Arşiv

  • Mayıs 2024 (6)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Türkiye Avrupa’nın parçasıdır

    Güven Sak, Dr.25 Haziran 2011 - Okunma Sayısı: 1582

     

    Gaziantep'i ilk kez yaklaşık beş yıl önce gördüm. Kabul etmek gerek ki bu tamamıyla kendi hatam. Gaziantep'le ilgili beni ilk görüşte vuran şey memleketim Bursa'yla benzerliğiydi. O zamanlar bundan çok etkilenmiştim. Ve biliyorum, bu da bir hataydı. Gaziantep Küçük Asya da denilen Anadolu'nun güneydoğusunda, Bursa ise kuzeybatısında. Ama yine de birbirlerine çok benziyorlar. Özellikle son dönemde Gaziantep'te yeni alışveriş merkezlerinin açılmasıyla daha da fazla benzemeye başladılar. Ancak iki şehirdeki endüstriyel yapı oldukça farklıdır. Neden böyledir? Bursa ağırlıklı olarak Avrupa Birliği ile ticaret yapmaktadır. Gaziantep için ise en önemli piyasa Irak piyasasıdır. Coğrafi uzaklık önemlidir. Bir ülkenin endüstriyel gelişiminin ne kadar sofistike olacağına komşuları karar verir. İşte gerçek aksini iddia edenlere rağmen karşı atağa geçmektedir. Türkiye Avrupa'nın parçasıdır. O zaman Türkiye'ye Küçük Asya yerine Küçük Avrupa demek daha doğrudur. Gelin bakın neden böyledir.

    Son zamanlarda Gaziantep'in Irak'la ve doğudaki diğer komşularımızla yaptığı ticaret artmıştır. Bu coğrafyadan ve ihtiyaçtan kaynaklanan bir tercihtir. Gaziantep ilinin toplam dış ticareti Kıbrıs adasının Malta'ya toplam ticaretine eşittir. Gaziantep son otuz yılda bir endüstriyel üretim üssü haline gelmiş, ilin ihracat hacmi 3 milyar dolara ulaşmıştır. 1980'lerde yapılan ve Türkiye'nin çıkışını başlatan reformlar çevre kentlerde yeni sanayi merkezlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

    hdn 2506.520px

    Yukarıdaki şekillerden hareketle üç noktanın altını çizmek gerekir: Birincisi, Türkiye batı ile yakın ekonomik ilişkileri sayesinde son 30 yılda bir endüstriyel faaliyet merkezi haline gelmiştir. Avrupa hala bir numaralı ticaret ortağımızdır. Türkiye'nin endüstriyel gelişimi Avrupa'nın talep yapısına bağlı olmuştur. Endüstriyel gelişimin bulaşıcılığı burada yatmaktadır. Avrupa'nın talep yapısı Türkiye'nin endüstriyel gelişiminde belirleyici olmuştur. Türkiye'nin talep yapısı ise doğumuzdaki bölgede sanayinin nasıl şekilleneceğini belirleme kapasitesine sahiptir. Avrupa Birliği'nin ve Avrupalılığın etkisi doğuya böyle taşınacaktır. Avrupa'daki dostlarımız hala bu dönüşümü kendi rızalarıyla anlamakta güçlük çekmektedir; ancak bu dönüşümün önemini kavrayacaklardır. Arap baharı bu konuda yardımcı olacaktır.

    İkincisi, Türkiye'nin son on yılda doğuya yönelmesi iki olumlu sonuç doğurmuştur: Bunlardan ilki, Türk sanayinin hem ürün uzayı hem de hedef piyasalar açısından çeşitlenmesidir. ABD dünyanın çeşitliliği en yüksek ekonomisine sahiptir. Türk ekonomisinin de çeşitliliği artmıştır. Doğuya yönelimin ikinci olumlu sonucu bölgesel eşitsizliklerin azalmasıdır. Sanayi üslerinin coğrafi olarak yayılması ve Gaziantep'in yeni bir sanayi merkezi haline gelmesi bölgesel eşitsizliklerin azalmasına yol açmıştır. İddia ettiğim eşitsizlik sorununun tamamen çözüldüğü değildir; ancak doğru yönde adımlar atılmıştır. Bunlar itici etkenler olarak değerlendirilebilir.

    Altı çizilmesi gereken üçüncü nokta doğunun çekim etkisi yaratmasına neden olan, doğuya yönelimi sağlayan etmenlerle ilgilidir. Bunlardan biri kesinlikle Amerika'nın Irak'ı işgalidir. İşgal ambargoyu sona erdirmiş ve Türkiye'den Orta Doğu pazarına giden yolu fiilen açmıştır. Bir diğer neden ise aslen Profesör Davutoğlu'ndan önce, İsmail Cem'in Dışişleri Bakanlığı'nın son dönemlerinde başlatılan "komşularla sıfır sorun" politikasıdır. Bu aslında bir politika çerçevesinden ziyade yol gösterici bir ilkedir. Komşularınızın piyasa ekonomisi yoksa bu piyasalara erişmek için elitlerin rızasını almanız gerekir. Bilmem anlatabildim mi?

    Öte yandan, Türkiye'nin doğuya yönelimi Türkiye'nin Avrupa'nın parçası olduğu gerçeğine gölge düşürmemektedir. Türkiye'nin ihracatının sofistikasyon düzeyi 2008'den bu yana düşmektedir. Bilin bakalım neden böyledir. Tabii ki Avrupa krizi yüzündendir! Doğuya satabileceğiniz malların sofistikasyon düzeyi batıya satabileceklerinize kıyasla düşüktür. Ancak iyi politikalar yüksek kalitede nihai ürün üretimine odaklanmayı da gerektirir. Gelecek tam da burada yatmaktadır. Türkiye öyle veya böyle Avrupa'nın parçasıdır.

     

    Bu köşe yazısı 25.06.2011 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır