Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Çer çöp meseleleri

    Fatih Özatay, Dr.09 Şubat 2009 - Okunma Sayısı: 921

    İlkokulun erken sınıflarındaydı herhalde. Öğütlerlerdi öğretmenimiz: "Herkes evinin önünü süpürürse, sokaklar tertemiz olur." 'Çok anlayışlı' olduğumdan mıdır nedir, bir türlü anlamazdım: "Şimdi annem kapısının önünü süpürse, komşusunun kapısının önüne gitmeyecek mi çer çöp? Peki, o ne yapacak? O da süpürürse, öbür komşunun kapısının önü nice olacak?"

    Sanırım bahçeli evler düşünüyordum, bir de herkesin aynı yöne doğru çer çöpü süpüreceği varsayımını yapıyordum. Kısacası, limitte şehrin en ucundaki evin önünden şehir sınırları dışına çıkacaktı çöpler. Yoksa bir yandakine bir bizimkine olurdu, maazallah pek de sevimli bir durum ortaya çıkmazdı. Oysa her biri süpürdükten sonra faraşa koyup çöpe atabilirlerdi çer çöpü, ama aklıma gelmiyordu o alternatif. Yani, tam bir "Allah'ım, köşe yazıları yazmak kimlere 'düştü', sonumuzu hayreyle" durumu. Neyse...

    Kriz zamanlarında böyle davranılması, özellikle finans kesiminin bu tür bir davranış içine girmesi sorunları daha da ağırlaştırıyor. İki tane banka düşünün. B bankası A bankasına kısa vadeli borç para satmış olsun. B bankasının şirketlere açtığı krediler de var elbette. İç ve dış talep bıçak gibi kesilip şirketler mal satamaz hale düşünce, nakit akımları bozuluyor, yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanıyorlar. Bu sorun ağırlaştıkça B bankasının vaktiyle şirketlere açtıkları kredilerin bir kısmı sorunlu hale düşüyor. B bankası borç verdiği paranın bir kısmını tahsil edemiyor.

    Bu durumda B bankasının, şirketlere ve A bankasına açtığı kredilerin toplamından oluşan varlıklarının değeri düşüyor. Nakit akımı bozuluyor. Bu durumda B bankası, vadesi gelen borçlarını ödemek için A bankasına borç verdiği kısa vadeli krediyi geri çağıracak (ya da yenilemeyecek). Belki başka şirketlere açtığı kredilerin bir kısmını da geri çağıracak,
    ek teminat isteyecek.

    Ama bütün bunlar şu anlama geliyor: B bankası bu sorunla karşılaşmasaydı, A bankası da diğer bazı şirketler de B bankasından aldıkları kredileri yenileyebilecekler, B bankasına hiç de hesapta olamayan bir şekilde borçlarını ödemek zorunda kalmayacaklardı. Bu durup dururken onların da nakit akımlarının bozulması; likidite sıkıntısı içine düşmeleri anlamına geliyor.

    Kısacası, B bankası kapısının önünü süpürürken, süpürdüğü pislikleri çöpe değil de A bankasının ve şirketlerin kapılarının önüne bırakmış oluyor. Naçar bir süre sonra A bankası da benzer bir davranış sergileyecek.

    Bunların anlamı şu: Finansal kesimin doğası gereği çer çöpün atılabileceği bir çöplük yok; mecbur her bir komşu bir sonrakinin kapısının önüne koymaya çer çöpü. Neyse, 'köşe yazarı namusumu' kurtardım: Demek ki, 'çok küçük yaşlarda sahneye çıkmışım', pardon daha o zamanlardan finansal sistemin çalışma biçimini hayallermişim...O nedenle anlamazmışım herkesin kapısının önünü süpürmesinin ne işe yarayacağını. Yoksa çok bir anlayışlıyımdır. Gerçekten yani...Allah'ım ne tevazu!

    İşte böyle durumlarda bir 'çöp toplayıcı kuruma' ihtiyaç var. Hem kims1enin çer çöpü başkasının sorunu hale gelmesin diye. Hem de çok küçük yaşlarda, isimleri lazım değil,
    bazı çocuklar "Allah'ım ben niye anlamıyorum" tasasına düşmesinler diye.

    'Çöp toplayıcı kurum' olağandışı zamanların bir gereksinimi. Bu nedenlerle yaklaşık beş aydır kredi garantisi veren bir mekanizmanın tasarlanması, bu mekanizmanın kredilerin yeniden yapılandırılmasında kullanılması, gerektiğinde bankalara sermaye desteği verilmesini sağlayacak yasal çerçevenin hazırda tutulması, mevduat garantisinin artırılması gibi önlemleri dile getirip duruyoruz. Kimsenin çöpü kimsenin derdi olmasın diye...

    Bu yazı 09.02.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır