Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Hilal-i Ahmer yararına işler (mi?)

    Fatih Özatay, Dr.30 Nisan 2011 - Okunma Sayısı: 1009

     

    Piyasa normları dışında Hilal-i Ahmer yararına 'sosyal normlar' çerçevesinde görevlerimiz var.

    Sosyal bilimlerde birey davranışları çok önemli. Çoğu iktisatçı, bireylerin tam da öyle davrandıklarına inanmasa da, bazı modeller oluşturup olan biteni anlamak açısından yararlı gördüğü bir varsayım yapıyor. Mesela, tüketicilerin beklenen faydalarını en çoğa çıkarmayı amaçladıkları varsayılıyor.

    2010 başındaki yazılarımda, bir ara birkaç yazı yazmıştım; bazı alanlarda yapılan yoğun çalışmalar bu tür bir davranış biçiminin her zaman geçerli olmadığına dair sonuçlar elde ediyorlar. Mesela, adalet duygusu ağır basabiliyor; bireyler her zaman kendi çıkarları doğrultusunda davranmayabiliyorlar.

    'Hilal-i Ahmer yararına işler (mi?)' başlığı altında ele alacağım ilk konu, televizyon dünyasına ilişkin. Nedense 'bir şeyler bildiği düşünülen' bazı insanlar, ardı sıra programlara davet ediliyorlar. Bunların arasında bendeniz de varım. Elbette bazen programa davet edilmenin temel nedeni 'olay çıkarma, diğer konukla kavga etme' ölçütü olabiliyor; bu tür davetlerden söz etmiyorum.

    Faydayı çoğa çıkarmak

    Bir davetin, davetli tarafından kabul edilmesini, 'faydayı en çoğa çıkarmak' davranış kalıbına sokabilirsiniz. Mesela, -birkaç yıl önce de söz etmiştim- bizim kasapta çalışanlar ekonomi programlarına meraklılar; izlemişlerse katıldığınız programı, dükkâna gittiğinizde bayağı 'havanız' oluyor. Hemen sorular başlıyor. Dükkân doluysa ve "Hocam, altın fiyatlarına ne diyorsun" şeklindeki sorulara 'kem küm' edince işin tadı biraz kaçıyor, ama olsun, sonuçta eğlenceli bir iş. Hem aynı paraya daha kaliteli 'mal' almış oluyorsunuz hem de alışveriş zamanınızı eğlenerek geçiriyorsunuz (Her ikisi de sözünü ettiğim beklenen fayda içinde yer alıyor).

    Bunun dışında, bu programlara katılmak bazen insanda 'Hilal-i Ahmer yararına' çalışacağıma -her ne kadar iki kurum da aynı ise de- gider Kızılay'a bağış yaparım, daha iyi, duygusu uyandırıyor. Davetler bazen 'taciz' haline dönüşebiliyor. 'Dersim var' ya da 'Yoğun çalışıyorum' şeklindeki mazeretler bazen karşınızdakini 'kesmiyor'. Ödevini yapmamış ilkokul öğrencisinin, ödevini neden yapmadığını sorgulayan öğretmen karşısındaki konumuna düştüğünüzü hissedebiliyorsunuz: 'Elektrikler kesilmişti de' ya da 'Dişim bir ağrıdı, bir ağrıdı' falan diyeceğiniz geliyor.

    Diğer görevler

    Bazen bir araştırmaya dalmışsınız, günlerdir o konuda yoğun çalışıyorsunuz. Sabah birden telefon: Nefes almadan karşınızdaki bir şeyler anlatıyor. Neden sonra anlıyorsunuz ki az önce birileri bir şeyler açıklamış ya da bir karar alınmış falan. O konuda görüş almak istiyorlar. Sizin olan bitenden zerre kadar haberiniz yok; 'Konuyu izlemedim; bilmiyorum' falan diye bir şeyler geveliyorsunuz. Bazen yoğun çalışmıyor olsanız da o konuyla zaten zerre kadar ilgilenmiyorsunuz; 'Bu konuyla ilgilenmiyorum' diyorsunuz. Karşınızdaki, kimi zaman durumu kavrayamıyor; muhtemelen "Cık cık, bak 'koca' profesöre, bir şeyden de haberi yok" diye aklından geçiriyor ya da kavrıyor da, zaten size gelene kadar 5-6 kişiyi daha davet etmiş, kabul etmemişler, naçar kalmış.

    Şimdi davet edilenin bu davranış biçimi yerleşik kurama nasıl oturtulacak? Belki bir televizyon programında daha 'boy göstermekten' elde etmeyi beklediği fayda, katlanacağı ek maliyete (stüdyoya gitmek, beklemek falan) değmiyordur; o zaman sorun yok, yerleşik kurama uyuyor. Peki, o zaman neden davet eden davetlinin faydasını arttıracak biçimde davranmıyor ve Hilal-i Ahmer yararı dışına çıkarmıyor işi? Muhtemelen elinde bir liste var; liste kabarık (arz fazla). Belki de o kadar kabarık bir liste yok, ama programa katılmanın, davetlinin 'görevi' olduğunu düşünüyor.

    Gerçekten de 'piyasa normları' dışında, Hilal-i Ahmer yararına 'sosyal normlar' çerçevesinde görevlerimiz var. Televizyon programına katılmak böyle bir görev midir, bilemiyorum. Çok uzadı; sosyal normlar ve piyasa normları hakkında 'İktisat ve Toplum' dergisinin son (altıncı) sayısında Sayın Serdar Sayan'ın nefis bir yazısı var; tavsiye ederim.


    Bu köşe yazısı 30.04.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır