Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Jandarma’da ‘paralel’ avı

    Nihat Ali Özcan, Dr.14 Nisan 2015 - Okunma Sayısı: 1559

    Türkiye, kısa süre önce, dünya casusluk tarihine “mümtaz katkılarda” bulundu. Üç yüz general, subay, astsubay sanıklı İstanbul, İzmir casusluk davalarından söz ediyorum. Bu günlerde yeni bir kafileye tanıklık ediyoruz. Mevzu, “MİT’e ait kamyonların aranması ile başlayan davalar serisi”. Bu sefer, soruşturmadaki kitlesel “casuslar” öncekinden sayıca az olsa da 17 si tutuklu 34 kişi, subay, astsubay, uzman çavuşlardan oluşuyor.

    Paralelle mekanik mücadele
    Hükümetin, hukuk içinde kalarak, “paralel” ile mücadelesi doğru ve gerekli bir yaklaşım. Ancak, “organik ağlarla mücadele” mekanik bir mantık ve yaklaşımla yapılmaz. İşin doğasının iyi anlaşılması ve doğru stratejilerle mümkündür. Aksi takdirde beklenmedik çıktıları olacaktır. “MİT TIR’ları” hadisesi buna müsait bu konudur.
    Paralel “birlik” Öncelikle, farklı rütbeden 34 jandarma personeli ile “cemaatçi-paralel” bir birliği çok isteseniz de teşkil edemezsiniz. Jandarma sınıfının tayin, terfi, ast üst kuralları, personelin safahatı buna manidir. Emniyet teşkilatından da farklıdır. Aralarında “cemaate” sempati duyan, destekleyen elbette olabilir. Gerçi ileride toptancı, “cemaatçi”, “casus” kanaatinin nasıl oluştuğunu dava açılınca anlayacağız. İşin hukuki tarafı bir yana, bu ilişkilendirmenin “paralelle” mücadelede olası sonuçlarına yakından bakmakta fayda var.
    Toptan tutuklamaların uzun vadede savcı/kolluk ilişkisine zarar vermesi kaçınılmazdır. Jandarma, savcının yasadan aldığı yetkiye dayanarak verdiği emri yerine getirmiştir. Bundan böyle savcılık makamının “gerçek mi, sahte mi” olduğunun anlaşılması mümkün olmadığından işler tavsayabilir. Sonuçta “paralelciler” mutlu olurken, kamu düzeninin korunmasından sorumlu hükümetin işi zorlaşabilir.
    Tutukluların rütbelerine bakınca, en fazla ihtiyaç duyulan zamanda, Jandarma’nın emir/komuta sisteminin hasar alması muhtemeldir. Jandarma gibi yarı askeri yapılarda işlerin ağırlık merkezini küçük birlikler çeker. Rutin emirleri bile sorgulayan bireylerden oluşan bir jandarma, kimsenin işine yaramaz. Bütünlüğünü kaybeder ve yığına dönüşür. Bu durum elbette “paraleli” mutlu eder, hükümeti ise zorlar.
    Öte yandan devlet hayatında, etkili ve verimli güvenlik üretmek, kurumlar arası güven, koordinasyon, işbirliği ve uyumla mümkündür. MİT, TSK, özelde Jandarma, polis gerilimi, güvensizliği hükümeti yıpratır ve zayıflatır.


    Örtülü operasyon ve dava
    Söz konusu dava uzun vadede MİT’e de zarar verecektir. Kitaba göre, “örtülü operasyonda esas olan” inkâr ve sessizliktir. Böyle davranmak yerine, operasyonu yıllarca sürecek dava konusu yapmak akıllıca bir yaklaşım değildir. Öyle görünüyor ki cemaat ve medyası bu işe çok sevinecektir.
    Eminim ki dost, düşman istihbarat örgütleri, dava sayesinde ilginç bilgilerin, belgelerin, isimlerin, havada uçuşacağı günleri heyecanla beklemektedirler. Ne de olsa medya ve sosyal medya sayesinde kısa zamanda bunlar kamuoyuna mal olacaktır. Hiç kimsenin hiçbir şeyi tamamen kontrol edemediğini biliyoruz.
    Dava ve davalar, yerel, temyiz, Anayasa yargısı derken AİHM’ye kadar gider. Oysa davanın konusu ülkede halen iç savaş devam etmektedir ve gelişmeler cari politikanızı etkileyebilir.
    Üstelik cezaevindeki subaylar, astsubayların zamanları bol ve geç de olsa sistemin zayıflıklarını keşfederek davadan “mağdur olarak” çıkabilirler. Bu süreçte MİT’in içinden bile sürpriz bilgilerin çıkmayacağının garantisi de yoktur.
    Sonuçta, yanlış cekette, yanlış düğmeyle işe başlamak beklenmedik sonuçlar verebilir. Sanıklarda, kurumda, konuda, yöntemler de “paralelle” mücadele için iyi bir seçim gibi görünmüyor. Bazen, böylesi konularda hiçbir şey yapmamak, beklemek, en iyi seçim olabilir. Kitabın dediği gibi, “siyasallaşmış istihbarat”, takviye edilmiş argümanlarla kendi kavgasına siyasetçileri kolaylıkla ortak edebilir.

    Bu köşe yazısı 14.04.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır