Arşiv

  • Nisan 2024 (11)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Çok yüksek bir faiz artırımı!

    Fatih Özatay, Dr.20 Temmuz 2008 - Okunma Sayısı: 897

     

    Çok değil dokuz ay önceki bir yazıda bu köşeden yeni bir rekor duyurusu yapmışım: “... Böyle iki olumsuz dışsal koşul açık ki var: Birincisi, ham petrol fiyatları durmadan rekor kırıyor: Şimdilerde 100 dolara yaklaştı varili...” Vay canına!Birkaç yıl önce enflasyona ilişkin tahmin yaparken ham petrolün varil fiyatının 100 dolar olduğu bir senaryo yapmak düşünülmezdi bile. İnsana gülerlerdi herhalde. 40-50 dolar bile fazla geliyordu o günlerde. Oysa şimdi 100 doların ‘rekor’ olması komik hale geldi, bir ara 150 doları gördü bir varil petrol.

    Enflasyon tahmini

    Merkez Bankası (MB) son faiz kararını açıkladığı Para Politikası Kurulu duyurusunda nisan ayındaki enflasyon tahminlerine gönderme yapıyor. Unutmayalım o tahminler, daha önceki tahminlere kıyasla önemli ölçüde yukarıya çekilmişlerdi. Daha sonra enflasyon hedefleri de o ‘yeni’ tahminlerin ışığında değiştirildi.

    Duyuruda o tahminler yapılırken ham petrolün varil fiyatına ilişkin yapılan varsayımların son gelişmeler karşısında düşük kaldığı vurgulanıyor. Aynen şöyle diyor: “... Petrol fiyatlarının ise Nisan Enflasyon Raporu’ndaki varsayımların belirgin olarak üzerinde seyrettiğine dikkat çekmiştir.”Enflasyonun birkaç ay daha yüksek bir düzeyde seyredeceği ifade ediliyor. Petrol fiyatlarındaki olumsuzluğun yanı sıra iki neden daha belirtiliyor: Elektrik zammı ile yaz aylarında geçen yıl fiyat artışlarının düşük çıkmasının yarattığı ‘baz’ etkisi. Sonuncusu biraz ‘teknik’ bir neden. Diğer koşullar aynı kalmak üzere temmuz ayında yıllık enflasyonun düşmesi için gereken şu: Aylık fiyat artışı 2007’nin aynı ayında gerçekleşen aylık fiyat artışından düşük olmalı. Oysa o temmuzda enflasyon düşük çıkmıştı.Bendeniz tatil havasına girdiğim için yazılan-çizilenleri okumak ve yapılan yorumları dinlemek fırsatım (isteğim diyelim) olmadı. Şu noktaya dikkat edildi mi bilemiyorum. Mayıs ayının sonlarından bu yana MB bankacılık sistemine likidite aktarıyor. Yani artık bankacılık sektörü MB’ye borçlu.

    Hangi faiz?

    Öte yandan (saat 16-17 arasındaki geç likidite uygulamasında geçerli olan ‘cezai’ faizi
    bir tarafa bırakırsak) MB iki tane faiz kararı alıyor: Verdiği gecelik borçlar için geçerli olan
    ‘borç verme faizi’ ve piyasadan likidite çekerken geçerli olan ‘borçlanma’ faizi.

    MB piyasaya borçlu iken, enflasyon hedeflemesi çerçevesinde gösterge alınması gereken faiz, MB’nin borçlanma faizi. MB son kararı ile bu faizi 0.5 puan yukarıya çekti. Ama MB yukarıda değindiğim gibi mayıs ayının sonundan bu yana piyasaya borç veriyor. Dolayısıyla artık gösterge alınması gereken faiz, MB’nin borç verme faizi. MB bu faizi değiştirmedi ve yüzde 20.25 düzeyinde sabit tuttu.

    Şimdi bunu şöyle de okuyabilirsiniz: “MB’nin gösterge faizi bir ay öncesine göre dört puan arttı (20.25 eksi 16.25). Bu çok yüksek bir sıkılaştırma. Şüphesiz bankalar arası işlemlerde ortaya çıkacak faizin 20.25’e yakın bir düzeyde gerçekleşmesi gerekmiyor. MB yapacağı işlemlerle bu faizi 16.75-  20.25 aralığının içinde bir yerde tutabilir. Ama bu olasılık yaptığım yorumu değiştirmiyor.

    İki durum söz konusu olabilir: Birincisi, MB şu andaki likidite koşullarının sürmeyeceğini, piyasadaki likidite darlığının ortadan kalkacağını düşünüyordur. Bu durumda MB tekrar piyasaya borçlu hale düşecektir. Dolayısıyla gösterge faiz yine yüzde 16.75’tir ve yukarıda yaptığım yorum geçerli değildir.İkincisi, mevcut likidite koşullarının süreceği düşünülüyordur. Öyleyse neden MB gösterge faizin artık değiştiğini ve borç verme faizi olduğunu belirterek borç verme faizini (yüzde 20.25 olanı) düşürmemiştir? Çok yüksek bir sıkılaştırma gerektiğini mi düşünmektedir? Evet, enflasyonun bir süre daha yüksek düzeyde seyredeceğini söylüyor bize, ama sonra tahminle uyumlu bir hale geleceğini de belirtiyor. Yani, bu kadar yüksek oranlı bir sıkılaştırma gerekmiyor duyurusuna göre.
    Peki, o zaman böyle bir indirimin ‘kafa karıştıracağını’ mı düşünmüştür? Yoksa bankalar arası piyasada daha aktif bir şekilde yer alıp, piyasada belirlenecek faizi 16.75’e yakın bir yerde mi tutacaktır? O zaman da karışık bir durum ortaya çıkmamakta mıdır? Borç verirken borç verme faizinin değil de kendisi borçlanırken geçerli olacak faizin gösterge olması gibi...

    Açıklamaya ihtiyaç var sanırım.

     

    Bu yazı 20.07.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır