Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    FDF yetmez, güçlü bir bütçe kısıtı gerekiyor

    Güven Sak, Dr.26 Ekim 2007 - Okunma Sayısı: 1491

     

    Demir tarayan gemiye ne olur? Gemi, akıntıya kapılıp çıpasını sürüklemeye başlarsa iş nereye gider? Eğer hemen biri dümene geçmezse, sonunda gemi karaya oturur. Bugünlerde Türkiye, her alanda, hazin bir demir tarayan gemi manzarası arz etmektedir. Bu, kötüdür. Bütçedeki faiz dışı fazla (FDF) hedefini bir puan indirme kararı maliye politikası alanında demir taradığımızın resmidir. Müsaadenizle konuya bir başlangıç yapalım.

    Türkiye, 2001 krizinden beri, FDF hedefini yüzde 6,5 olarak tutuyor. Hükümetimiz, 2008 yılında FDF hedefinin yüzde 5,5'e indirilmesini kararlaştırdı. Hükümet, mali disiplinde hedef düşürdü. İsterseniz öncelikle ne yapıldığını bir iyice tanımlayalım.

    Birincisi, FDF hedefi ne demektir? Merkezi hükümetin bütçesinde toplam harcamaları alıyorsunuz. Buradan faiz harcamaları bütçesini çıkarıyorsunuz. Elinizde faiz dışı harcamalar kalıyor. Bu faiz dışı harcamaları, hükümetin bütçedeki toplam gelirlerinden çıkarıyorsunuz. Elinizde faiz harcamaları dışındaki bütçe dengesi kalıyor. İşte bu bütçe dengesi rakamının öncelikle pozitif olmasını hedefliyorsunuz. Açık değil, fazla istiyorsunuz. Üstelik bu fazlanın milli gelirin yüzde 6,5'i mertebesinde olmasında fayda görüyorsunuz. İşte, şimdi, hükümetimiz, bu fazlanın, daha önce alıştığımız gibi, yüzde 6,5 değil, 5,5 olması gerektiğine karar verdi.

    Bu bizi ikinci bir soruya götürüyor: Nedir bu FDF hedefini indirmenin manası? Yukarıdaki açıklamadan, FDF hedefinin üç parçası olduğunu görebilirsiniz: Faiz dışı bütçe harcamaları, toplam bütçe gelirleri ve de milli gelir. 2008 yılında, bütçedeki toplam gelirler aynı kalacak ve toplam milli gelir hiç değişmeyecekse FDF hedefinin yüzde 6,5'ten yüzde 5,5'e indirilmesi demek, "Hükümetimiz, 2008 yılında faiz dışı bütçe harcamalarını artıracak" demektir. Ya da FDF hedefini indiren hükümetimiz aynı zamanda bazı vergileri de aşağıya indirmeyi planlıyor olabilir. Bu takdirde, faiz dışı bütçe harcamaları ve milli gelir sabit kalıp, toplam bütçe gelirleri azaltılacak demektir.

    Bunların hepsi esasen yapılabilir politika tercihleridir. Peki, hükümetimiz ne yapmaya çalışmaktadır? Görünen resim şudur: Bütçede donmuş harcamaların dayanılmaz artış eğilimi, FDF hedefinin indirilmesini zorunlu kılmıştır. Donmuş harcamalar, dün imzalanan kontratlardan kaynaklanan, mevcut hükümetin kontrol imkânı olmayan harcamalardır. Örneğin, sosyal güvenlik harcamaları bu kapsamdadır. Bir hükümet, sosyal güvenlik alanında dün imzaladığı kontratların getirdiği yükümlülüklere bundan böyle uymayacağını ilan etmediği takdirde bu ödemeleri yapmak zorundadır. "Haydi söyle" diye tempo tutan meraklıları için açıklıkla ifade edelim: Sosyal güvenlik reformu, hükümetin, dünkü kontratlardan doğan yükümlülüklerini reddetmesi demektir. Reform yoksa bu tür harcama eğilimini frenleyebilme imkânı da yoktur. Bu çerçevede bakıldığında, FDF hedefinin indirilmesinin nedeni, artan faiz dışı (donmuş) harcamalar nedeniyle yüzde 6,5'lik hedefin tutturulabilme ihtimalinin artık görülememesidir.

    Peki, bu niye kötüdür? Niye demir tarama olarak nitelendirilebilmektedir? Çünkü ortada bilinçli bir politika tercihi bulunmamaktadır. Ne vakit FDF hedefinin indirilmesi bilinçli bir politika tercihi olurdu? Eğer hükümetimiz, "Ey ahali, büyüme sürecindeki yavaşlamaya tahammülümüz yoktur. Bu amaçla şirketlerimizin ve de sizlerin üzerindeki vergi yükünü hafifletiyorum. Kazancınız sizde kalsın, yatırım yapın, işlerinizi büyütün" deseydi ve vergileri azaltsaydı, ortada bilinçli bir tercih olurdu. Yoktur. İkinci olarak, ne diyebilirdi? Diyebilirdi ki, "İstihdamın önündeki temel engel, işgücünün beceri eksikliğidir. Beceri dönüşümüne kaynak aktarmak gerekir. Bu kaynakla, kitlesel İngilizce ve bilgisayar kursları açacağım. Bu nedenle faiz dışı harcamaları artırmak zorundayım. İşte tam da bu amaçla FDF hedefini indiriyorum." Ama böyle de demiyor. Ortada böyle son derece bilinçli politika tercihi de yok.

    O vakit geriye ne kalıyor? "Vallahi, ben bu kendiliğinden artan faiz dışı harcamalar karşısında, FDF hedefini tutturmak için daha fazla vergi koymak istemiyorum. O nedenle de FDF hedefini indiriyorum" diyor. En azından biz şimdilik söyleneni böyle anlıyoruz. Ve anladığımızdan dehşete kapılıyoruz. Çünkü bu, harcamaların kontrolsüz kalması demektir. Umarız yanılıyoruzdur.

    Maliye politikası açısından, zaman, artık kamu harcamalarına üst sınır koyma zamanıdır. Artık sınırı, anayasaya mı yazarız, bütçe kanuna mı, o ayrıntıdır. FDF hedefi, kamu harcamalarını sınırlandırmak için yeterli bir kontrol değişkeni değildir. Vaziyetimiz, Timur'un filleri ile ilgili Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibidir: FDF hedefi iyidir. Ama çok yalnız ve güçsüzdür. Bizim yeni ve daha güçlü bir bütçe kısıtına ihtiyacımız vardır.

     

    Bu köşe yazısı 26.10.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır