Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Yurtdışındaki gelişmeler ve kredi talebi

    Fatih Özatay, Dr.28 Haziran 2011 - Okunma Sayısı: 876


    Dünyanın içinde bulunduğu duruma bağlı olarak işadamlarının daha temkinli olacakları yönünde sinyaller gelmeye başladı.

    Yunanistan'a daha önce açılan kredinin bir kısmının serbest bırakılması ve Avrupa Birliği'nce kararlaştırılan ek kredinin verilmesi için komşunun almayı planladığı bütçe önlemlerinin parlamentoda kabul edilmesi gerekiyor. Oylamanın çarşamba günü yapılması bekleniyor. 300 üyeli parlamentoda iktidarın 155 sandalyesi var. Ancak, haberlere göre, iktidar partisinden bazı milletvekilleri planlanan önlemlere karşı olduklarını açıkladılar. Bir de 48 saatlik genel grev söz konusu. Yine de muhalefetten bazı milletvekillerinin desteği ile önlemlerin kabul edileceği bekleniyor. Umuluyor demek daha doğru olacak. 

    Yunanistan tedirginliği

    Komşunun durumu bizleri de yakından ilgilendiriyor. 2009'un sonlarından beri Yunanistan bir türlü gündemden düşmüyor. Yunanistan hükümetinin planladığı önlemler kabul edilip, komşu ek krediye kavuşsa bile, gündemden düşecek gibi değil. 2009'un sonlarından bu yana çözüm için yitirilen çok kıymetli zaman, günde dört antibiyotik alması gereken hastaya Avrupa Birliği tarafından önce yarım, sonra bir, sonra da iki hap verilmesi, bunların da gecikmeyle verilmesi ve komşunun üzerine düşeni bir türlü yapamaması, sorunları daha da ağırlaştırdı çünkü.

    Bu ortam, ekonomi yönetimimizi haklı olarak tedirgin ediyor. Diğer yandan da Merkez Bankası'nın (MB) 2010'un ikinci yarısından bu yana yapmaya çalıştığına yardımcı oluyor. Tüm MB ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kararlarından bağımsız olarak, özelde bu gelişmeler nedeniyle, genelde de dünyanın içinde bulunduğu duruma bağlı olarak işadamlarının daha temkinli olacakları yönünde sinyaller gelmeye başladı. Kredi talebinde bir miktar yavaşlama söz konusu olabilir.

    Bizim açımızdan iki farklı etkisi olabilecek bir gelişme de ABD'de yaşanıyor: ABD ekonomisinin beklenenden daha yavaş toparlanmakta olduğuna dair çok sayıda belirti var. Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke geçen hafta yaptığı konuşmada bu olgunun altını çizdi. 

    Zaman kazanıldı

    Bu tahminlerin haklı çıkması halinde Türkiye'ye olumsuz etki şu olacak: Dünyanın daha geç toparlanması nedeniyle ihracatımızın istediğimiz artış hızına ulaşması muhtemelen gecikecek. Bir de, kullanabilirsek elbette, olumlu etki söz konusu: FED'den en azından bu yıl içinde bir faiz arttırımı beklenmiyor. Özellikle kısa vadeli sermaye akımlarına uğrayan bizim gibi ülkeler için olumlu haber bu.

    Zira FED faizleri arttırma sürecini başlatsaydı, peşi sıra kademeli faiz arttırımları gerçekleşecekti ABD'de. Kısa vadeli sermaye bu durumda bizim gibi ülkelere daha az gelecek, bir kısmı da çıkacaktı. Bu olasılık ötelendi. Dolayısıyla, ekonomi yönetimi, o çok yakındığı hızlı kredi artışını frenleyecek daha fazla zamana sahip oldu. Ek olarak, kısa vadeli sermaye girişlerini yavaşlatmak için, başka önlemler alacak zaman da kazanıldı. Kuşkusuz bu yönde bir niyet olması gerekiyor, kazanılan bu zamanı olumlu biçimde kullanmak için.

    BDDK'nin seçimden sonra aldığı kararlara ilişkin birkaç not düşerek tamamlayayım. İlk olarak BDDK kararlarının tüketici kredilerinin tümünü kapsamadığına, yaklaşık yarısına ilişkin olduğuna dikkatinizi çekerim. Ayrıca kredi talebinin kredi maliyetine (faizine) ne kadar duyarlı olduğunun önemi de hatırda tutulmalı. Farklı bir ifadeyle, "Kredi faizindeki artış en az ne kadar olmalı ki kredi talebi azalsın" sorusu da yanıtlanmalı. Üçüncü olarak, kredi faizinin artmasına karşın taksit sayısı arttırılarak aylık ödemelerin değiştirilmeyebileceği de dikkate alınmalı. Gerçi BDDK'nın sermaye yeterliliğine ilişkin yeni kararı, kalan vadesi iki yılı aşan alacaklar için kredi maliyetini arttıran hükümler taşıyor, ama belirttiğim nokta yine de hatırlanmalı.

     

    Bu köşe yazısı 28.06.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır