Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Fikri takip: Kredi artışı yavaşlıyor mu? (2)

    Fatih Özatay, Dr.12 Mayıs 2011 - Okunma Sayısı: 1148

     

    Bankalar, azalan kredi açılabilir mevduat miktarını MB'den aldıkları borç ile telafi etme yolunda hızla ilerliyor.

    İlk 'fikri takip' yazısını iki buçuk hafta önce yazmış, ileride benzer bir yazı yazacağımı da belirtmiştim. Merkez Bankası'nın (MB) son kararları üzerine kaleme aldığım yazılardaki temel soru şuydu: Enflasyon hedeflemesi uygulayan bir merkez bankası, bankaların yükümlülüklerinin ortalama vadesi kısa iken, ne ölçüde zorunlu karşılık oranlarını arttırarak kredi genişlemesini yavaşlatabilir?

    Sorunun yanıtı artık eski yazılarımdan açık olmalı. Yine de tekrarlayacağım. Ama daha önce 'fikri takip' çerçevesinde olan bitene bakmak istiyorum. MB 23 Eylül 2010'dan başlayarak, altı ayrı kararla, lira cinsi mevduatlar için bankaların MB'de tutmak zorunda oldukları karşılık miktarını belirleyen zorunlu karşılık oranlarını arttırdı. Böylece, sistemden yaklaşık 42 milyar lira çekmeyi, başka bir ifadeyle bankaların krediye çevrilebilir fonlarını bu miktar kadar azaltmayı amaçladı.

    Son karar sembolik

    Bu kararlardan sonuncusu 'sembolik' düzeydeydi; toplam etkisinin yaklaşık 2 milyar lira olacağı MB'ce açıklandı. Diğer kararların ise etkisinin artık görülüyor olması gerekiyor. Krediye çevrilebilir fon miktarını en çok azaltacak olan, sondan bir önceki karardı; yürürlüğe ilk girişi 15-28 Nisan arasındaki zorunlu karşılık tesis dönemi oldu. Elimizde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 29 Nisan 2011 tarihli kredi verileri var. Ayrıca 6 Mayıs 2011 tarihli, MB ile bankalar arasındaki işlemlerin verileri mevcut.

    Grafikte bankaların açtıkları kredilerin toplam değeri, yine bankaların krediye çevrilebilir mevduatlarındaki azalmayı telafi etmek üzere MB'den aldıkları borç miktarı (APİ) ve bankaların MB'ye yatırdıkları zorunlu karşılık miktarının 2010'un başından bu yana seyirleri gösteriliyor. Kredi verisi hafta sonu değerlerini, son iki veri ise haftalık ortalamaları gösteriyor.

    Politika işe yaramadı

    MB için kötü haber: MB'nin eylül ayından bu yana sürdürdüğü yeni para politikası (Mayıs 2011 başı itibariyle) bir işe yaramamış görünüyor. Kredi, artış eğilimini sürdürüyor. Bankalar, MB'nin zorunlu karşılık oranlarını arttırarak el koyduğu fonlarını, MB'den açık piyasa işlemlerinden borçlanarak geri almışlar. Böylelikle kredi arzındaki artışı aynen sürdürebilmişler. Grafikte her iki değişkenin (APİ ve karşılıklar) de beraber yukarıya doğru ve birbirlerine paralel biçimde hareket ettikleri gayet net görülüyor. Sürpriz mi? Değil. Önceki yazılarımı okumayanlar için neden sürpriz olmadığını kısaca tekrarlayayım: MB'nin enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde kullandığı temel politika aracı olan repo faizinin, kendisine atfedilen görevi görebilmesi için, bankalararası para piyasasında ortaya çıkan faiz haddinin repo faizine yakın bir yerde oluşması gerekiyor. Bu koşulun sağlanması, bankaların talep ettikleri kısa vadeli likiditenin MB'ce verilmesi ile mümkün.

    Bu durumda, zorunlu karşılık oranları yükseltilerek kredi genişlemesinin frenlenmesi amacına ulaşılabilmesi (MB enflasyon hedeflemesi rejiminden vazgeçmedikçe) şu koşula bağlı: Bankalar, azalan kredi açılabilir mevduat miktarını MB'den aldıkları borç ile telafi etme yoluna gitmemeliler. Oysa Mayıs 2011 başı itibariyle elimizdeki veriler, bankaların hâlâ bu yolda hızla ilerlediklerini gösteriyor. 

     

     

     

     


    Grafik: Kredi hacmi (sağ eksen), zorunlu karşılıklar ve bankaların Merkez Bankası'ndan aldıkları haftalık borç miktarı (APİ): 2010'un başı-Mayıs 2011'in ilk haftası (milyar lira). Kaynak: BDDK ve MB.

     


    Bu köşe yazısı 12.05.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır