Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Sayın Recep Akdağ'ı hassaten tebrik ederim

    Güven Sak, Dr.15 Mart 2011 - Okunma Sayısı: 1098

     

    Sağlık çalışanlarının eylemi daha kapsayıcı olabilirdi. Bakanlığın keyfi kararlarından en çok zararı özel hastaneler gördü.

    Yıllar var ki bir protesto gösterisine katılmamıştım. Evvelki gün Ankara'da sağlık çalışanlarının 'Çok ses, tek yürek' eylemine katıldım. Ankara'da pazar günü hava da güzeldi. Benim için uzun bir yürüyüş oldu. Uzun süredir görmediğim pek çok dostumu gördüm. Çok eğlendim. Bu imkânı bana verdiği için Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ'a çok teşekkür ederim. Müsaadenizle bugün sizinle 'protesto günü' izlenimlerimi paylaşayım.

    Sağlık çalışanlarının birlikteliği

    "Dünkü toplantıda en çok ilgini çeken husus neydi" diye sorarsanız, "Sağlık çalışanlarının birlikteliğiydi" derim. Hakikaten tek yürek halindeydiler. Normalde mesela bu doktor milleti herkesten ayrı dururdu. Kendi içinde de kırk parçaya ayrılırdı. Hepsi kendi küçük ekipleri ile tek başlarına çalışmaya alışkın olduğundan öyledirler. Kolektif bir tavır geliştirmeleri kolay değildir. Mesleki deformasyon işte. Ama muayenehanecisi de kamu çalışanları da üniversite hocaları da hep birlikte oradaydılar. Bu çerçevede, eyleme katılan dernek ve birliklerin sayısı 150 civarındaydı. Sağlık alanında toplam kaç dernek ve birlik olduğunu bilmem ama dernek ve birlik isimleri bir saatte say say bitmedi. Hadi onu bırakın. "Neme lazım" diye hükümeti protesto etmekten çekinebileceklerini düşündüklerim de oradaydılar. Kimsenin pek bir korkusu yoktu. Üstelik son derece neşeliydiler. Yaptıklarından hoşnut görünüyorlardı. Bu çerçevede, Sayın Başbakan sağlık alanında çalışanların durumu nasıl diye merak ediyorsa hemen söyleyeyim: "Ahali artık oynamaya başlamış, Sayın Başbakanım." Bundan sonra alınan kararları pek takacak gibi durmuyorlar.

    İşte bu noktada, beş benzemezi aynı noktada büyük bir başarıyla birleştirmiş olan Sayın Recep Akdağ'ı içtenlikle tebrik ederim. Sayın Bakan sağlık çalışanları arasındaki dayanışmaya yaptığı katkıdan dolayı kutlanmalıdır. Her konuştuğum, Sağlık Bakanlığı'nın biri ötekini tutmayan farklı bir uygulamasından yakındı. Sayın Akdağ'ın doktorluğunu bilemem. Ama kendisinin kötü bir yönetici olduğu alandaki dayanışmaya bakınca görünüyordu. Herkesi aynı anda havaya zıplatabilmek olsa olsa kötü idarecilik olarak nitelendirilebilir. "Kardeşim madem bir iş yapacaktın, yönetişimi de mi duymadın?" Bu ilk noktadır.

    Toplantı daha kapsayıcı olabilirdi

    Gelelim ikinci noktaya.. Bana kalırsa toplantıyı tertip edenler biraz daha kapsayıcı olmayı bilmiş olsaydı, eminim, özel hastane sahipleri de kendi dernekleri ve birlikleri vasıtasıyla protesto gününde orada olurlardı. Ben bu son dönemde Sağlık Bakanlığı'nın keyfi kararları nedeniyle en büyük zararı özel hastane işletmecilerinin üstlendiğini düşünüyorum. Bu dönemde, özel sektör yatırımları için son derece önemli olan öngörülebilirlik sağlık alanında sıfıra indi. Sağlık sektöründe özel sektörün gelişebilmesinin önü keyfi kamu kararlarıyla kesildi. Bakanlık, çalışanlarına nasıl bir gün öyle, bir gün böyle davranıyorsa özel işletme sahiplerine de aynı biçimde davranmaya başladı. Aslında alanda daha fazla dernek ve birlik olabilirdi. Bu da ikinci noktadır.

    Bir de "Canım adamcağız hiç mi iyi iş yapmadı" diyen amca ve teyzeler için üçüncü bir tespit ekleyeyim: Vaziyet, bir nevi "Bilmedik aş, ya karın ağrıtır ya da baş" vaziyetidir. Bir sistemin işleyişine her müdahale, istenilen sonuçlar kadar, istenmeyen sonuçlara da neden olur. Başarılı müdahale, istenen sonuçları istenmeyen sonuçlarından fazla olan müdahaledir. Son dönemde Sağlık Bakanlığımızın attığı adımların istenmeyen sonuçları istenen sonuçlarından daha fazladır ve aradaki fark daha da açılacaktır. Dünkü toplantıda bu açıdan en sevdiğim pankart "Muhteşem yüzyıla değil, muhtemel çöküşe bak" pankartıydı. Muhteşem yüzyıl, muhtemel çöküşün mimarı olmamış mıydı?


    Bu köşe yazısı 15.03.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır