Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Eğitim ve kalkınma

    Burcu Aydın Özüdoğru, Dr.09 Aralık 2023 - Okunma Sayısı: 712

    Bu hafta OECD’nin uluslararası çerçevede öğrencileri değerlendirdiği 2022 yılı PISA raporu sonuçları açıklandı. Bu çalışma, 15 yaşındaki öğrencilerin okuma, matematik ve fen bilgisi alanlarındaki bilgi ve becerilerini gerçek hayattaki zorluluklarla başa çıkmak için kullanma kapasitesini ölçüyor. Bir başka ifadeyle, eğitim sisteminin öğrencileri gerçek hayata ne ölçüde hazırladığıyla ilgileniyor.

    2022 PISA raporu, COVID-19 Pandemisinin öğrenim süreçlerini nasıl etkilediğine dair de bir ayna tuttu. Covid-19 sonrası PISA performansında 2018 yılına göre önemli bir düşüş görüldü. Ortalama performans okumada 10 puan, matematikte ise 15 puan düştü. Ancak OECD, bu düşüşün sadece Covid’le ilintili olmadığını, fen ve matematik alanlarındaki düşüşün 2018 öncesinde de olduğunu belirtiyor (Grafik 1).

    Türkiye’nin PISA sonuçlarına bakacak olursak, diğer ülkelerin başarısızlığı Türkiye’nin başarısı gibi ortaya çıkmış. 2018-22 döneminde matematik ortalamamız aynı düzeyde seyrederken, okuma becerileri 10 puan düşmüş, fen bilgisi becerileri ise 8 puan artmış. Buna rağmen, Türkiye 2022 yılında PISA sonuçları açısından en düşük not alan OECD ülkeleri arasında yer almış. 37 OECD ülkesi arasında fen bilgisi sıralamamız 29 (Grafik 2), okuma becerileri sıralamamız 30 (Grafik 3), matematik sıralamamız ise 32 olmuş (Grafik 4).

    OECD’ye göre Türkiye’de öğrenciler ne biliyor, neler yapabiliyor?

    Matematik alanında öğrencilerimizin %61'i ikinci yeterlilik düzeyine ulaşmış. Bu düzey, basit bir durumun matematiksel olarak nasıl temsil edilebileceğini bilmek ve yorumlamak anlamına geliyor. Örneğin, iki alternatif rotadaki toplam mesafeyi karşılaştırmak gibi. Matematik alanında en iyi performans olan Düzey 5 ve 6’ya ise öğrencilerimizin sadece %5’i ulaşmışlar.

    Fen bilgisi alanında öğrencilerin %75'i ikinci yeterlilik düzeyine ulaşmış. Bu düzey, tanıdık bilimsel olgular için doğru açıklamayı bilmek ve bir sonucun geçerli olup olmadığını belirleyebilmek anlamına geliyor. Fen bilgisi alanında en iyi performans olan Düzey 5 ve 6’ya ise öğrencilerin sadece %4’ü ulaşmış. Bu düzey, bilimsel bilgileri çok çeşitli durumlarda yaratıcı ve özerk bir şekilde uygulama becerisini ölçüyor.

    Okuma alanında öğrencilerimizin %71'i ikinci yeterlilik düzeyine ulaşmış. Bu düzey, öğrencilerin orta uzunlukta bir metindeki ana fikri belirlemesi, kriterlere dayalı bilgiyi bulması ve açıkça istendiğinde metinlerin amacı ve biçimi üzerinde düşünmesini ölçüyor. Okuma alanında en iyi performans olan Düzey 5 ve 6’ya ise öğrencilerin sadece %2’si ulaşmış. Bu düzey, uzun metinleri anlama, soyut veya mantık dışı kavramlarla uğraşma ve bilginin içeriği veya kaynağına ilişkin örtülü ipuçlarına dayanarak gerçekler ve görüşler arasında ayrım yapabilmeyi ölçüyor.

    Özetle bakacak olursak, Türkiye’de 15 yaş grubu öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyleri ilerlemekle beraber, bizleri uluslararası rekabette ileriye taşımaktan oldukça uzakta duruyor. Uluslararası rekabetin bilim ve teknoloji yarışına döndüğü, yapay zekanın hayatın her alanında hızla ilerlediği 2020’li yıllarda istihdam piyasasına girecek gençler yeterli donanıma sahip değiller. Bu da bizleri, medyan ücretin asgari ücrete yaklaştığı, hayat kalitesinin asgari standartlarda karşılandığı bir kalkınma modeline sıkıştırıyor.

     

     

     

    Bu köşe yazısı 08.12.2023 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır