TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Son iki yazımda, iki aydır piyasada likidite sıkışıklığı olduğunu ve Merkez Bankası'nın (MB) bankalara borç para verdiğini belirtmiştim. Bu durum eğer kalıcı olacaksa piyasalar açısından önemli olan faizin MB'nin borç verme faizi olması gerektiğini vurgulamıştım. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde odaklanmamız gereken faiz de MB'nin borç verme faizi olmalıydı (şu anda yüzde 20.25 düzeyinde olan faiz).Bu durumda MB'den bir açıklamaya ihtiyaç olduğunu belirtmiştim. Aslında MB böyle bir açıklama yapmış: Bunlardan ilki, MB Başkanı'nın Bankalar Birliği'nde yaptığı bir sunumun son iki sayfasında var. Bu sunum MB'nin web sayfasına da konulmuş. Sunumun üzerinde Mayıs 2008 tarihi var. Şöyle deniliyor:"Son dönemde... gibi gelişmelerle gecelik piyasada çekilen fazla likidite azalış göstermiştir. Mevcut varsayımlar altında bu eğilimin önümüzdeki dönemde de devam etmesi ve parasal koşullarda göreli olarak sıkılaşma gözlenmesi öngörülmektedir... Likidite sıkışıklığı oluşacağı öngörülen dönemlerde... ortalama ihale faizlerinin... borçlanma faizinin en fazla bir puan üzerinde oluşmasını sağlayacak şekilde ihale miktarları belirlenecektir."İkinci açıklama 26 Haziran 2008'de yayınlanan Para Politikası Kurulu toplantı özetinin 19. paragrafında yer alıyor. Orada ve o günkü koşullar altında likidite sıkışıklığının geçici olduğu vurgulanıyor. Dolayısıyla yine MB'nin borçlanma faizinin (şu anda yüzde 16.75 olan faiz) geçerli olacağı söyleniyor.Bu durumda, ilk açıklamadaki 'Bu eğilimin (yani likidite sıkışıklığının parantezi ben ekledim) önümüzdeki dönem de devam etmesi' tümcesinde yer alan 'önümüzdeki dönem' önem kazanıyor. Burada bir belirlilik yok. Ama ikinci açıklamadan anlaşılan, bu 'dönemin' uzun olmayacağı şeklinde.Küresel gelişmeler ışığında piyasadaki likidite durumunun nasıl oluşacağının tahmini her zamankinden daha zor. Dolayısıyla, bu koşullar altında açıklamada 'kesinlikten' kaçınılması anlaşılır bir durum. Ama yine de bu 'dönemin' uzunluğu önemli. Önemi, biraz da tekraren, şu: MB iki tane faiz açıklıyor: Borçlanma faizi (yüzde 16.75) ve borç verme faizi (yüzde 20.25). Teknik olarak yapacağı işlemlerle piyasada gerçekleşecek faizi bu aralıkta istediği bir yerde tutabilir MB. Yani, 16.75'in enflasyon hedefine ulaşmak açısından gerekli olan faiz düzeyi olduğunu düşünüyorsa, piyasa faizinin bu düzeye yakın bir yerde gerçekleşmesini sağlayabilir.Bu çerçevede bakınca, hangi faizin referans faizi olduğu biraz teknik bir tartışma gibi oluyor. Bir açıdan öyle. Bir açıdan da değil. Neden öyle olduğu bir önceki paragrafta var. Öyle olmaması ise iki unsurla ilgili:Birincisi, işin doğası gereği piyasada hangi tür işlemler oluyorsa o işlemlerdeki faizin anlamlı olması gerekir. Yani, şu andaki gibi MB piyasalara borç veriyorsa, geçerli olan borç verme faizidir. İkincisi ve asıl önemlisi, piyasada likidite sıkışıklığı varsa ve bu sıkışıklığı gidermek için piyasaya fon aktarıyorsanız, piyasada gerçekleşecek faiz haddi borçlanma faizinin (yüzde 16.75) üzerinde bir yerde gerçekleşecektir. Oysa enflasyon hedefine ulaşmak için gerekli olan faiz düzeyini yüzde 16.75 kabul ediyorsunuz. Bu durumda ek bir sıkılaştırma yapmış oluyorsunuz ve bu sıkılaştırma o bahsedilen 'dönem' boyunca geçerli oluyor. Öyleyse o 'dönem' hakkında biraz daha kesin olmaya çalışmakta yarar var.
Bu yazı 24.07.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
05/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/10/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
03/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
02/10/2024
Güven Sak, Dr.
01/10/2024