Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Farklı gelir karşılaştırmaları

    Fatih Özatay, Dr.17 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1004


    Kullanılan mal ve hizmet fiyatlarına ve yöntemlere bağlı olarak hesaplanan 'düzeltilmiş' gelir rakamları da farklılaşıyor.

    Ülkelerarası kişi başına gelir düzeyi karşılaştırması netameli bir iş. Ülkelerin gelirleri kendi para birimleri cinsinden hesaplanıyor. Geçerli olan döviz kurlarını kullanıp bu gelirleri aynı para birimi cinsinden ifade etmek mümkün. Ama sorun çözülmüyor.

    İki nedenle: Birincisi, döviz kuru çok oynak. Sürekli değişebiliyor; bazı dönemlerde bu değişimler keskin olabiliyor. Oynak kurlar kullanılsa, gelir düzeyi bir dönemden diğerine çok değişmiş gibi görünecek. Oysa kişi başına gelir düzeyi karşılaştırmasının temel amaçlarından biri, farklı ülkelerin hayat standartlarını karşılaştırmak. Hayat standartları döviz kurları kadar oynamıyor.

    İkinci sorun daha önemli. Fakir ülkelerde, özellikle temel mal ve hizmet fiyatları, gelişmiş ülkelerdeki temel mal ve hizmet fiyatlarından genellikle daha düşük. Bu olguyu dikkate almayan bir kişi başına gelir karşılaştırması, fakir ülkelerde yaşayanların gelişmiş ülkelerde yaşayanlara göre olduğundan çok daha kötü koşullarda yaşadıkları sonucuna ulaşır.

    DB verileri kullanılınca durum Türkiye lehine

    Bu iki sakıncayı gidermek için iktisatçılar her ülkenin gelirini, o gelirin ima ettiği 'satın alma' gücünü yansıtacak şekilde hesaplamaya çalışıyorlar. Bu hesaplama sonucunda ortaya çıkan gelire 'satın alma gücü paritesi ile ölçülen gelir' deniliyor. Bunu, kısaca 'düzeltilmiş gelir' olarak adlandırayım.

    Kolay bir iş değil; az sayıda kurumda bu hesaplar yapılıyor. Kullanılan mal ve hizmet fiyatlarına ve yöntemlere bağlı olarak hesaplanan 'düzeltilmiş' gelir rakamları da farklılaşıyor. Hatırlarsanız Mısır ve Tunus üzerine iki yazı yazdım (10 ve 15 Şubat). Tunus'un kişi başına gelir düzeyi Türkiye'den fazla çıkıyordu; bana anlamlı gelmediğini ilk yazımda belirtmiştim.

    Size verdiğim rakamlar, büyüme iktisadı yazınında sıkça kullanılan ve Pennsylvania Üniversitesi'nde kırk yılı aşkın bir süredir üzerinde çalışılan ve sürekli yenilenen bir veri setinden alınmaydı. Bu veri seti herkese açık ve internetten (http://pwt.econ.upenn.edu/ adresinden) indirilebilir.

    Dünya Bankası'nın (DB) da bu tür hesaplamaları var. DB'nin verileri kullanılınca durum Türkiye lehine değişiyor. Ayrıca daha önceki yazılarımda, hatırlarsanız, gelişmiş ülkelerin kişi başına gelirine kıyasla Türkiye'nin kişi başına gelirinin 1960'tan bu yana fazla değişmeden kaldığını belirtmiştim. DB'nin Türkiye'ye ilişkin verilerini 'ham halleriyle' 1998'den itibaren kullanmak gerekiyor. O yorum 1998'den itibaren yine geçerli. Bu konu, böyle bir paragrafta geçiştirilmemeli; gelecek yazıda daha ayrıntılı biçimde ele almam gerekiyor.

    Hakkı Devrim haklı ama...

    Sayın Hakkı Devrim'in 11 Şubat'taki yazısı üzerine: Sayın Devrim 10 Şubat'ta yayımlanan yazıma iki eleştiri getirmiş. İlki TCMB kısaltmasına yönelik. Haklı; doğru olanı önce 'Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası' yazıp, arkasına parantez içinde (TCMB) eklemek ve sonra hep TCMB diye kullanmak. Sıkıntı genellikle bu köşedeki en çok '3500' vuruş sınırından kaynaklanıyor. 'Genellikle', çünkü bazen yazı kısa da olsa, doğrudan kısaltmayı kullanıyorum; kısaltma kaygısı bir nevi kötü alışkanlığa dönüşüyor. Bu arada Sayın Devrim'e bir hatırlatma. Yazısında 'Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası' diyor. Türkiye'de böyle bir kurum yok. 'Cumhuriyeti' değil 'Cumhuriyet' olacak.

    İkinci eleştirisi daha önemli. Orada da haklı: 'Miktarsal sıkılaştırma' hoş olmamış. Mazeret saymazsanız söyleyeceğim şu: Ocak ve şubat aylarında bir dizi yazı yazdım TCMB'nin yeni politikası üzerine. O yazılarda sıkılaştırmanın ne olduğunu uzun uzun anlattım. Sorun, 11 Şubat'taki yazımda başka bir bağlamda konuyu ele alıp, 'sıkılaştırma'yı özet biçimde geçmek isteğinden kaynaklandı.


    Bu köşe yazısı 17.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır