Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kemerleri bağlayalım lütfen

    Güven Sak, Dr.25 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1443

     

    "Libya sonrasında yalnızca cari işlemler açığının daha da büyümesini değil finansmanının da zorlaşmasını beklemek gerekir."

    Bir süredir, bu araba ile bu yollarda fazla hızlı gidiyoruz." Geçen salı IMF'nin Türkiye ekonomisindeki gelişmelerle ilgili yeni değerlendirme notundan bunu anladığımı yazmıştım. Bu arada cari işlemler açığındaki tehlikeli gidişat daha da belirginleşmişti. Libya'daki gelişmelerle birlikte vaziyet artık daha da ciddileşti. Arap sokağındaki gelişmeler, Türkiye ekonomisinin yapısal dengesizliklerini daha da belirgin hale getirecek gibi duruyor. Kaddafi'nin çakma devletinin derdi, Türkiye'yi iktisadi olarak gerecek. Gelin bakın neler beklenebilir?

    Libya'nın petrolü var herkesi ilgilendiriyor

    Yasemin devriminden beri öğreniyorum. Arap ülkeleri ikiye ayrılıyormuş: Kurumları ve kuralları olanlar ile kurumsuz ve kuralsız Miki Maus ülkeleri. Düzenli geçişin birinci koşulu, ülkenin bir devlet geleneğine sahip olmasıymış. Öğreniyoruz. Mısır ve Tunus ilk kategoriye giriyor, Libya ise bir Miki Maus devleti. Mısır ve Tunus'un petrolü yok, dünyayı ilgilendirmiyor, ama Libya'nın petrolü var. Hepimizi ilgilendiriyor. Geçen gün Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nin rektörü, "Libya, Somali'nin petrole sahip olanı" diyordu. Somali, çakma devletin şahikası, işin kitabı orada yazılmış.

    Libya'da olup biten, neden bizi geriyor? Libya'da olup bitenler, Türkiye'nin kontrolsüz bir biçimde büyüyen cari işlemler açığını olumsuz yönde etkileyecek. Bu sürecin üç kanaldan işlemesini beklemek gerekiyor. Birincisi, petrol fiyatlarındaki artıştır. Geçen cumadan beri petrol fiyatları artıyor. Artış neredeyse yüzde 10'a ulaşmış durumda. Çakma devlette, düzenli bir geçiş olmayacağı belli olduğundan beri, "Peki, bu kuyular ne olur?" beklentisi ile fiyat artıyor. Rezervler birden altın değerine yükseldiği için fiyat artışı daha da ivmeleniyor. Bu, Türkiye'yi nasıl etkiler? İthalat faturası biraz daha kabarır. Kabaran ithalat faturası, cari işlemler açığımızı arttırır.

    Gelelim Libya'daki gelişmelerin ihracatımız üzerindeki olası etkilerine. Türkiye, bir süredir, Avrupa pazarlarında yavaş toparlanan iç talep nedeniyle kaybettiğini, Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlarında arıyordu. Şimdi bütün pazarlarımızda talebin, Libya'daki gelişmeler nedeniyle olumsuz etkilenmesini beklemek gerekiyor. Artan petrol fiyatları herhalde Avrupa'nın büyüme performansını etkiler. Ortadaki karışıklıkların ise yeni açıldığımız Kuzey Afrika ve Ortadoğu pazarlarının iştahını etkilemesini beklemek gerekiyor. Malı satsanız bile para tahsil etmek artık daha zor olur. İhracat sigortası sistemlerinin olmadığı bir ülkede, zaten riskli olan pazarlar artık daha da riskli hale geldi. Müteahhitlik faaliyetlerinde dünya ikincisi olmuştuk. Şimdi oradan gelen ödemelerde de aksamalar beklemek gerekecek. Suudi Arabistan'ın, milleti uyutma amaçlı, yeni sosyal programlarının bu ülkenin ödeme kapasitesine etkilerine bile bir ayrıntılı bakmakta fayda var. Sonuç şudur: Türkiye ekonomisinin yabancı para kazanma kapasitesi, Libya sonrasında, yeni bir sorunla daha karşılaşmaktadır. Cari işlemler açığımız daha da artacaktır.

    Libya sonrası cari açık finansmanı zorlaşacak

    Gelelim üçüncü noktaya. Uluslararası fonlarda, bir süredir, bir eve dönüş havası gözlemleniyordu. Arap sokağında geçiş problemleri derinleşirse, bu eve dönüş harekâtının genişlemesini beklemek gerekir. Türkiye bu açıdan bakıldığında zayıf halkadır. Libya sonrasında yalnızca cari işlemler açığının daha da büyümesini değil, finansmanının da zorlaşmasını beklemek gerekmektedir.

    Ne olur? Enflasyon riski artar, faiz artar, büyüme yavaşlar.Bakın, bu durum bizim için iyi de olur. 2011 yılının meselesi, Türkiye ekonomisinin nasıl soğutulacağıydı.IMF değerlendirmesi böyle diyordu. Seçim yılına rağmen, işte fırsat ortadadır.

     

    Bu köşe yazısı 25.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır