Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Biri yer, biri bakar sonunda kriz çıkar

    Güven Sak, Dr.08 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1456


    Birinin ne yediğini, ötekinin rahatlıkla ve canlı canlı izleyebildiği bu çağda solun yıllardır dedikleri daha da doğrudur.


    IMF sonunda 'sol'un yıllardır dediğine gelmiş bulunuyor. Evet, işte size bir yeni IMF çalışması: Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar. Küresel kriz, kriz öncesi dönemde artan gelir dağılımı dengesizliğinin bir sonucu olabilir mi? IMF'nin geçen yılın sonunda yayımladığı bir araştırması bu soruyu olumlu cevaplıyor. Hatta krizin maliyeti dikkate alındığında, kriz öncesinde, geliri yeniden dağıtmaya yönelik politikalar izlenmesinin faydalı olabileceğinin de altını çiziyor. Aynı solun yıllardır söylediği gibi yani. Nedir bu? Neden anlamlıdır? Bu çerçeve, Mısır ve Tunus'ta olanlar dikkate alındığında nasıl geliştirilebilir? Merak edenleri aşağıya beklerim.

    Michael Kumhof ve Romain Ranciere, IMF Araştırma Raporları Kasım 2010'da yayımlanan çalışmalarının kısa bir özetini geçenlerde www.voxeu.org sitesine de koydular. İsteyenler oradan özete de bakabilir. Araştırmacılar, 1929 ve 2007 krizleri öncesinde Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD)gelir dağılımının nasıl bozulduğuna dikkati çekiyorlar. Buna göre, en üstteki yüzde 5'in gelirden aldığı pay 1920'de yüzde 24 iken, 1928'de bu oran yüzde 34 oluyor. Aynı oran 1983'te yüzde 22 iken, 2007'de yine yüzde 34 oluyor.

    Hanehalkı borçları hızlı biçimde artıyor

    Peki, dar gelirliler ne yapıyorlar? Giderek daha fazla borçlanarak, gelir akımlarındaki azalmayı telafi etmeye çalışıyorlar. Her iki kriz dönemi öncesinde de hane halkı borçları hızlı bir biçimde artıyor, neredeyse ikiye katlanıyor. Yoksulların hızlı artan hanehalkı borçlanması sonucunda bankacılık sisteminin finansal kırılganlığı artıyor. Araştırmacılar, politika önerileri arasında, sonradan krizin maliyetine katlanmak yerine önceden hanehalkının azalan göreli gelirini telafi edecek bütçe önlemlerinin daha faydalı olacağından bahsediyorlar.

    Bu çalışmaya beş adet yorumum var. Birincisi, IMF'nin açık fikirle "başımıza ne geldi?" diye düşünüyor olması iyidir. Bizim buralarda önce taraf olunur, sonra mesele incelenmeye başlanır. Bakın etraftaki sözümona analizlere, siz karar verin. İkincisi, gelir dağılımını düzeltmek için geliri yeniden dağıtıcı politikalar izlenmesinin faydasına ilişkin tespit, iktisadi ortodoksinin bir başka kalesini daha yıkmaktadır.

    Üçüncü nokta, benim analizde cevabını göremediğim bir meseledir. Yoksullaşanlar neden borçlanarak belli bir hayat seviyesini yakalamaya çalışmaktadırlar. Neden "yahu ben bunu zaten ödeyemem" dememektedirler. İşte burada homo ekonomicus'tan homo sapiens'e doğru bir adım daha yaklaşmak mümkündür.

    Solun yıllardır söyledikleri doğru

    Eksik halka, 'zamanın yaşam imkânları seti'ni yoksulların da yakından izleyebiliyor olmaları gerçeğidir. İzleyebiliyorsanız ulaşmak istersiniz.

    Dördüncü nokta, üçüncü noktanın devamıdır, yalnızca ABD'de değil, Mısır ve Tunus'ta da insanlar 'zamanın yaşam imkanları seti'ni yakından izleyebilmektedir. Sokakta olanlar izleyebilenlerdir. Müslüman Kardeşler gibi geleneksel mekanizmalar, izleyemeyenler arasındadır. Onlar takipçilerdir. Beşinci noktayı yakında size TEPAV'daki çalışmalarla birleştirip açarım. Sosyal küreselleşme zamanımızın en önemli siyasi transformasyon kaynağıdır. Bir numaralı kitle mobilizasyon mekanizmasıdır.

    "Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar" atasözü çağımızda daha da fazla doğrudur. Birinin ne yediğini, ötekinin rahatlıkla ve canlı canlı izleyebildiği bu çağda solun yıllardır dedikleri daha da doğrudur.


    Bu köşe yazısı 08.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır