Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Siyasi kutuplaşma yapısallaşıyor

    Güven Sak, Dr.14 Haziran 2011 - Okunma Sayısı: 1496


    Kutuplaşan siyaset bu seçimle ne yazık ki mevsimi kapatmamakta.

    Seçimleri kazasız belasız tamamladık. AKP, oylarını yüzde 50'ye yükselterek, üçüncü kez tek başına iktidar oldu. CHP, ana muhalefet partisi olarak, seçimlerden güçlenerek çıktı. 46 ilde oylarını arttırdı. MHP, her şeye rağmen, Meclis'e girdi. BDP, Kürt siyasetinin ana temsilcisi olduğunu gösterdi. Diğer sağ partiler olarak tanımlanabilecek olanların oyları 2007'deki yüzde 13'ten yüzde 5'e geriledi. Oylar büyük partilerde konsolide oldu. Seçim sisteminin neden bir türlü değiştirilmediği daha açıklıkla görüldü. Oylar özellikle iki büyük partide konsolide oldu. Bugün müsaadenizle seçim sonuçlarından önümüzdeki dönemde ekonomi politikalarının önceliği ile ilgili birkaç sonuç çıkarayım.

    İlk olarak, seçim sonuçlarından çıkardığım şudur: Oylar son iki seçimdir iki büyük partide konsolide olmaktadır. İki büyük partinin toplam oy oranı 2011 seçimlerinde yüzde 76 olmuştur. Bu oran 2007 seçimlerinde yüzde 66'ydı. 2002'de ise yüzde 53, 1999'da yüzde 39, 1995'te yüzde 40, 1991'de ise yüzde 51'di. Son iki seçimdir, seçmen tercihini iki partiden yana kullanmaktadır. Bunun ilk nedeni seçim sistemimizdir. Yüzde 10 barajı seçmeni iki büyük partide toplanmaya zorlamaktadır. Neden? Artan siyasi kutuplaşmadan dolayı. Burada şu tespit yapılabilir: Seçmenin iki büyük partide toplanmasını sağlayan siyasi kutuplaşma atmosferi, Türkiye için bakıldığında, arızi bir hal değil, yapısal bir durumdur. Öyle anlaşılıyor ki, daha da devamına ihtiyaç vardır. Siyasi kutuplaşma bu çerçevede siyasi projeyi tamamlamak için faydalı görünmektedir. Bu, ilk tespittir. Şimdi geleyim ikincisine. İkinci döneminin sonunda iktidar partisinin yüzde 50 oy almasını sağlayan aslında geçen yıl oluşturulan referandum koalisyonudur. Referandumun oluşturduğu siyasi kutuplaşma bugünkü oy oranlarının nedenidir. Tayyip Bey, geçen yıl referandum sırasında 'anayasa değişikliklerine evet' etrafında oluşturduğu koalisyonu bu kez "AKP'ye evet" etrafında konsolide etmeyi başarabilmiştir. Referandum koalisyonunu zaman geçirmeden seçime götürmek olumlu sonuç vermiştir. Sihirli formülü galiba buralarda bir yerde aramak gerekmektedir. Bu ikinci tespittir.

    Peki, ekonomik kararları kararlılıkla almaya ne zaman sıra gelecektir? Burada hem tarihi rekorlar kıran cari açık ve 2001 tedbirlerinin yapısal kazanımlarını korumakla hem de büyüme sürecinin yapısal sorunlarını çözmekle ilgili tedbirler söz konusudur. Ancak Türkiye'nin siyasi gündeminin ekonomik olana fazla geçit vermeyeceği görünmektedir. Yüzde 58'lik referandum koalisyonunun bir yıl içinde yüzde 86'sı korunabilmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu çerçevede yeni bir referandum ile birlikte gitmekte fayda vardır. Türkiye'yi referandumlar ve seçimlerle dolu birkaç yıl beklemektedir. Ekonomi bu arada ikincil önemde kalacak, kendi ihtiyaçlarını her seferinde duyurması gerekecektir. Aynı, "Ağlamayan çocuğa meme vermezler" sözünde olduğu gibi. Bu da günün üçüncü tespitidir.

    Ekonomi açısından bakıldığında, ortada acil bir mesele olarak bekleyen cari işlemler açığına bakıldığında, ne olacağını belirleyecek olan aynı zamanda Avrupa'nın krizini nasıl çözdüğü meselesidir. Türkiye'nin tarihi cari işlemler açığını taşıyabilmesi Güney Avrupa'daki borç krizleri sayesindedir. Burada işlerin iğreti bir denge etrafında zamana yayılmasında IMF ve Avrupa'nın büyükleri başarılı oldukça, Türkiye de daha yüksek bir açığın çözümü işini zamana yayabilecektir. Avrupa'da derinleşen krizin yarattığı tasarruf fazlası, Türkiye'nin tarihi tasarruf açığını taşımasına yardımcı olmaktadır. 'Arap baharı'nın Türkiye'ye faydalı olduğunu da daha önceden yazdığımı hatırlıyorum. Ortadaki acil meseleyi iyi kötü, düşe kalka idare edebilme imkânı vardır. Avrupalılar idare ederse, biz de ederiz. Bu da dördüncü tespittir. Beşinci olarak bakmamız gereken Türkiye'nin büyüme performansıdır. Maçı idare etmek giderek zorlaşmaktadır. Bir ara anlatırım. Kutuplaşan siyaset bu seçimle ne yazık ki mevsimi kapatmamakta, önümüzde yeni bir perde açılmaktadır.

     

    Bu köşe yazısı 14.06.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır