Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    On iş yapıp, bir iş yapmış gibi gösterme siyaseti

    Güven Sak, Dr.01 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1069

     

    'Çin büyüme sürecini yönetmekte gösterdiği maharet ile göz kamaştırıyor.'

    Bu perşembe Çin takvimine göre yeni bir yıla, Tavşan yılına giriyoruz. Tavşan yılına girerken, Çin ve Türkiye'nin dışarıdan bakıldığında nasıl göründüğünü karşılaştırmaya ne dersiniz? Nedenini bilemem ama ben ortada iki farklı siyaset tarzı görüyorum. Görüyorum da demeyeyim, duyuyorum. Bir tarafta Çin var, on adet iş yapıyor ama bunlardan biri hakkında şöyle geçerken, hani ayıp olur diye, bir iki laf söylüyor. Öte tarafta ise Türkiye bulunuyor. Bir tane işi şöyle yapıyormuş gibi bir ucundan tutuyor, sonra on adet iş bitirmiş gibi konuşuyor. İnsan şaşırıyor. Fark acaba nereden kaynaklanıyor? Neden böyle oluyor? Merak edenleri beklerim.

    Çin'in yükselişi

    Çin bu yıl Japonya'yı geçti. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline geldi. Mesela dünyanın en büyük otomobil piyasası orada. Bu yıl yaklaşık 14 milyon araç satıldı Çin'de. Kolay değil bisikletten otomobile geçiyorlar. Dünyanın en büyük yabancı para rezervi de orada. Çin Merkez Bankası 2,85 trilyon dolar tutarında yabancı para cinsinden kaynak tutuyor. Mesela Fransa'nın Bordo şaraplarına en büyük ithalat talebi de Çin'den geliyor. Goldman Sachs'ın analizine göre, Çin 2027 yılında Amerika'yı geçip, dünyanın en büyük ekonomisi haline gelecek.

    Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri ve de Çin Cumhurbaşkanı Hu Cintao geçenlerde Washinton'daydı. Hu Cintao'yu Başkan Obama ağırladı. İkisinin fotoğraflarına, bu rakamları bilerek baktığınızda, Hu Cintao için şöyle bir konuşma balonu tasarlayabilirsiniz mesela:

    "Artık buraları bizden sorulur, Hüseyincim. Bak şu tepeye kadar olduğu gibi benim." Ama bakın Hu hiç de öyle demedi. Yerine gelmesi kesin gözüken Şi Cinping de hiç öyle demedi. Öyle bile olsalar öyle değilmiş gibi yapıyorlar. Neden?

    Öyle görünüyor ki, Çin'in lider kadroları hâlâ Deng Şiao Ping'in öğütlerine bağlı kalmaya devam ediyor. Deng yıllar önce, jeopolitik açıdan bakıldığında, Çin'in önceliği kalkınmaya vermesi gerektiğini söylemişti. Deng'in "ışığını sakla/zamanını bekle" (hide your brightness/bide your time) politikası tam da bu çerçevede şekilleniyordu. Çin aslında büyüme sürecini yönetmekte gösterdiği maharet ile göz kamaştırıyor. Hiçbir Çin yöneticisi bu süreçte çıkıp, "Biz artık düzen kurucu olduk, âleme nizam veriyoruz" filan demiyor. Halbuki nizam veriyorlar ama bakın üzerinde konuşmuyorlar.

    İki tarzı-siyaseti birbirinden ayıran temel nokta galiba bu oluyor. Onlar çok iş yapıyorlar, biz ise çok konuşuyoruz.

    Halbuki Mısır'da olanların da gösterdiği gibi, Türkiye, cumhuriyetin getirdiği kazanımlar nedeniyle bu bölgede "yapanlar" kategorisinde. Özellikle konuşmamız hiç de gerekmiyor. Mısır'da olup bitenlerin nereye doğru evrileceğini bilmiyoruz. Ama evvelki gün konuşan göstericilerden biri yürek burkucuydu: "Mısır otuz yıl önce bu bölgenin örnek aldığı bir kültür merkeziydi. Otuz yılda geriye hiçbir şey kalmadı" diyordu. Dediği doğruydu. Otuz yıl önce Arap dünyasının gözbebeği Mısır'dı. Arap halkları Mısır radyolarını dinler, Mısır filmlerini izlerdi. Ama artık öyle değil. Şimdi Arap kamuoyu dünyayı Türkiye'den izliyor. Geçenlerde Irak'ta bana sordukları Ezel dizisinin karakterleriydi. Bekleyin yakında Muhteşem Süleyman'ı da sorarlar. Bu kötü müdür? Hayır. Türkiye önemli midir? Evet.

    Bir de ortada "biz önemliyiz" diye dolaşmasak. Nedir bu, Ortadoğu'da olmakla mı ilgilidir? Bilemedim gitti.


    Bu köşe yazısı 01.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır