Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Suriye’deki kargaşa iş dünyası için kötüdür

    Güven Sak, Dr.14 Nisan 2012 - Okunma Sayısı: 1119

    Türkiye, Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımları kabul eden ilk ülkelerden biri ve tek komşu ülkeydi. Ürdün, Irak ve Lübnan tarafsız kalmayı tercih etmişti. Söz konusu ülkeler Suriye’nin önemli ticaret ortaklarındandır. Ancak Türkiye de öyledir.

    Erdoğan’ın Suriye’ye yaptırım uygulama kararı hakkındaki yerel hoşnutsuzluğun nedeni de burada yatmaktadır: Suriye’ye ihracat yapan pek çok il ekonomik açıdan ciddi acılar içerisindedir. En çok etkilenen iller Gaziantep ve Hatay’dır. Uygulanan ekonomik yaptırımlar Suriye için kötü müdür? Evet, öyledir. Ancak yaptırımlar Türkiye ekonomisi için de kötü sonuçlar doğurmaktadır. Yani, sadece Suriye ekonomisinin gücü değil, Türk iş dünyasının sabrı ve dayanma gücü de gerilim testine tabi tutulmaktadır.

    Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı Avrupa Birliği (AB)’dir. Türkiye, AB’ye tam üye olmadan Gümrük Birliği anlaşmasını imzalayan tek aday ülkedir. 2008 krizinin başında Türkiye’nin AB’ye olan ihracatına ciddi bir darbe vurulmuştur. Avrupa’daki kaliteden kaçış eğilimi Türkiye’nin ihracat performansını olumsuz etkilemektedir. Bunun sonucunda, ihracatımızdaki payı halihazırda artan Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkeleri Türkiye için daha önemli ihracat ortakları haline gelmiştir. MENA ülkelerinin Türkiye’nin toplam ihracatı içerisindeki payı 1980’deki yüzde 9 seviyesindeyken, AB’nin ihracattaki payının düşmesi ile yüzde 27’lere yükselmiştir. Bu artış, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden sonra başlamış, yabancı para akışı ve sonucunda yaşanan talep patlaması Türkiye’de üretilen mallara Irak kapılarını açmıştır. Suriye’deki mevcut kargaşa ise bu kapıların en azından bir süreliğine kapanması tehdidini doğurmaktadır.

    Yeni istihdam yaratma kapasitesi İç ve Güneydoğu Anadolu illerinde artarken, batıda kıyı şeridi boyunca azalmaktadır. MENA ülkelerine daha fazla ihracat yapan illerin istihdamında artış gözlenmiştir. İhracat destinasyonlarında MENA bölgesine doğru yaşanan eksen kayması üretimde toparlanma sürecinin güçlenmesini sağlamıştır. Avrupa’daki krizin hala çözüm beklediği, Arap Uyanışı’nın Araf’ta kaldığı ve Suriye’de uzun vadeli olması muhtemel kargaşa düşünüldüğünde, Türkiye ekonomisi istikrarsız sularda yüzmektedir.

    Sadece Suriye krizinin Türkiye ekonomisine doğrudan etkilerinden bahsetmiyorum. Doğrudan etki yalnızca ikili ticaret rakamları ve Suriye’den Gaziantep ve Hatay’a gelen turist sayılarına olacaktır. Dolaylı etkileriyse Ürdünlü bir tüccar televizyonda açıklamıştır. “Türkiye’den Suriye üzerinden tekstil ürünleri ithal ediyordum” demiştir. “Mallar elime birkaç günde ulaşıyordu. Artık malları Akabe Körfezi üzerinden getiriyorum ve elime ulaşmaları yaklaşık bir ay sürüyor.” Unutmayın ki, Ürdün karayla kuşatılmış bir ülkedir ve ulaşım koridorları Ürdün için hayati önem arz etmektedir. Antakya ile Amman arası arabayla yaklaşık dört saattir. Fakat Antakya’dan Amman’a mal göndermek artık deniz yoluyla bir ay kadar sürmektedir. Ürdün’de dağıtım ağı olan bir işadamı olsaydınız siz ne hissederdiniz?

    Komşularla sıfır sorun politikası bize Türkiye’nin bölgenin ticaret ortağı haline geleceğini söylemişti. Piyasa ekonomilerinin olmadığı bir dünyada yabancı piyasalara nüfuz edebilmek için yabancı sermayeyle aranızı iyi tutmanız gerekir. Siyasi dönüşüm dönemlerinde bunu başarmanın bir bedeli vardır. Bölge kanlı bir siyasi dönüşüm sürecinden geçmektedir. İş dünyası için kesinlikle kötüdür.

    Bu köşe yazısı 14.04.2012 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır