Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Yoksa her zaman yararlı değil mi?

    Fatih Özatay, Dr.02 Nisan 2011 - Okunma Sayısı: 1041


    Farklı bakış açısı meselesi her zaman yararlı değil; karışık bir iş vesselam.

    Geçenlerde "Olaylara farklı yönlerden bakmak her zaman yararlıdır" şeklinde ahkâm kesmiştim. Yetinmeyip, "Alışılmışın dışına çıkabilmek de önemli" şeklinde devam etmiştim.

    Dün bir dostum yolladı, hani bazı internet sayfalarında çeşitli kişiler hakkında isteyen istediğini yazıyor, öylesine bir-iki cümle, bu yazıda kullanmak için posta kutuma baktım; silmişim. Mealen şöyleydi: "Yakında Merkez Bankası Başkanlığı'nın boşalacağını dikkate alarak Merkez Bankası'nın yaptıklarını sürekli öven iktisatçı." 'Bu köşenin yazarını' buna benzer bir cümle ile tanımlamışlar.

    Farklı bir bakış. Peki, neresi 'yararlı'? Öyle ya, ben demedim mi "Farklı bakış her zaman yararlıdır" diye? Madem 'her zaman', hadi buyur buradan yak; bir yarar ara bakalım bu bakış açısında.

    Şu olabilir mi? Bu satırları yazan, muhtemelen, bana bir iyilik yapmak istiyor: Kardeşim öyle makamlara adaysan yanlış yerleri övme. Mademki adaysın, insan hiç olmazsa o makama atama yapacakların (hükümetin) eylemlerini över, onlardan bağımsız olan kurumun şu andaki yönetiminin bu eylemlere zarar verdiğini çaktırmadan yazar. Böylece hem 'içeriden (Merkez Bankası'ndan)' aday olanların önünü kesmeye çalışmış hem de atama yapacakları göklere çıkarmış olur.

    Akademisyenler biraz garip insanlar

    Demek ki neymiş? Bizim üniversitenin öğrenci otoparkında, eskice bir arabanın arkasında yazılıydı: 'Eğitim şart'! Ben de -benim arabaya yazarsam olmaz şimdi; serde hocalık var- bir öğrencimden rica edeyim, belki kırmaz, "Öğrenmenin yaşı yoktur" mealinde bir şeyler karalasın arabasının arkasına ya da "Asıl şart olan sürekli eğitimdir" falan diye öbür öğrenciyle polemiğe girsin.

    Akademisyenler biraz garip insanlar; akademik makale yazarlar, akademik dergilere yollarlar, bu dergilerin önemli bir kısmı başvuru parası alır, sonra da gelen makalelerin önemli bir kısmı ya daha hakemlere gönderilmeden editörce reddedilir ya da hakemlere gider, onlar reddederler. Kısacası, parasal getiri için yapmaz akademisyenler bu işleri. Ders kitabını biraz farklı gören olabilir; sonuçta akademik dergi makalesi kitapçıda satılmıyor, kitap ise satılıyor. Ama iş öyle değil; çok farklı değiller.

    Daha önce sözünü ettiğim ders kitabım geçen ay yayımlandı. Reklam olmasın -oldu bile-, adını vermeyeyim kitabın, bir buçuk yıl uğraştım, öncesindeki birikimi saymıyorum elbette. Bir anlamda, bir buçuk yıl 'harcadım', telif hakları falan dikkate alındığında, olası parasal getirisi bu bir buçuk yıl ile karşılaştırıldığında çok komik düzeyde. Bu açıdan bir sürpriz yok, yazmadan bunun böyle olduğunu biliyorsunuz zaten.

    Farklı bakış açısı meselesi

    Sözünü ettiğim bir buçuk yıl boyunca hiç aklıma gelmeyen başıma geldi. Bu kitabın konusu benim üniversitede verdiğim dersin konusu. Öğrencilere her dönemin başında bir ders programı dağıtılır; okunacak kitaplar, işlenecek konular, kaç tane sınav yapılacak falan. Hayda, şimdi kendi kitabını oraya yazıyorsun; "Ders kitabınız bu, şu kısımlarından sorumlusunuz" diye. Farklı bir bakış açısı, 'hoca kitabını pazarlıyor' olabilir mi?

    Öğrenci bu, genç çocuklar, arada espri yapacaklar:

    "Hocam kitap da pahalıymış" falan. Gel de açıkla; "Yahu çocuklar, bu kitabı yayına hazırlayan yayınevi var, basan var, dağıtan var, satan var. Kitabı ben pazarlamıyorum. Bu kitabın iyi olduğunu düşünüyorum, zaten bu kitap yokken de dersi aynı şekilde anlatıyordum, öğrenciler de not tutuyorlardı. Üstelik telif hakkı komik bir düzeyde. Bu işler para için yapılmaz". Falan... Ya da "İsterseniz şu kitaplar da var", belki şöyle: "Kütüphaneye de birkaç kopya konuldu."

    Neyse, anlaşılan bu 'farklı bakış açısı' meselesi her zaman yararlı değil; karışık bir iş vesselam.


    Bu köşe yazısı 02.04.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır