Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Mali disiplin yolundaki adımların olası sonuçları

    Fatih Özatay, Dr.31 Mart 2011 - Okunma Sayısı: 1041


    İyi günlerde normalin üzerindeki toparlanmayı kötü günlere hazırlık amacıyla borcunuzu azaltmak için kullanabilirsiniz.

    Küresel krizde artan işsizliği ve azalan üretimi eski düzeylerine bir an önce getirmek için özellikle gelişmiş ülkelerde maliye politikaları büyük ölçüde gevşetildi. Vergi iadeleri yapıldı, vergi oranları düşürüldü, kamu harcamaları yükseltildi. Bu önlemlerden önce de finansal sistemdeki büyük yangını söndürme ve bankaları kurtarma operasyonu yapılmıştı. Sonuçta bütçe açıkları yükseldi; açıkların finansmanı için bol miktarda borçlanıldı; kamu borçları sıçradı.

    Birkaç rakam: 2007 ve 2010 yıl sonları itibariyle net kamu borcunun milli gelire oranları şöyle: ABD için yüzde 42.4'ten yüzde 67'ye, Japonya'da yüzde 81.5'ten yüzde 120.7'ye, Almanya'da yüzde 51'den yüzde 67.4'e ve İngiltere'de yüzde 38.2'den yüzde 68.8'e.

    IMF'nin ekim ayındaki 'Dünya Ekonomik Görünümü' raporundan aldığım bu değerler, ülkelerin borç oranlarında büyük sıçramalar gerçekleştiğini gösteriyor. Ekonomilerinin toparlanma hızı tatmin edici bir düzeye gelince, bu ülkeler ve onlar gibi 'çok açılanlar' maliye politikalarını sıkılaştıracaklar; harcamaları azaltıp vergileri arttıracaklar.

    Büyümeye etkileri

    Bu nedenledir ki IMF'nin sözünü ettiğim raporunun önemli bir bölümü bu tür sıkı maliye politikalarının büyüme üzerindeki etkilerine ayrılmıştı. İktisat yazınında bu etkilerin yönünün ne olabileceğini araştıran çalışmalar 1990'ların başında yayımlanan bir çalışma ile yeniden çoğaldı. IMF'nin bu raporuna kadar bazı koşullar altında -mesela yüksek kamu borcu gibi- bu tür sıkı maliye politikalarının büyüme hızını arttırabileceği yolunda bulgular vardı. IMF'nin raporu yeni bulgulara yer veriyor; haberler sevimli değil. Bu tür politikaların ekonomik büyümeyi yavaşlatabileceğine dikkat çekiyor.

    Dikkat ederseniz, bu tür sıkı maliye politikalarının olası etkilerinin tartışılmasına yol açan tam tersi yöndeki maliye politikaları; kriz sırasında uygulanan çok gevşek politikalar: Gelişmiş ülkeler ekonomilerine yönelik risk algılamasını arttırmadan, bütçe açıklarını birkaç katına çıkarabildiler.

    Bu tür politikaları gönül rahatlığıyla, yani riskleri arttırmadan uygulayabilmek için bütçenizde manevra alanınızın olması gerekiyor. Farklı bir ifadeyle, borcunuz piyasaları ürkütmeyecek bir düzeyde olacak, faiz gibi zorunlu bütçe harcamalarınız elinizi kolunuzu bağlamayacak, bütçeniz de ya az açık verecek ya da fazla verecek.

    Kısacası, iyi günlerde, kötü günler için hazırlanacaksınız. Ekonomiler potansiyel büyüme hızlarının oldukça üzerinde büyüyorken, vergi gelirleri normalin üzerinde artıyor, işsizlik harcamaları azalıyor. Kısacası, bütçeniz hızla toparlanıyor. Bu normalin ötesindeki toparlanmayı, kötü günlere hazırlık amacıyla, mesela borcunuzu azaltmak için kullanabilirsiniz.

    Türkiye için gereklilik

    Türkiye açısından bu gereklilik yüksek cari işlemler açığı nedeniyle daha da fazla. 2010 büyüme hızımız, yüzde 4.5 dolaylarında olan potansiyel büyüme hızımızın çok üzerinde bir düzeyde gerçekleşecek. Cari işlemler açığını azaltmanın bir yolu da kamunun daha fazla tasarruf etmesi; bütçe açığını azaltması. Dolayısıyla, Türkiye iki nedenle böyle iyi günlerde daha fazla bütçesini kısmalı: Birincisi, kötü günlerde riski arttırmadan daha fazla harcama yapabilmek; ikincisi, yüksek cari işlemler açığını azaltmak için.

    IMF kriz nedeniyle maliye politikası üzerine çok sayıda rapor yayımladı: Önce neden maliye politikalarının gevşetilmesi gerektiğini, sonra da yukarıda bahsettiğim raporda olduğu gibi, neden mali disiplini yeniden sağlamak gerektiğini ve bu politikaların olası sonuçlarını inceledi. Ancak bu çalışmalar daha çok gelişmiş ülkeler içindi.

    IMF'nin ülke raporlarında da bu tür politikalar inceleniyor. Türkiye'nin son raporu, zamanı geçmiş olmasına rağmen henüz yayımlanmadı. Bu tür raporların yayımlanması için ilgili ülkelerin izni gerekiyor. Bu önemli konuyu, son zamanlarda bu konuda yoğun araştırmalar yapan bir kurumun bakış açısıyla tartışmak yönünden bu raporun yayımlanmasında fayda var.


    Bu köşe yazısı 31.03.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır