Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    2001 krizinden nemalanmak

    Fatih Özatay, Dr.24 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1454

     

    O dönemdeki en büyük hata, çok bozuk olduğu kamuoyunca sonradan anlaşılan bankacılık sektörünün üzerine gidilmemesi.

    Hangisi daha derin? 2001 mi, yoksa 2008-2009 mu? İki göstergeye bakmak yeterli: İşsizlik oranı ve gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) değişim.

    İşgücü piyasasına yönelik veriler sık sık tanım değişikliğine uğruyorlar; sağlıklı bir karşılaştırmaya izin vermiyorlar. İşsizlik oranları yerine değişimlerini karşılaştırmak daha sağlıklı. 2000'de yüzde 6.5 olan işsizlik oranı, 2002'de yüzde 10.3'e, 2003'te ise yüzde 10.5'e çıkıyor: 2000'e kıyasla üç yıldaki ortalama artış 3.25 puan. 2007'de işsizlik oranı yüzde 10.3 düzeyinde. 2009'da yüzde 14'e çıkıyor. 2010 ortalaması ise yüzde 12 olacak gibi görünüyor. 2008-2010 döneminde, 2007'ye kıyasla işsizlikteki artışların ortalaması 2.03 puan. Bu çerçevede, küresel krizdeki performans biraz daha iyi duruyor. Grafikte mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH'nin, 100 olarak aldığım kriz öncesindeki zirve değerine ulaştığı çeyrekten (sıfırıncı çeyrek) itibaren hareketleri gösteriliyor. GSYH karşılaştırması 2001 lehine sonuçlanıyor. Ekonomi krizde daha çok daralıyor. Peki, bu karşılaştırma adil mi? Krizi biz çıkarmadık. Oysa 2001 bizim eserimiz. Soruya soruyla yanıt vereyim: 2001 krizini tümüyle o dönemde işbaşında olan iktidara yüklemek ne derece adil? Yanıtım açık: Salt etkilenme açısından bakıyorsanız, karşılaştırma adil. Tarafsız bir karşılaştırmaya izin veriyor GSYH ve işsizlik oranları. Oysa 2001 krizini sadece o dönemdeki siyasal iktidara yüklemek haksızlık. Kriz bir süreç zira; yılların bozuk ekonomi politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. 2001 öncesi döneme ilişkin bir tablo vereyim. Tabloda 1996-2000 döneminin makroekonomik göstergeleri var. Kullanılan GSYH kalemleri o dönemde geçerli olan eski GSYH değerleri (yeni ölçüme göre GSYH her yıl eskisine kıyasla yaklaşık yüzde 33 daha yüksek).

    Bu dönem yanlış hatırlamıyorsam şu anda parlamentoda temsil edilen siyasi görüşlerin -hadi bazılarının yakın akrabalarının diyeyim- tümünün birden şu ya da bu süre iktidarda olduğu dönem. 2000'den önceki dönemde ekonomi çok bozuk. Bütçe açığı, enflasyon ve borçlanma faizi çok yüksek. Kamu bankalarına önemli ölçüde görev zararı 'takılmış' (bütçede yer alması gerekip kamu bankaları bilançolarında gizlenen bütçe transferleri). GSYH büyümesi dalgalı. 2000'nin başında o zamanki siyasi iktidar kendinden önceki iktidarların yapmadığı bir şeyi yapıyor. Bu kötü performansa dur demek için bir istikrar programını yürürlüğe koyuyor. Dikkat ederseniz 2000'de göstergelerin çoğu düzeliyor. Özellikle borçlanma faizi, enflasyon ve kamunun borçlanma gereğindeki düşüşe dikkat. Ancak o dönemdeki en büyük hata, çok bozuk olduğu kamuoyunca sonradan anlaşılan bankacılığın üzerine gidilmemesi; çürüklerin ayıklanmaması oluyor. Kriz bu nedenle patlak verdi. Ama el insaf; bankacılık bir yılda mı o hale geldi? Salt kamu bankalarının görev zararlarına bakmak bu soruyu yanıtlamak için yeterli. Neyse çok uzadı; devam edeceğim.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     


    Bu köşe yazısı 24.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır