TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Hatırlarsanız, bir ara üzerinde durmuştum; hala kafamı kurcalıyor. Şu: Dış dünyadaki bunca tedirginliğe ve içerideki siyasi gerginliğe karşın bankalarımızın kredi hacmindeki artış hızı azımsanmayacak bir düzeyde.İlk grafikte 2002 başından bu yana toplam banka kredilerinin yıllık artış hızı gösteriliyor. 2003 ortasından itibaren krediler hızla artıyor. Bu tarihten sonraki en düşük artış hızı 2007 haziranında gözleniyor (yüzde 22). Bu tarihten sonra yine belirgin bir hızlanma eğilimi var. Son birkaç ayda bu eğilimin tersine döndüğü izlenimi elde ediliyor. Ama yine de 2008 haziran ayı itibarıyla kredi artış hızı yüzde 32 düzeyinde! Bu oldukça yüksek bir artış hızı. Şüphesiz bu gelişmeye fiyat artışlarından arındırarak bakmak gerekir. Ama 2004'ten bu yana enflasyondaki oynamanın 2-3 puan düzeyinde olduğu dikkate alınırsa, bu artış hızı yine de çok yüksek. 2002-2006 döneminde gerçekleştirdiğimiz yüksek büyüme hızının temel nedenlerinden bir tanesi de kredilerdeki bu artış hızıydı. Benzer bir şekilde, 2008'in ilk çeyreğinde beklentilerin oldukça üzerinde bir büyüme hızına ulaşmamızda bu kredi gelişmesinin de önemli bir rolü var.İkinci grafikte bu sefer tüketici kredilerindeki artış resmediliyor. Ele alınan dönem aynı ve kredi kartları da dahil tüketici kredilerine. Eğilim benzer: 2007'de dibe vuruş, tekrar hızlanma, son aylarda hafif bir yavaşlama belirtisi. Ama yavaşlamadan kasıt, neredeyse yüzde 40 düzeyinde bir artış hızı!Avrupa Birliği üyesi ülkelerin mali piyasaları ile karşılaştırıldığında bizim mali piyasamız derin değil. Mali sistemimizin reel sektöre açabildiği kredilerin milli gelirimize oranı AB ortalamasının ancak dörtte biri dolaylarında. Bu açıdan bakınca son yıllardaki kredi genişlemesi sevindirici şüphesiz. Bu gelişmenin arkasındaki temel nedenlerin başında da sağlanan mali disiplin sayesinde kamunun bankaların topladıkları fonlara olan ihtiyacının azalması geliyor. Yani, bankaların (bilanço toplamlarına oran olarak) tuttukları Hazine tahvil miktarı azalırken, açtıkları kredi miktarı artıyor. Bu gelişme üçüncü grafikte gösteriliyor. Grafikte, banka kredilerinin bankaların toplam fonlarına oranı Aralık 2005 Haziran 2008 dönemi için resmediliyor. Son iki buçuk yıl içinde bu oranda önemli bir artış olmuş: Yüzde 56'dan yüzde 75'e çıkmış. Yani, bankalar topladıkları fonları giderek artan oranda krediye dönüştürmüşler.İşin sevindirici kısmı bir tarafa, bir de risk boyutu var. Neden bu ortamda hâlâ bu kadar yüksek bir kredi genişlemesi var? Farklı banka gruplarının davranış biçimleri ayrışmaya başladı mı? Mesela kamu bankaları özel bankalara göre artık daha hızlı kredi açıyor mu? Öyleyse, bu ortamda bu bir risk oluşturuyor mu? Bu soruların yanıtlarını araştırmak gerekiyor.
Düşünmek için bir ilginç gelişme de Merkez Bankası (MB) bilançosunda var: Kriz öncesinde MB bankaları fonluyordu. Krizden sonra gerçekleştirilen banka kurtarma operasyonu sonucunda ise bankalar likit hale gelmişlerdi ve bu sefer MB bankalardan borçlanarak bu likiditeyi piyasadan çekmeye başlamıştı. Şimdilerde durum tekrar değişti.
Birkaç rakam: 18 Nisan 2001'de MB'nin bankalara verdiği çok kısa vadeli fon miktarının bilançosuna oranı tam yüzde 40.5! Mayıs 2001'den itibaren ise durum tersine dönüyor. MB fon çekiyor. Çekilen fonların bilançoya oranı 23 Mart 2006'da en yüksek düzeye ulaşıyor: Yüzde 20. Son haftalarda ise MB tekrar piyasayı fonlamaya başladı.
Dördüncü grafik bu gelişmeleri gösteriyor. Bir yandan hızlı kredi artışı, öte yandan MB'nin tekrar bankacılık sektörüne fon vermeye başlaması ilginç bir gelişme.
Acaba bankaların fon gereksinimi tüm sektörde gözleniyor mu? Yoksa bir ayrışma var mı? Bunun hızlı kredi genişlemesi ile bir ilgisi var mı?
Grafik 1: Banka kredilerinde artış (Ocak 2002 Haziran 2008; yıllık %)
Grafik 2: Tüketici kredileri (kredi kartları dahil) artışı (Ocak 2001 Haziran 2008, yıllık %)
Grafik 3: Banka kredilerinin bankaların toplam fonlarına oranı (Aralık 2005 Haziran 2008, %)
Grafik 4: MB bilanço büyüklüğü içinde açık piyasa işlemlerinin payı %; eksi değerler piyasaya likidite verdiğini gösteriyor).
Bu yazı 06.07.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
05/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/10/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
03/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
02/10/2024
Güven Sak, Dr.
01/10/2024