Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Türkiye İngilizce konuşamıyor

    Güven Sak, Dr.06 Mayıs 2011 - Okunma Sayısı: 1973


    Bir ülkedeki İngilizce yeterliliği vatandaşların beceri setinin kalitesi ile ilgili bir gösterge niteliğindedir.

    Education First (EF) özel bir İngilizce öğretim merkezi. 1965 yılında kurulmuş. Her yıl ülkeleri İngilizcede yeterlilik sırasına koyuyor. Bir yeterlilik indeksi yayımlıyor. 2011 yılı English Proficiency Index değerleri geçenlerde yayımlandı. Buna göre, 44 ülke arasında Türkiye 43. sırada yer alıyor. İngilizce yeterliliği açısından bir tek Kazakistan'ı geride bırakmış görünüyoruz. Ben, yine de EF'ye güvenmeyeyim diye, daha büyük bir listeye, TOEFL puan sıralamalarına da baktım. Galiba hakikat bu! Gelin kabul edelim: Türkiye İngilizce konuşamıyor! Peki, bu kötü müdür? Evet, çok kötüdür. Hangi açıdan kötüdür? Türkiye bu problemini halletmeden dünyanın on büyük ekonomisinden biri olamaz. Gelin bakın, neden olamaz.

    Dil meselesi tek başına önemli değil

    Önce aklınıza takılması muhtemel bir noktadan başlayayım. "Kardeşim, Türkçe, İngilizceye yakın dillerden biri değil, bak cümle içinde fiil orada başta, bizde ise sonda olur." Doğru. 'Dil mesafesi' (language distance) ikinci bir dilde yeterliliği zorlaştıran faktörlerden ilk akla geleni. Bu nedenle, Türkiye'nin her listede Avrupa ülkeleri arasında en sonuncu olmasını ilk başta anlayışla karşılayabilirsiniz. Zaten herhalde bu nedenle listede Tayland da 42. sırada yer alıyor. Ama bakın Çin öyle değil. Çin, EF listesinde 29. sırada yer alıyor. Hong Kong 12, Japonya ise 14. sırada. Bu durumda, ne demek gerekiyor? Demek ki dil mesafesi tek başına önemli değilmiş. Bu ilk nokta.

    Akılda tutulması gereken ikinci nokta ise herhalde şu olmalı: Bugün dünyanın en büyük ilk on ekonomisi listesine baktığınızda hepsinde İngilizce yeterlilik derecesinin Türkiye'den daha iyi olduğunu görüyorsunuz. Amerika'nın dili zaten İngilizce, sonra Çin, Japonya, Almanya, Fransa geliyor. İngiltere'nin dili zaten İngilizce; Brezilya, İtalya, Kanada, Hindistan sıralamada yer alıyor. Siz de bir bakın skorlara. Bu durum ilk yirmi ülke için de aynen geçerli! Dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında yer alan ilk yirmi ülke içinde, İngilizce yeterlilik sıralamasında Türkiye en son sırada yer alıyor. Ekonomi 17. sırada ama İngilizce yeterlilik düzeyi 20'de. İlk ondan sonra bakın arada hangi ülkeler var? Rusya, İspanya, Avustralya (hadi onun da anadili İngilizce), Meksika, Güney Kore, Hollanda, Endonezya, İsviçre, Polonya! Ama Türkiye en son sırada. Şimdi bu rakiplerin arasında Türkiye nasıl 10. büyük ekonomi olacak? İddia buydu, öyle değil mi? Bu da olsun günün ikinci tespiti.

    Beceri noksanlığı korkutucudur

    İkinci tespit bize Türkiye'nin bir problemi olduğunu göstermektedir. Peki, problemin kaynağı nerededir? İkinci dil olarak İngilizce yeterliliğiyle ilgili akademik çalışmalar, dil mesafesine rağmen İngilizce yeterliliğinde önemli olan üç faktöre daha işaret etmektedir. Bunlardan ilki, ilgili ülkedeki eğitimin kalitesidir. İkincisi, eğitimin süresidir. Üçüncüsü, örgün eğitim dışında ikinci dil öğrenmeye kaynak ayrılmasıdır. Türkiye, bütün bu açılardan sorunludur. Türkiye'nin meselesi eğitim sistemidir. Reform işinde sıra bir türlü oraya gelmiş bile değildir. Bu da olsun üçüncü nokta.

    Özetle, İngilizce yeterliliği, vatandaşın beceri setinin kalitesi ile ilgili bir gösterge niteliğindedir.

    Küreselleşme korkusu üzerine kitaplar var. Ama ben küreselleşme korkusunun ne olduğunu en iyi 'Çocuklar Duymasın' televizyon dizisinin ilk çevrimi sırasında algılamıştım. Dizi karakterlerinin çalışmakta olduğu şirket, bir yabancı şirkete satılıyordu. Herkesi bir telaş almıştı. Bütün o eski hiyerarşi yerle yeksan olmuştu. Herkes harıl harıl İngilizce öğrenmeye çalışıyordu. Havada bir telaş kokusu vardı. Beceri noksanlığı korkutucudur.
    Bu aralar "Ne diyorsun bu çılgın proje için" diye soruyorlar. Ne diyeyim? Vatandaşının becerisini arttıramayan, memleketin arsa değerini arttırmaya çalışır.


    Bu köşe yazısı 06.05.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır