Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Dünyanın bir numarası

    Güven Sak, Dr.18 Şubat 2012 - Okunma Sayısı: 1110

    Gelin itiraf edelim: Biz Türkler listenin başında olmayı seviyoruz. Ne listesi olduğu önemli değil; Türkiye birinci sıradaysa sorun yok. Öyleyse, haberler iyidir: Türkiye cari açığın milli gelire oranında dünya birincisidir. Daha derin bir analize gerek yok, The Economist’in son sayısını alın, ekonomik ve finansal göstergeler bölümüne bakın. Rakamlar orada durmaktadır.

    Merkez Bankası Şubat ayında son cari açık verilerini yayımladı. Buna göre, cari açık geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yaklaşık yüzde 65 arttı. Bu, Cumhuriyet döneminde gözlenen en yüksek artış. Alın size Türkiye’nin cari açık performansına ilişkin bir başka rekor...

    Türkiye’nin yüksek cari açık sorunu, gelişmiş ülkelerin yüksek kamu borcu sorununa benzemektedir. Bunlar birbiriyle büyük ölçüde ilişkili ve benzer mahiyette sorunlardır. Gelin bakın neden böyledir.

    Birincisi, her iki sorun da bir ekonomik dengesizliğe işaret etmektedir. Dengesizlikler, kırılganlıkları belirgin hale getirir. Cari açık, Türkiye ekonomisinin hızla büyüdüğüne delalettir. Ekonomik dengesizlikleri kontrol edebilmek için, ekonominin büyüme oranını kontrol etmek gerekmektedir.  Küresel krizin ilk aşamasının ardından, toparlanma sürecinde ekonominin ihtiyatsız ve kontrolsüz bir biçimde büyümesi ciddi bir ekonomik dengesizliğe yol açmıştır. Neden böyle olmuştur? Hükümetin önünde bir referandum ve bir seçim vardı. İkisini de kazandı.

    Gelelim ikinci benzerliğe. Hem cari açık hem de yüksek kamu borcu, iç ve küresel piyasalardan sürekli fon akımına ihtiyaç duyar. Her iki durumda da, fon akımının aniden durması yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Nasıl Yunanistan, vadesi gelmiş kamu borcunu ödemek ve borcu döndürmek zorundaysa, Türkiye de cari açığını döndürmek zorundadır. Yunanistan için risk, hükümetin kamu borcunu vadesinde ödeyememesidir. Türkiye için risk, döviz kurudur. Hem cari açık hem de kamu borcu, yapısal kökenleri olan, toplu eylem ile ilgili sorunlardır. Borcu piyasada çevirme zorunluluğu, her iki durumda da kırılganlığın ana kaynağıdır. Her iki durumda da tahvillerinizi elinde bulunduran yatırımları borcunuzu geri ödeyebileceğinize ikna etmeniz gerecek, yatırımcılar her seferinde daha yüksek faiz ödemenizi talep edecektir.

    Üçüncüsü noktaya gelirsek; son dönemde tanık olduğumuz yüksek kamu borcu veya yüksek cari açık örneklerinin sorumlusu küresel finansal krizdir. Küresel kriz olmasaydı, bankaların risk iştahı bugünkü kadar düşük olmayacak; dolayısıyla Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya’nın kamu borçları bu kadar yüksek olmayacaktı. Yine, küresel kriz olmasaydı, Türkiye’nin cari açığı bu kadar büyük olmayacaktı.

    Tarihsel olarak, Türkiye’de cari açığın milli gelire oranı yüzde 6 civarında seyretmiştir. Bugünse, bu oran yüzde 10’dur. Ancak, şaşırtıcı olan Türkiye’nin rekor seviyedeki cari açığı değildir. Benim için asıl şaşırtıcı olan, küresel kriz sayesinde Türkiye’nin yüksek cari açığı fon akımlarında keskin bir düşüş olmadan sürdürebilmesidir.

    Küresel kriz Avrupa’da ve Amerika’da tasarruf fazlasına yol açmıştır. Türkiye böylece sürdürülemez olanı sürdürebilmektedir. Elbette şimdilik.

    Bu köşe yazısı 18.02.2012 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır