Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Telaşa mahal yoktur

    Güven Sak, Dr.03 Ekim 2008 - Okunma Sayısı: 1016

     

    Amerikan Kongresi hala "Krizle Mücadele Planı" üzerinde çalışıyor. Doğrusu ya, bu haftanın tedirgin bekleyiş atmosferine karşın, biz, siyasetin işlevini büyük bir dikkatle ve başarıyla yerine getirdiğini düşünüyoruz. İsterseniz bugün önce niye "telaşa mahal yok" kanaatindeyiz onu açıklayalım, sonra da neden "bu iş burada bitmez" onun altını bir kez daha kısaca çizelim. Amerikan Kongresi'nden bu hafta çıkacak "krizle mücadele yasası" son derece gereklidir ama bu krizin aşılması için yeterli değildir. Yeterli şart konut piyasasının yeniden işlemeye başlamasıdır. Gelin bir bakalım. Öncelikle, bu hafta, Kongre'de olup bitenlere rağmen, telaşa mahal yoktur. Temsilciler Meclisi'nin az farkla planı reddetmesi bile bir işlev gördü. Temsilciler Meclisi'nin planı reddetmesinin ardından, "neyin olmaması gerektiği" herkesin gözünde daha da bir belirginleşti. Kongre koridorlarında New York Borsası'ndaki bir günlük rekor düşüş konuşulurken, televizyonlarda ise otomobil kredisine başvuranlara neden artık "hayır" dendiğine ilişkin haberler ön plana çıkıverdi. Bilmem o söyleşileri hiç izlediniz mi? Birden etrafı saran halktan yorumcular emeklilik planlarından bahsetmeye başladılar. Dün akşam biri satın aldığı annüite hesabının durumunun borsa ve faiz oranları ile nasıl yakından alakalı olduğunu anlatıyordu. Annüite hesabı daha Türkiye'de yok ama emeklilik fonlarında yeterli para birikip, birileri oradan emekli olmaya başlayınca olacak. Emeklilik hesabınızda biriken toplam parayı alıyorsunuz sonra bu parayı toptan bir annüite hesabına yatırıyorsunuz, sigorta şirketi, bununla size her ay bir ödeme yapmayı taahhüt ediyor. Aylık ödemenin tutarı, paranın yatırıldığı piyasalardaki fiyat hareketlerine bağlı elbette. Böylece ne oluyor? Yalnızca üç tane sorumsuz bankacıyı değil, geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir meseleyle uğraşıldığı hissi medyanın her kanalından başarılı bir biçimde yaygınlaştırılıyor. Sonra Kongre'nin Senato kanadı, planı, daha doğrusu planın gözden geçirilmiş en son sürümünü, onayladı. Bugün tasarı yine Temsilciler Meclisi'nde görüşülecek. Bu arada, dikkat ediyor musunuz, üzerine yeni bölümler eklenmeye devam ediyor. Artık içinde hali vakti yerinde olanlar için bir vergi indirim paketi de var. Ayrıca mevduat sigortası limiti 100 bin dolardan 250 bin dolara yükseltiliyor. Bir de, Amerikan Sermaye Piyasası Kurulu'na (SEC) gerektiğinde muhasebe standartlarını askıya alma yetkisi de veriliyor. Muhasebe standartları anlık vaziyeti apaçık gösterince, panik büyüyor, ya? Ondan. Hatırlarsanız bunu yaklaşık bir yıl önce bir hafta sonu Referans'ına yazmıştık. Ne oluyor diye merak mı ediyorsunuz? Sonuç açısından bakarsanız, hiçbir şey olmuyor. Aslında işler yolunda gidiyor. Krizle mücadele planı, meclisten geçiyor. Siyasi tartışmalar planı biçimlendiriyor. Siyaset, bir yandan, planı biçimlendirirken, öte yandan da, toplumun beklentilerini biçimlendiriyor. Amerikan toplumu, tam da seçim yılında, gerçekle yüzleşiyor. Seçim kampanyaları bir kenara bırakılıp, ortadaki problem seçmene anlatılıyor. Amerikan seçmeni neyle yüz yüze olduğunu öğreniyor. Siyasetçi, beğenelim beğenmeyelim, seçmene anlatılması gerekeni anlatıyor. Siyaset, krizin çözümünde, üzerine düşeni, etkin bir biçimde yerine getiriyor. Gelin bir ilk sonuç çıkaralım buradan. Şöyle güncel ve de pratik bir sonuç: Krizle ilgili etkin tavır alma konusunda, Obama'nın McCain'den daha başarılı olduğunun altını çizmekte galiba fayda var. Kriz, Obama'nın seçilme şansını yükseltiyor. Demokratların bugünkü krizin faturasını, sekiz yıllık Cumhuriyetçi Bush iktidarının sorumsuzluğuna bağlaması işe yarıyor. İşe yarıyor çünkü Cumhuriyetçiler buna çok kızıyor. Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'nin bu yöndeki açış konuşmasının, planın reddinin nedeni olduğunu, evvelki gün, bizzat Cumhuriyetçiler söylüyordu. Tasarı neden biçim değiştiriyor? Birincisi, ortada zaten ayrıntılı bir plan yoktu: "Bakan Paulson, herhangi bir kayıt ve şarta uymaksızın ve de ileride herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmayacağının bilincinde olarak, bu krizle mücadele etmek için, kendisine emanet edilen 700 milyar doları, uygun gördüğü biçimde, harcayabilir" demek plan hazırlamak anlamına gelmiyordu zaten. Bu hafta yazdık: Planın üç sayfadan yüz on sayfaya çıkması, onun biçimlenmesi anlamına geliyor. Yönetimin hazırlıksız olduğu noktada, Kongre devreye girerek, planı biçimlendirmek için elinden geleni yaptı. Bakın bu da Demokratlara yarıyor. İkincisi, siyasetçinin işin içine girdiği noktada, "at pazarlığı" da doğal olarak, devreye giriyor. Gerekmese bile, vergi indirimleri ile maddeler tasarıya nasıl giriyor? Dün "hayır" diyen Cumhuriyetçileri ikna etmek için. Demek ki neymiş, siyaset ne iyi, ne de kötü imiş. Siyaset, yapılabilir olanı üretiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde siyaset, bu krize doğrudan müdahale etmeye kararlı görünüyor. Madem ki siyaset bu aşamada üzerine düşeni yapacaktır, çözüm için, gerekli şart yerine gelecektir. Ama bu yeterli olmayacaktır. Alınan karar aşağıya doğru gidişi durduracak ve banka bilançolarındaki sermaye ihtiyacının daha fazla büyümesini engelleyecektir. Ama mevcut sermaye ihtiyacı daha da belirginleşecektir. İsterseniz kısaca bir noktanın altını çizerek, burada bırakalım: "Konut piyasası normalleşmeden bu krizin çıkışı yoktur." Soru şudur: Konut piyasası nasıl normalleşir? Geleceğiz, geleceğiz. Telaşa mahal yoktur.

     

    Bu yazı 03.10.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır