Arşiv

  • Mayıs 2024 (10)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    TCMB ne yapıyor?

    Fatih Özatay, Dr.27 Ocak 2011 - Okunma Sayısı: 1134


    Bankaların TCMB'den haftalık vadede borçlanmalarına henüz karşılık getirilmedi.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası fiyat istikrarına ulaşmak için enflasyon hedeflemesi rejimini kullanıyor. İki amaç var. Bir: Enflasyonu hedefe yakın bir düzeyde tutmak. İki: Üretim düzeyini potansiyeline yaklaştırmak. Ekonominin özelliklerinden (enflasyonu ve üretimi etkileyen faktörlerden) ve bu iki amaçtan bir politika faizi tepki denklemi elde ediliyor. Faiz, üretim düzeyi ile potansiyeli arasındaki farka, enflasyon ile hedef arasındaki farka, yerli paranın reel değerine, yurtdışı reel faiz haddine, arzı ve talebi etkileyen bazı şok değişikliklere tepki veriyor.

    Bütçe açığındaki iyileşme, üretim düzeyinin potansiyelinin altında olması, yurtdışı reel faiz haddinin çok düşük düzeyde olması ve liranın reel olarak değerlenmesi, TCMB'yi enflasyon açısından rahatlatıyor. Bir de buna 2010 hedefinin tutturulmasının psikolojik etkisini ekleyin. TCMB'nin enflasyon tahmininin hedefle uyumlu olmasını da dikkate alın.

    Finansal istikrar

    Bu ortamda TCMB'nin politika faizini arttırması gerekmediği açık. Peki, düşürmeli mi? Salt fiyat istikrarı hedefi açısından bu soruyu ele alınca, üç nedenle TCMB faizi düşürebilir: Bir: Temel enflasyon göstergeleri hedefin oldukça altında ise. İki: Enflasyon hedeflemesinde sözünü ettiğim iki amacın yanına bir de üçüncü amaç olarak liranın reel değerini, 'denge değeri' civarında tutmak amacı konulduysa. Üç: Bu ikisi aynı anda gerçekleşiyorsa.

    Şimdi sıra finansal istikrar amacında. Geçmişten farklı olarak yüksek cari işlemler açığı ağırlıklı olarak kısa vadeli sermayeyle finanse ediliyor. Bunu, gelişmiş ülkelerdeki çok düşük faiz ve muazzam parasal genişleme körüklüyor. Yurtiçinde bankaların kredi genişlemesi çok hızlı. TCMB bu gelişmelerin finansal istikrar için tehlikeli olduğunu düşünüyor.

    Bu duruma karşı politika faizini yükseltmek kredi genişlemesini yavaşlatsa bile daha fazla kısa vadeli sermaye girişine yol açacak. Dolayısıyla faiz arttırımı, finansal istikrarı bozan iki unsurdan birini tedavi ederken diğerini körükleyecek. Kaldı ki fiyat istikrarı açısından faizi arttırması gerekmiyor TCMB'nin.

    İkinci bir politika aracına gereksinim var. Zorunlu karşılık oranlarını yükselterek bankaların kredi açabileceği fon miktarını azaltmak istiyor TCMB. Bu, finansal istikrarı tehdit eden ikinci unsura karşı etkili bir araç. Peki, ilk tehdide karşı ne yapacak? Birincisi, bankaların kısa vadeli borçlanmalarını bu vadelerdeki karşılık oranlarını arttırarak cezalandırıyor. İkincisi, yine eski politika aracına dönüyor ve faiz oranını düşürüyor.

    Likidite sıkıntısı

    İki temel amaç açısından ayrı ayrı bakıldığında yeni politika bileşimi gayet güzel. Ama bir sorun var. TCMB'nin belirlediği faizin bir işlevi olması için bankalararası işlemlerde piyasada ortaya çıkan faizin, TCMB'nin belirlediği faize yakın bir yerde gerçekleşmesi gerekiyor. Piyasada likidite sıkıntısı var. Piyasa faizinin TCMB'nin faizinden sapmaması için TCMB'nin piyasadaki sıkıntıyı gidermesi -bankalara para satması- gerekiyor. Oysa zorunlu karşılık oranlarını yükselterek piyasadan para çekiyor TCMB.

    Bu sorun iki yolla hafifletilebilir. Bir: Piyasa faizinin TCMB'nin saptadığı faizden belli ölçüde sapmasına izin vererek. Bunu yapacağını açıkladı TCMB. Ek olarak, bir önceki PPK toplantısında, faiz koridorunu yukarıya doğru genişletmek üzere gecelik borç verme faizini yükseltti, manevra alanını artırdı. İki: Bankaların TCMB'den haftalık vadede borçlanmalarına da zorunlu karşılık getirerek. Bunu henüz yapmadı.


    Bu köşe yazısı 27.01.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır