Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    İstikrar

    Fatih Özatay, Dr.18 Ocak 2011 - Okunma Sayısı: 1107


    İstikrar ile övünüyorsak o zaman dönüp duruma bakmamız gerek. Memnun muyuz değil miyiz?

    Bugün bir soruyla başlayayım. Son zamanlarda takıldığım bir soru bu: İstikrarı sağlamak yeterli mi?

    Geçen gün, ekonomi kanallarının değişmez parçası, alttan sürekli geçen bantlarda, Portekiz ve İtalya'nın bilmem kaç euroluk tahvil satmayı başardıkları belirtiliyordu. Kaygıyla beklenen ihaleler 'başarıyla' atlatılmıştı. Yaşasındı. Bütçe açıklarını finanse etmek yolunda önemli bir adım atmıştı bu ülkeler. Finansal yatırımcılar, üstelik fazla faiz cezası da kesmemişlerdi. Tahvil faizi 'eşik sınırın' altında kalmıştı. Ne güzeldi.

    Türkiye de benzer günleri yaşadı. Neredeyse yirminci yüzyılın son on yılı hep böyle geçti. "Bu ihale 'atlatıldı'. Ya bir sonraki?" kaygısı hep gündemde kaldı. Çok şükür, uzun bir süredir Türkiye için bu tür haberler duymuyoruz. 2001 krizinin hemen sonrasında uygulamaya konulan, sonraki hükümetler tarafından özü korunarak sürdürülen ekonomik programın bir sonucu bu.

    Durum değişebilir

    Şimdi baştaki soruya döneyim. İstikrarı, mevcut durumun korunduğu bir durum olarak tanımlayayım. Önce bir uç noktaya gideyim: Durum statik olsun, değişmesin.

    İsviçre'de yaşıyorsanız muhtemelen değişim olmamasından şikâyetçi olmazsınız. Afganistan'da yaşayıp, dış ülkelere gitme şansını bulan ender insanlardansanız, herhalde böyle bir olasılık sizi dehşetle irkiltir. Ya da Meksika'da yaşıyorsunuzdur; uyuşturucu mafyası her gün işbaşındadır; herhalde durumunkorunması (istikrarın sürdürülmesi) çok da hoş olmaz.

    Dolayısıyla durumun değişmemesi, yani istikrarın sürdürülmesi değil de değişmeyen durumun ne olduğu, farklı bir ifadeyle neyin istikrarlı olduğu önemli olmalı. Elbette istikrar için mevcut durumun statik kalması gerekmiyor. Mevcut durum, sürekli olarak aynı ölçüde değişen bir durum da olabilir.

    Yerimizde saydık

    Sözgelimi ekonomik büyümeyi ele alın. Türkiye, önümüzdeki yıllarda ortalamada yüzde 4.5 dolaylarında bir büyüme hızı yakalarsa, istikrarlı bir şekilde büyümüş olacak. 'Mevcut durum' değişmiyor çünkü; son altmış yıllık ortalama büyüme hızı bundan farklı değil.

    Mevcut durumu azıcık eşelerseniz, yine bu köşenin ana temalarından biri karşınıza çıkıyor: Gelişmiş ülkelerin kişi başına gelir düzeyine kıyasla, Türkiye'nin kişi başına gelir düzeyinde son elli yılda pek bir değişiklik olmamış. Yerimizde saymışız. Bu açıdan oldukça istikrarlıyız.

    Kıssadan hisse şu: İstikrar ile övünüyorsak, o zaman dönüp mevcut duruma bakmamız gerekiyor. Memnun olanlar varsa 'yıldız gibi parladığımızı' düşünebilirler. Üstelik durumu değiştirmek için çaba harcamalarına gerek kalmaz. Memnun muyuz değil miyiz? Değişime kalkışmak için temel soru bu.


    Bu köşe yazısı 18.01.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır