonomik programında yer alacağı açıklanan bazı ekonomi politikası önermelerine, iktidar partisi yetkililerinden kaynağın nereden bulunacağına dair eleştiriler geldi. Bu kaynak sorgulamasının düşündürdüğü iki noktaya değinmek istiyorum bugün.

    Birincisi şu: Yıllarca yaşadığımız ekonomik istikrarsızlığın temel nedeni artık açık olsa gerek: Kaynaksız harcama yapmak. O yılları hatırlamıyorsak, şu anda Yunanistan'ın içinde bulunduğu duruma bakmak yeterli olacaktır.

    Bu çerçevede siyasilerin ekonomi alanında yaptıkları tartışmalarda kaynak sorgulaması yapmaları gayet olumlu. Hem kaynaksız harcama olamayacağını topluma hatırlatıyorlar hem de herkesin olası kaynaklar hakkında düşünmesini sağlıyorlar. "Herkes ne veriyorsa ben beş lira fazlasını vereceğim" aşamasından buraya gelmemiz hoş bir gelişme.

    Çok sayıda reform lazım

    Peki bu gelişme, ileriye de olumlu bakmamızı sağlıyor mu? 'Statükoyu korumak' ya da bu yazı çerçevesinde aynı anlama gelen 'istikrarı sağlamakla yetinmek', Türkiye ekonomisinin geleceği için yapabileceğimiz en iyi 'şey' ise arkamıza yaslanıp rahat edebiliriz.

    Oysa geçmişimizle bunca övünen, 'Muhteşem Süleyman'ın şarap içtiğini ve karşı cinsle -artık ne demekse- biraz 'fazla' ilgilendiğini gösteren bir televizyon dizisi için, yeri göğü yıkan 'bizlere' statükonun yetmesi anlaşılır bir şey değil. Öyle ya, bazı ülkeler gelişmiş ülkelerle aralarındaki gelir farklarını kapatmak için son elli yılda büyük hamleler yapmışlar. Önce Kore, sonra da Çin mesela. Bizse ABD ya da AB'ye kıyasla 1960'ta neredeysek şimdi de oradayız; 'milim' kıpırdamamışız. Muhteşem Süleyman şimdi yaşasaydı herhalde zinhar hoşlanmazdı statükodan.

    Peki, bu çerçevede bakınca, 'kaynak sorgulaması' garip gelmiyor mu size? Sorgulandığına göre demek ki bir kaynak sorunu algılanıyor. Böyle bir algılama yaygınsa, durum pek iç açıcı değil. Zira Muhteşem Süleyman'ın zinhar hoşlanmayacağı statükoyu değiştirmek için çok sayıda reform yapmak gerekiyor. Bu da kaynaksız olmuyor.

    Açmazda mıyız?

    Öyleyse, Türkiye açmazda mı? Gelişmiş ülkelerle arasındaki gelir farklılığını kapatmak için gereksindiği reformları yapacak siyasi irade olsa, bu reformları tasarlasa ve titiz bir şekilde öncelik sırasına koyarak uygulama planını oluştursa bile, reformları hayata geçiremeyecek mi?

    Çok şükür ki böyle bir açmaz yok. En basit bir uluslararası karşılaştırma bile, Türkiye'nin gelişmiş ya da gelişme yolunda önemli adımlar atmış ülkelere kıyasla ne kadar az vergi gelirine sahip olduğunu gösteriyor. Elbette gelirine oranla. Üstelik Türkiye'deki vergi oranları yüksekken.

    Kaynak var ama bu, sadece potansiyel bir kaynak. O potansiyeli kullanmak öncelikle siyasi irade, sonra da bu uygulamadan kötü etkilenebilecek ve işlerini kaybedebilecek kişilerin zararlarının kısmen de olsa tazmin edilebileceği bir plan tasarlamakla mümkün.

    Kıssadan hisse şu: Sorun kaynak sorunu değil. Sorun kayıt dışının üzerine nasıl gidileceği sorunu.


    Bu köşe yazısı 11.01.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır