Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    2001 krizinden nemalanmak (2)

    Fatih Özatay, Dr.26 Şubat 2011 - Okunma Sayısı: 1003


    2001 krizinin onuncu yılı temalı 'kutlamaların' dozunun kaçmaması ve 'itibarsızlaştırma' kampanyasına dönmemesi lazım.

    2001 krizini, makroekonomik istikrarın ne denli önemli olduğunu akılda tutmak için ara sıra hatırlamakta elbette yarar var. Ancak bunu hatırlarken sadece istikrarı sağlamanın ve korumanın Türkiye'yi bir üst lige çıkarmayacağını unutmamak gerekiyor. Türkiye'nin zengin ülkelerle arasındaki gelir farkını son otuz yılda bir nebze olsun kapatamadığını; bu anlamda yerinde saydığını göz önünde bulundurmadan 2001 krizini hatırlamanın ve hatırlatmanın yararı da sınırlı kalıyor.

    Hafta içinde bir panelde konuşmacıydım. Açılış konuşmasından ve başka bazı göstergelerden anladığım kadarıyla paneli dinleyenlerin ve düzenleyenlerin önemli bir kısmı, son yıllarda ekonomide ne denli büyük işler başarıldığını düşünüyordu. Bu köşeye bazen grafik, bazen de tablo olarak taşıdığım bir olguyu onlara da sundum.

    Şoke oldular

    Gösterdiğim grafik, Türkiye'nin kişi başına gelir düzeyinin ABD'nin kişi başına gelir düzeyine kıyasla seyriydi; son elli yılda ortalama yüzde 4.5 oranında büyümüş olmamıza karşın, zengin ülkelerle aramızdaki gelir farklılığının neredeyse sabit kaldığını ortaya koyuyordu. Bazı dinleyiciler 'şoke olduklarını' söylediler.

    Zengin ülkelerle aramızdaki gelir farklılığının kapanmadığı olgusuna sıkça dönmemin nedeni, geçmişi karalamak falan değil. Şu: Türkiye'nin bu olguyla yüzleşmesi gerekiyor. Yüzde 4.5 civarında bir büyüme hızı, Türkiye'ye bir üst lige -zenginler ligine- çıkmak için yetmiyor. Büyüme hızını sürdürülebilir biçimde yüzde 7'lere yaklaştırmanın yollarını tartışıp bulmak zorundayız.

    Yeni şeyler söylenmeli

    Elbette 2001 krizinden sonra ulaştığımız makroekonomik istikrarın ne denli önemli olduğunu unutmayalım. Yıllarca süren istikrarsızlık döneminden sonra bu geldiğimiz noktayı bir başarı olarak görelim. Ama bununla yetinirsek hep orta gelir düzeyinde bir ülke olarak kalacağımızı da unutmayalım.

    Bu çerçevede bakınca, '2001 krizinin onuncu yılı' temalı 'kutlamaların' dozunun kaçmaması gerektiği sanırım açık. Hele kimi çevrelerce, bu 'kutlamaların' bir 'itibarsızlaştırma' kampanyasına dönüştürülmesini kınayalım. 2001 krizinin bir çırpıda çıkmadığını, bir sürecin sonucunda patlak verdiğini unutmayalım.

    Tekraren: "Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."


    Bu köşe yazısı 26.02.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır