Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Amerika'dan gelen değil gelmeyen haberler daha dikkat çekicidir

    Güven Sak, Dr.15 Temmuz 2008 - Okunma Sayısı: 1084

     

    Girişimci olmanın fevkalade zor bir meslek haline geldiği bir dönemden geçiyoruz. Dikkat dağıtıcı gelişmeler yalnızca içeriden değil, dışarıdan da geliyor. Üstelik teker teker değil, ordular halinde geliyor. Buyurun şimdi de Fannie Mae ile Freddie Mac'i Amerikan Merkez Bankası'nda yoğun bakıma kabul ettiler. Birincil aracılar zaten oradaydı, şimdi gayrimenkul kredileri piyasasının en büyük likidite sağlayıcıları da orada. Ama Bernanke zaten ortada bir gariplik olduğunu söylememiş miydi? Söylemişti. Ortada hakikaten bir gariplik var, bize kalırsa Amerika'dan bazı haberlerin gelmesi değil, bazı haberlerin bir türlü gelmemesi asıl gariplik. Siz hiç banka yeniden yapılanması ile ilgili bir haber duydunuz mu? Duymadınız mı? İşte o garip.  Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, geçen hafta, 8 Temmuz'da bir konuşma yaptı. Bernanke "Birincil aracılık piyasasında bugünkü olağandışı ve acil tedbir gerektiren şartlar devam ederse, merkez bankası olarak altı aylık bir süre için devreye koyduğumuz acil borçlanma mekanizmasını önümüzdeki yıla uzatırız" dedi. Birincil aracılar için likidite kolaylıklarına ilişkin düzenlemeler, bir birincil aracı, Bear&Stearns batarken kurtarıldıktan hemen sonra yapılmıştı. Birincil aracıların görevi Amerikan devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) piyasasına likidite sağlamak. Daha konuşmanın üzerinden bir hafta geçmeden, temmuzun 14'ünde, FED, bireysel gayrimenkul piyasasına likidite sağlayan iki büyük şirketi acil borçlanma programına dahil etti. Fannie Mae ve Freddie Mac birincil aracıların özellikle DİBS piyasasında üstlendiklerine benzer bir rolü bireysel gayrimenkul piyasasında yerine getirmekle görevliler. Aslında Fannie ve Freddie kamudan sağlanan likiditeye yabancı değil. Bundan kırk yıl önce ABD Kongresi tarafından belirlenen kurallara göre her iki kurumun, Hazine'den, ayrı ayrı 2.25 milyar dolar tutarında kredi temin edebilme imkânı zaten var. İşte o kredi kullanma imkânı Fannie ve Freddie'ye bir şey olmaz havasını getirip, risk algılamasını uyuşturdu son dönemde. Bir malumat daha: Menkul kıymetleştirme furyası öncesinde Fannie'nin toplam borçları 15 milyar dolarken şimdilerde bu rakamın 800 milyar dolar olduğu söylenmekte. Freddie için toplam borç stoku ise 740 milyar dolar civarında.    Şimdi bu haberler ne anlama geliyor? Açıktır ki, uluslararası bankacılık krizi daha işin başındadır. Kriz çözülmüş filan değildir. Zaman geçirilmektedir. Bernanke'nin geçen hafta vurguladığı iki noktanın altını çizelim: Birincisi, kısa vadeli fonlama piyasası hâlâ normal şartlarda çalışmamaktadır. Ortada "olağandışı ve acil tedbir gerektiren" bir durum olmaya devam etmektedir. İkincisi, bu durum 2009 yılında da etkisini devam ettirebilir. Peki, bu durumda Amerikan piyasaları nasıl ortada bir problem yokmuş gibi işlemektedir? İşlemektedir, çünkü merkez bankası isteyene doğrudan ve istediği kadar likidite sağlayacak yeni mekanizmalar inşa etmiştir. Birincil aracılar için getirilen ve şimdi Fannie ve Freddie'ye genişletilen acil borçlanma programının manası budur. Bu durumda piyasa, esasen, kendi dinamikleri ile değil, oksijen çadırında faaliyet göstermektedir. Açıktır ki, likidite enjeksiyonu vasıtasıyla hasarlı bir sistemin, hasarını onarmak, bilançolarını daha sağlam hale getirmek mümkün değildir. Hasarlı bir sisteme istediği kadar likidite vermek iki anlama gelir: Birincisi, sistem uyuşturulmuş olur, bilanço hasarının verdiği acıyı hissetmez. Oksijen çadırı tedavisini uzatırsanız sistemin risk algılama mekanizmasını iyice tahrip edersiniz. İkincisi, verilen likidite diğer politika tasarımcılarına ve özellikle siyasetçilere zaman kazandırmak içindir. Hasta uyuşturulur, acı hafifler, operasyon için beklenir. İş siyasetçilere kalır. Bunları nereden mi biliyoruz? Çünkü likidite vererek sistemin risk algısını uyuşturma işini daha önce bu topraklarda yaptık. Maksat, "yapısal mali tedbir alınana kadar, Hazine borçlanmasını sürdürsün aman bir maraza çıkmasın"dı o vakit. İki sonuç çıktı: Birincisi, iş uzayınca, sistemin risk algılama mekanizmasını tahrip ettik. Demirbank hızla büyüdü. Herkes bunun bir marifet olduğunu zannedince işler iyice çığırından çıktı. 2000 yılındaki bankacılık krizimiz oldu. İkincisi, politikacılar bürokrasinin risk biriktirerek, kendilerine son derece değerli ve de kısıtlı bir zaman sağlandığını asla idrak etmezler. O gün de etmemişlerdi. Siyasetçi, işlerin kötü olduğunu ancak duvara çarptığı zaman anlar. Dün bizde böyle olmuştur, ABD'de bundan farklı olmaz. Şimdi bu çerçevede bakınca, Amerika'dan gelen haberler arasında eksik olan nedir? Eksik olan ortada bir operasyon olduğuna, bir yapısal operasyonun başladığına ilişkin haberlerdir. Gelen haberlerin hiçbiri esasa ilişkin değildir. Ortada bir yapısal reform gündemi yoktur. Haberlerin hepsi hastanın uyuşturulmasına dairdir. Beklenmesi gereken operasyon haberi bir türlü gelmemektedir. O haber gelmedikçe, hissedelim ya da hissetmeyelim, bu iş bitmez. Burada beklenen belki de ABD başkanlık seçimleridir. O vakit 2009'un ancak ikinci yarısında tedbir görürüz. İyi haftalar, efendim.


    Bu yazı 15.07.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır