Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    TRT-Arapça işbaşında

    Güven Sak, Dr.17 Eylül 2011 - Okunma Sayısı: 1103

    Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ’nun Arapça kanalı yaklaşık bir yıl önce yayına başladı. Bu gelişme, güya Türkiye’nin yüzünü bölgeye çevirmesinin işaretiydi. Başbakan Erdoğan Arap Baharı’nın hemen ardından Kuzey Afrika gezisine çıktı. Erdoğan’ın uçaktan inişini bütün Türk kanalları canlı olarak yayımladı. Ben de ne yapıyorlar diye merak edip TRT Arapça kanalına bir baktım. Arap dünyasında Türkiye için muhakkak ki tarihi bir an yaşanırken, TRT Arapça Türkiye’de kereste üretimi üzerine bir belgesel yayımlıyordu.

    Türkiye’nin zihniyeti değişmiş midir? On beş yıldan da fazla zaman önce Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir toplantıda bir arkadaşım bana şöyle demişti: “80 yıl önce bize sırtınızı döndünüz ve bir daha arkanıza bakmadınız. Türk gazetelerine bakıyorum, bizimle ilgili hiçbir haber yok. Ama bizim gazetelerimizde mutlaka İstanbul ile ilgili bir haber vardır. İstanbul bizim için önemlidir.” Bunlar eskidendi. O zamanlar Türkiye Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı yeni imzalamıştı. Herkesin zihni AB’ye yakınsama konusuyla meşguldü. Arkadaşım oldukça haklıydı. Türk gazeteleri bölgeden gereğinden az, Avrupa merkezlerinden ise gereğinden fazla bahsediyordu. Bölgesel haberlere hiç ilgi yoktu. Peki, şimdi bu durum değişmiş midir? Buradan bakınca öyle görünmektedir. Türkiye artık Arap sokaklarındaki gelişmelerden sıklıkla bahsetmektedir. Ve konu yalnızca ayaklanmalar değildir. Türkiye’nin Arap dünyası ile iş ilişkileri de artmıştır. Türk iş çevreleri bölgedeki yatırımlarını artırmaktadır. Zihniyet değişikliğinin temeli burada yatmaktadır. İş bağlantıları her iki tarafın da yararınadır. Ancak, bana kalırsa hala bir şeyler eksiktir.

    Bu “bir şey” üst kademelerde dönen tartışmalarla ilgili değildir. Erdoğan’ın demokratik bir Mısır için laik bir anayasanın ne kadar önemli olduğuna dair açıklamaları son derece yerindedir. Mısır’daki gruplar da bu aralar bunu tartışmaktadır. Yaklaşık on yıl önce Türk Anayasası’nın laiklik ilkesi aleyhine eylemleri nedeniyle hakkında dava açılan ve hüküm giyen Erdoğan’ın bu açıklamaları ciddiye alınmalıdır. Erdoğan, Avrupa’nın tarihi başarısı laikliği anlatarak, bölgede Avrupa’nın yumuşak gücü rolünü sergilemiştir. Avrupa’nın yumuşak gücünün bölgedeki temsilcisi Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan’dır.

    Tabi benim merakımı cezbeden Erdoğan’ın Türkiye’sinin bölgede neyi temsil ettiği değildir. Türkiye, yine AB’nin icat ettiği bir kavram olan gönüllü dönüşümün mükemmel bir örneğidir. Tamamlanmamış bir proje olarak Türkiye AB’nin dönüştürücü gücünü temsil etmektedir. Kendi bölgesindeki komşuları Türkiye’nin geçirdiği dönüşümün farkındadır. Türkiye İsrail ile birlikte bölgedeki iki sanayi ülkesinden biridir. Arap baharı Türkiye’nin dönüşümünü hızlandırmıştır.

    Eksik olan halka bölgede daha işlevsel bir rol üstlenmek için gerekli olan beceri ve imkanlardır. Daha fazla Türk vatandaşının Arapça konuşmasıdır. Daha fazla Arap göçmenin Türkiye’de okuması ve çalışmasıdır. Türk üniversitelerinde daha fazla saha çalışması yapılmasıdır. Türkiye daha nüfuzlu olabilmek için gerekli donanıma sahipse, konu gerekli yazılımların geliştirilmesiyle ilgilidir. Ancak, TRT Arapça henüz o noktaya ulaşamadığımızı göstermektedir.

     

    Bu köşe yazısı 17.09.2011 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır