Arşiv

  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Sorun ‘terörle mücadele’ mi?

    Nihat Ali Özcan, Dr.18 Ağustos 2015 - Okunma Sayısı: 1688

    PKK eylemleri birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Sorunla nasıl baş edilecek ve kamu düzeni nasıl sağlanacak, gibi. Kırk yıldır faaliyette olan PKK, eylem yelpazesini genişletiyor ve artırıyor. Bu günlerde yine terör saldırıları yapıyor. Suikast, kundaklama, sabotaj, yasa dışı gösteriler gibi. Öte yandan “milis” teşkilatıyla şehir ve kasabalarda “özerklik” ilan ettiğini açıklıyor. Halkı direnişe çağırıyor, hendekler kazıyor, patlayıcı kullanıyor, polisle çatışıyor.

    Şehirlerarası yolları kesiyor. Dağlarda askere pusu kuruyor, askeri üslere saldırıyor. Teorik olarak teröristlerin envanterinde olmaması gereken ağır silah ve havan kullanıyor. Terörden öte gerilla tarzı eylemler de yapıyor.

    Öte yandan, teknolojinin her türlüsünü, özgürlük alanlarını kullanarak propaganda savaşını yürütüyor. Televizyonu, radyosu, internet siteleri var. Bildiriler yayımlıyor, kurallar koyuyor. Uymayanları cezalandırıyor.

    Üstelik altı milyon seçmeni olan legal “cephe” örgütüne sahip. Uluslararası ilişkileri üst düzeyde ve hatırlı müttefikleri var. Yeryüzünün nadide örneklerden olan bir yeteneği daha var. Örgüt mensupları aidiyetlerine göre değil de bulunduğu coğrafyaya göre sınıflandırılıyor. Mardin’den Suriye’ye geçmeyi başaran PKK’lı “terörist” sıfatını Türkiye tarafında bırakıp, komşu ülkedeki sivil savaşta medeniyet savunucusu, romantik gerilla oluveriyor.

    Bu karmaşık tabloda siyasiler ve sorumlular PKK’yı “terörist” örgüt olarak tanımlıyor. Terör ve terörist kavramlarının küçük düşürücü yönü işi PKK ile mücadele olanlara ciddi kolaylık sağlıyor. Ne var ki bu tanım aynı zamanda sorumluların ayaklarına geçirilmiş demirden bir pranga haline geliveriyor.

    Terörizmle mücadele bir yasa uygulama işidir. Çünkü terör bir “suçtur” ve terörist suçludur. Teröristleri yakalayıp “yargı” önüne çıkarmak esastır. Başka bir ifadeyle, terörle mücadele polisiye bir iştir. Zaten kolluk amiri valinin, kaymakamın, polisin ve jandarmanın yasal yetkileri, teknik kapasitesi, personel sayısı ve organizasyonu bu sorunla baş edecek şekilde düzenlenmiştir.

    Oysa PKK, ayaklanmayı esas alan, uzatılmış bir politik-askeri strateji izlemektedir. Stratejinin temelini ise halkın kimi meşru otorite olarak gördüğü oluşturur. Bu stratejide “terör” taktik araçlardan sadece biridir.

    Polis ve jandarma terörizmle mücadelede karşı stratejinin tek ve esaslı aygıtı olamaz. Bu nedenle sorun, artık polisiye bir vaka değildir. Kolluk prosedürü içinde çözüm aramak beyhudedir. Çünkü sorun devlet otoritesi ve egemenliğinin tartışıldığı bir boyuta ulaşmıştır. Sonuçta uygun tedavi için doğru teşhis şarttır.

    Bu köşe yazısı 18.08.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır