Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Küreselleşmenin çocukları şimdi Tahrir Meydanı'ndadır

    Güven Sak, Dr.11 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1132

     

    Mısır'da bu kez ayağa kalkanlar mesleksizler değildir. Dünya tersine dönmüş gibi durmaktadır.

    Dün Ankara ve İstanbul'da, uygar bir biçimde, ıslıklı protestolarını yapıyorlardı. Bugün Kahire'de Tahrir Meydanı'nda kamp kurdular. Küreselleşmenin çocukları işbaşındadır. Dün zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmayanlar ayaklanırdı. Bugün meydandakiler heybelerinde satacak pamuğu olanlardır. Küreselleşme sapasağlam ayaktadır, yetiştirdiği kuşaklar şimdilerde dünyaya biçim vermeye başlamıştır. Mısır'da olup bitenler için düşündüğüm budur.

    Onlar bilenlerdir. Bilmeyenler ise evvelki gece France 24 kanalında bir Kahire kahvesinde oturuyorlardı. Muhabire, arka arkaya, "Mübarek benim babamdır, bize iş ve aş verdi" diyorlardı. Bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığını Afganistan'ın başkenti Kâbil'de birkaç yıl önce öğrenmiştim. Evvelki akşam France 24 kanalını izlerken aklıma yine Kâbil'deki o sohbet geldi. Birleşmiş Milletler'in (BM) ihtilaflı bölgelerdeki personeli için psikolog istihdam ettiğini de o sohbetten öğrenmiştim. Azeri psikolog hanımla aynı uçaktaydık. O, BM personelinin Kâbil'in yoksunluklarla dolu ortamında nasıl zorluk çektiğini anlatıyordu. Akşamları gidecek bir yer yoktu. Hep birlikte yaşıyorlardı. Kanalizasyon sokaktan akıyordu. Ülkenin interkonekte bir elektrik sistemi yoktu. Kasap, kocaman dana karkasını sokaktaki ağaca asıp, müşterilerine hizmet veriyordu. "Peki, ya Afganlılar?" dedim, "Onların psikolojik desteğe ihtiyacı olmuyor mu?" "Onlar bunun dışında bir yaşam olduğunu bilmiyorlar ki" dedi, "Onların durumu daha kolay". Bilmiyorsanız yoktur. Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

    Tahrir Meydanı'ndaki çekirdeğin küreselleşmenin çocukları olduğunu düşünüyorum. Medya başı gözlemlerimi size de anlatayım: Birincisi, sokaktakiler gençtir. Göstericiler arasında saçı beyazların oranı yenilerde artmaya başlamış gibi durmaktadır. İkincisi, sular seller gibi İngilizce konuşabilmektedirler. Üçüncüsü, Arap sokağında alıştığımız gibi, gösterilerde İsrail bayrakları yakılmamaktadır. Göstericiler, başlarına gelenin bütün sorumlusunun kendileri dışında birileri olduğu kanaatinde değildirler. Bölgemizde İsrail dahil herkesin işi bundan dolayı zor olacaktır. Dördüncüsü, kimse geçmişte olup bitmiş, artık değiştirilmesi mümkün olmayan olaylardan dolayı kendi kendisine acıyor gibi de değildir. Geçmişe değil, geleceğe bakmaktadırlar. Mübarek gitsin, Mısır 'normal' bir ülke olsun istemektedirler. Mübarek'in yerine gelenler buna aykırı davranırsa, ne yapmaları gerektiğini de bugünlerde Tahrir Meydanı'nda öğrenmektedirler. Beşincisi, gazetelere, televizyonlara konuşanların kim olduklarına baktınız mı? Ya Pfizer'da ya da Google'da profesyonel yöneticidirler ama mutlaka bir meslekleri vardır. Adlarını vererek konuşmaktadırlar. Bu kez ayağa kalkanlar mesleksizler değildir. Dünya tersine dönmüş gibi durmaktadır.

    Ortada çok dersler var

    "Mısır'da olup bitenlerde dikkatini çeken en temel özellik nedir?" derseniz, "Dünyada nasıl yaşandığının farkında olanların, bulundukları yeri değiştirme kararlılığıdır" derim. İşte, siyaset sınıfının bir bütün olarak üzerinde düşünmesi ve şimdiden korkmaya başlaması gereken yeni eğilim galiba budur. Bilenlerin kararlılığı Mısır'da İhvan'ı olduğu gibi iktidara taşımamaktadır. Mübarek üzerinden, değişmezlerse, nasıl tasfiye olacaklarını onlara da göstermektedir. Gören gözler için ortada çok dersler vardır.

    Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.

     

    Bu köşe yazısı 11.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır