Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kredi verileri ne diyor?

    Fatih Özatay, Dr.12 Mart 2011 - Okunma Sayısı: 1185

     

    Zorunlu karşılık oranını yeteri kadar yükseltirseniz kredi arzını yavaşlatırsınız. Kredi arzı artış hızının yavaşlamamış olması bu gerçeği değiştirmez.

    Merkez Bankası (MB) 23 Eylül'den başlayarak dört ayrı kararla lira cinsinden mevduatlara uygulanan zorunlu karşılık oranlarını yükseltti. MB'nin açıklamalarından, zorunlu karşılık oranlarının yükseltilerek, bankaların kredi açabileceği fonların bir kısmının daha MB'de tutulmasının, böylelikle kredi arzındaki hızlı artışın yavaşlatılmasının amaçlandığı anlaşılıyor. Bunu da finansal istikrar için gerekli gördüğünü defalarca belirtti MB.

    Bu kararlardan ilk üçünün kredi arzı üzerindeki etkisinin çoktan ortaya çıkmış olması gerekiyor. 24 Ocak 2011'de açıklanan son kararın (ilk) etkisi ise zorunlu karşılık oranlarına ilişkin mevzuat gereği, 18 Şubat-4 Mart arasındaki döneme ilişkin kredi rakamlarında görülecek. Son kararın etkisinin tümüyle ortaya çıkması için ise biraz daha beklemek gerekiyor.

    İki haftada yüzde 1.4 artış

    Dün, bankacılık sektörünün 4 Mart 2011 tarihi itibariyle açtığı tüketici kredilerine ve 25 Şubat 2011 itibariyle açtığı toplam kredilere ilişkin haftalık veriler açıklandı. Bu veriler ne gösteriyor? Önce daha güncel olan tüketici kredileri ile başlayayım. Son zorunlu karşılık oranı kararının uygulanmaya başlandığı 18 Şubat'a kıyasla, tüketici kredileri iki haftalık sürede yüzde 1.4 oranında yükselmiş. Diğer kararların etkisine de bakmak için kıyaslama tarihini 1 Ekim 2010'a götüreyim. Bu tarihteki kredi miktarı ile karşılaştırıldığında (beş aylık bir dönem) şu anda tüketici kredileri yüzde 13.1 oranında daha yüksek. Karşılaştırmayı yılbaşından (iki aylık bir dönem) bu yana yaparsam ise tüketici kredilerinin artış hızı yüzde 4.1 olarak belirleniyor.

    Şimdi toplam kredi miktarındaki gelişmelere geçiyorum. 25 Şubat ile 18 Şubat arasındaki bir haftalık dönemde toplam krediler yüzde 1 oranında artmış. 1 Ekim 2010'dan bu yana ise toplam kredilerdeki artış hızı yüzde 16.5. Karşılaştırmayı son iki aylık dönemle sınırlarsam bu hız yüzde 3.8 olarak belirleniyor.

    Bu kadar rakamdan sonra şu soruyu sormanın sırası: Sizce kredi arzında bir azalma var mı? Bu soruyu geçip iki noktanın altını çizeyim. Birincisi, son kararın etkisini görmek için -yukarıda da belirttiğim gibi- biraz daha beklemek gerekiyor. İkincisi, diğer üç kararın kredi arzına etkisini değerlendirmek mümkün; bu kararlar kredi arzındaki hızlı artışı yavaşlatmamışlar.

    Elbette zorunlu karşılık oranını 'yeteri kadar' yükseltirseniz kredi arzını yavaşlatırsınız. Yukarıda gösterildiği gibi, kredi arzı artış hızının henüz yavaşlamamış olması bu gerçeği değiştirmez. Bir süredir bu konuda bu kadar yazı yazmamın nedeni, kredi arzının bu politikayla yavaşlatılamayacağını iddia etmek değil. Sorun başka ve önemli. Şu: Bu 'yeteri kadar yüksek' seviye, başka kurumların da (mesela BDDK'nın da) katılımıyla makul bir düzeyde tutulabilir. Böylelikle ekonomide gereksiz çarpıklıklar oluşturulmaz. Bu önemli noktayı atlamamak gerekiyor.


    Bu köşe yazısı 12.03.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır