Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Mısır’ın da Özal’ına ihtiyacı vardır

    Güven Sak, Dr.15 Ekim 2011 - Okunma Sayısı: 1448

    Mısır’da yaşanan değişimin hızı hayal kırıklığına yol açıyor. Örneğin, 1958 yılında çıkarılan Olağanüstü Hal Kanunu’nu ele alın. Eski Devlet Başkanı Mübarek, Tahrir Meydanı göstericilerinin talepleri üzerine Kanun’u, uyuşturucu ve teröre ilişkin düzenlemelere indirgemişti. Buna karşılık ordu yakın zamanda Olağanüstü Hal Kanunu’nun kapsamını grevlerin ve söylentilerin bastırılması ve trafik karışıklıklarının düzenlenmesi gibi alanları da içine alacak şekilde genişletti. Bu geri dönüş İsrail Büyükelçiliği’ne yapılan saldırıdan sonra meydana geldi. Pazar günkü ölümler ise polis devletinin gelmek üzere olduğuna işaret etti. Yolun sonunda birileri çıkıp “Mısır’da işler böyledir. Daha fazla kısıtlamaya ihtiyaç var” diyebilir. Bu tuzak yakın dönem Türkiye tarihini iyi kötü bilen herkese fazlasıyla tanıdık gelecektir.

    Ancak son zamanlarda beni Mısır konusunda düşündüren sorun bu değil, ekonomidir.  Uluslararası Cumhuriyet Enstitüsü (IRI)’nün (www.iri.org) Mısır ile ilgili son anketini gördünüz mü? Anket bu yılın Nisan ayında yapılmış. Sonuçlarsa Haziran ayında yayımlanmış. Anket ekonomiyle ilgili hayal kırıklığını ortaya koyuyor. Bana kalırsa asıl sorun da, Türkiye ile Mısır arasındaki temel fark da burada yatmaktadır.

    Ankete göre Mısırlılar’ın yüzde 89’u işlerin doğru yolda ilerlediğini düşünüyor. Yüzde 76’sı hükümeti destekliyor. Bu da saray darbesiyle gelen geçiş sürecinin sorunsuz işlediğini gösteriyor.  Katılımcıların yüzde 63’ü işsizliğin Mısır’ın en önemli üç sorunundan biri olduğunun düşünürken, yüzde 36’sına göre en önemli sorun işsizlik. Öte yandan, konu beklentilere geldiğinde iş kontrolden çıkıyor: Katılımcıların yüzde 80’i finansal durumlarının bir yıl içerisinde iyileşeceğine inanıyor. Anketin gerçekleştirildiği dönemde, yani beş ay önce katılımcıların yüzde 41’i gıda maddesi satın almakta güçlük çektiğini, yüzde 37’si ise geçimlerini güçlükle sağladıklarını ifade etmiş. Hepsi bekliyor.

    Anket sonuçlarını okuduktan sonra “Mısır devrimi” ile gerçekten yüzleşme anımı hatırladım. Herkes gibi ben de Tahrir Meydanı’nda yaşananları televizyondan izliyordum. Eğlenceliydi. Pek çok kanal göstericilerle yapılan röportajları canlı yayınlıyordu. France 24 kanalı ise diğerlerinden farklı olarak Tahrir Meydanı dışında da röportajlar yapıyor ve yayımlıyordu. Mübarek hala Mısır Devlet Başkanıydı; saray darbesi henüz başlamamıştı. Röportaj yapılanlardan biri bir kafenin bahçesindeki tahta sandalyede yalın ayak oturan yoksul bir Mısırlı köylüydü. Sürekli şöyle diyordu: “Mübarek bizim babamızdır. Bize iş ve aş verdi. Onu yüz üstü bırakamayız”. O zaman Tahrir Meydanı’nda gördüğümüzün dışında bir başka Mısır olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Ekonomiyi de dikkate almak gerekiyordu. Hayal kırıklığı ise tam da bu noktadan doğdu.

    Mısır’da arazinizi tapu siciline kaydettirmek için 31 farklı kamu kurumunda 77 farklı bürokratik işlem gerçekleştirmeniz gerektiğini ve bu sürecin 6 ile 14 yıl sürdüğünü biliyor muydunuz? Arazi üzerinde inşaata başlamadan önce ise ordunun onayını almanız gerekiyor. Buradan bakınca, Mısır ekonomisini canlandırmak için politika reformlarına ihtiyaç vardır.

    Ancak bu günlerde Mısır’da politika reformları Cemal Mübarek’in icadı gibi algılanmaktadır. Bu kötüdür, tehlikelidir. Türkiye’de politika reformları Turgut Özal’la ilişkilendirilir ve Özal sevgiyle anılır. Mısır henüz kendi Özal’ını bulamamıştır. Bu ise hayal kırıklığını derinleştirebilir.

    Mısır’ın dönüşümü için AK Parti ve Başbakan Erdoğan’dan önce Devlet Başkanı Özal’a ihtiyaç vardır. Türkiye’de fark yaratan faktör buydu.

     

    Bu köşe yazısı 15.10.2011 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır