Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Mahalle jeneratörüne hiç hat çektiniz mi?

    Güven Sak, Dr.21 Ocak 2011 - Okunma Sayısı: 1697

     

    Jeneratör üreten iki Türkiye firması Irak pazarındaki talep sayesinde birer dev oldular.

    sak yazi foto.520pxIrak Kürdistanı'ndan kafamda daha önce hiç düşünmediğim konularla döndüm. Mahalle jeneratörü kavramı işte bunlardan bir tanesi. Siz hiç hayatınızda mahalle jeneratörü diye bir kavram duydunuz mu? Ben ilk kez duydum ve örneğe bakınca bakın neler düşündüm. Bugün müsaadenizle 'mahalle jeneratörü'nden başlayarak, izlenimlerime devam edeyim. Merak edenleri aşağıya beklerim, efendim.

    Aslında mahalle jeneratörü, Irak'ın tümü için geçerli. Irak'ta her mahallede bir 'mahalle jeneratörü' var. Merkezi hükümet her eve günde yirmi dört saat elektrik sağlayamayınca, mahalle jeneratörü kavramı doğmuş. Mahalle jeneratörü işletmek aslında bir iş alanı. Para kazanılacak alan olunca, özel sektör çözüm de üretiyor.

    Önce ruhsat alın

    Önce valilikten, bir jeneratör işletme ruhsatı alıyorsunuz. Sonra bir jeneratör ediniyorsunuz. Onu mahalleye bir fabrika gibi yerleştirdikten sonra, yararlanmak isteyenlerin evine hat çekiyorsunuz. Şehir cereyanı kesildiğinde, mahalle jeneratörü devreye giriyor. Bir amperlik akım için, belli bir sürede ödemeniz gereken tutar 7 dolar.
    Bu yetmezse, daha fazla akımı almak üzere jeneratör işletmecisi ile bir anlaşma yapıyorsunuz. O da neyi ne kadar kullandığınıza bakıyor. Her zorluk kendi çözümünü üretiyor. Irak'ta bir özel sektör dinamizmi var. Beğenseniz de beğenmeseniz de mahalle jeneratörleri işe yarıyor.

    Bundan beş yıl kadar önce Erbil'de şehir cereyanı günde yalnızca bir saatmiş. Şimdilerde ise bu süre on iki saate kadar çıkmış. Bunun yol açtığı kendini daha iyi hissetme halini anlayabilmek lazım. Bir süre önce, Kabil'de, Birleşmiş Milletler'in savaş bölgelerindeki psikoloğuna "İnsanlar böyle bir ortamda yaşamlarını nasıl idame ettirebiliyorlar" diye sormuştum. "İşin iyi tarafı" demişti, "dışarıda nasıl bir hayat olduğunu, uygarlığımızın nimetlerini bilmiyorlar". Ama genelde Irak, özelde ise Irak Kürdistan'ı öyle değil. Onlar dışarıyı çok iyi biliyorlar. Akşamları Kurtlar Vadisi'nin yanı sıra Ezel'i de izliyorlar.

    İşte, Irak Kürdistanı'ndaki, Neçirvan Barzani reformlarını ve bu reformlara olan ilgiyi tam da bu çerçevede ele almak gerekiyor. Herkesin dış dünyada nasıl yaşandığını bildiği ve daha iyi yaşamak istediği bir toplumda, siyasetçinin isteneni yerine getirmesi gerekiyor. Son dönemde, şehir cereyanının bir saatten on iki saate çıkışını da böyle görmekte fayda var. Açılan alışveriş merkezlerine de böyle bakmakta fayda var. Orası kararını vermiş, yüzünü Batı'ya doğru dönmüş. Refah içinde yaşamak istiyor. Üstelik petrolden gelen bir kaynak da var. Bizim şimdi bu çağrıya bir cevap tasarlamamız gerekiyor.

    İşgücü eksik

    Ben sınırın her iki tarafında üç temel problem olduğunu düşünüyorum. İlki elektrik enerjisinden başlayarak, altyapı eksikliğidir. Son dönemde kurulan yeni santrallar şehir cereyanını Irak ortalamasının üzerine çıkarmış ama hâlâ yetersiz. Dün jeneratör üreten iki firmamız, Irak piyasası sayesinde kocaman birer dev oldular. İkincisi, beceri sahibi iş gücü eksikliğidir. Yıllar süren savaş, beceri sahibi olmayan bir işgücü stoku yaratmıştır. Öncelikle savaştan çıkan işgücünü hayata uyumlu hale getirmek gerekiyor. Üçüncüsü ise bankacılık sisteminin eksikliğidir. Türk bankalarının bölgede artan faaliyeti bir gerekliliktir.

    Bakanlar için etraf fırsat doludur.

     

    Bu köşe yazısı 21.01.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır