Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Büyük koalisyon Türkiye için şans olur mu?
    Fatih Özatay, Dr. 11 Haziran 2015
    Türkiye'nin, 2016'yı kazasız belasız atlatması için, son 4-5 yılda yaptıklarından farklı şeyler yapması gerekiyor. Ekonomi açısından temel gerçek bu. Koalisyon görüşmelerinde bu gerçeği dikkate almak gerekiyor. Geçici hükümetler önemli sorunlarla karşılaşabilir. Kalıcı bir çözüm şart.Dört aydır yazmıyorum. Şubat ortasında yayınlanan son yazıma baktım; tam da bugün yazmak istediğim konunun özüne değinmişim. Şöyle başlıyor: “Son bir ay içinde döviz kuruna ilişkin dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları dikkate almayan önemli açıklamalar yapıldı. Önce Sayın Cumhurbaşkanı, ülkenin kısa dönemli ekonomi politikası açısından en önemli iki kurumundan biri olan Merkez Bankası’nı yaylım ateş altına aldı. Bunun neticesinde döviz kuru alıp başını gitti. Ondan sonra da Sayın Cumhurbaşkanı “d [Devamı]
    Bir fırsat penceresi olarak koalisyon
    Fatih Özatay, Dr. 10 Haziran 2015
    Koalisyon ve ekonomi hakkında yorum yaparken, göz önünde mutlaka tutulması gereken bir olguyu hatırlatmakta yarar. Şu:Varsayalım ki Türkiye’de seçim falan olmadı; seçimden önceki iktidar işbaşında. Dolayısıyla yeni hükümet nasıl şekillenecek belirsizliği yok. Bu koşullar altında ekonomimiz zaten pek iyi durumda olmayacaktı: 2012’den bu yana uzun dönem ortalamasının çok altında (yüzde 3) bir büyüme, yüzde 10’u aşan ve yüzde 11’e doğru yükselen bir işsizlik oranı, yüzde 8.4 etrafında salınan ve rakiplere kıyasla yüksek bir enflasyon, özel sektör yatırımlarında düşüş ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında baş aşağıya gidiş vardı. Dünyanın en düşük tasarruf oranına sahip ülkelerden birisi olmamız nedeniyle yurtdışından borçlanmaya son derece muhtaçtık. Otoriter rejim olasılığının arttığını [Devamı]
    Kaynak
    Fatih Özatay, Dr. 03 Haziran 2015
    Seçim öncesinde ekonomi alanında yapılan tartışmalar arasında en ilginç olanlarından bir tanesi de ‘kaynak’ tartışması. Önce bu tartışmanın olumlu tarafından başlayayım. Şu:Demek ki Türkiye ekonomisinin makroekonomik istikrarsızlıklarla ve bunların sonuçlarıyla boğuştuğu 1990’lardaki gibi değiliz; “herkes ne veriyorsa ben üstüne şunu vereceğim” denilmiyor. Olmadan vermenin olanaksızlığının anlaşılması anlamına geliyor. Demek ki bir şey verebilmek için bir kaynak olması lazım. Bir bütçe sınırı var ve insanlar bunu anlamış. Bu çerçevede bakınca, ‘kaynak tartışması’ sağlıklı geliyor bana. Zaten parlamentoda temsil edilmesi beklenen dört partide de bütçe disiplini anlayışının olduğu seçim bildirgelerinden anlaşılıyor. “Bütçe disiplinini bozmayacağız deniliyor”; önemli bir  gelişme. 1990’larda [Devamı]
    Seçim sonrası için üç farklı senaryo (2)
    Fatih Özatay, Dr. 27 Mayıs 2015
    “Seçim sonrasında ekonomimizin hali nice olacak?” sorusu ile ilgiliyim. Geçen hafta üç senaryo vermiştim. Bu senaryolar altında neler yaşanabileceğini bugün ele alıyorum. 1. ‘Oluruna bırakmak’ senaryosu: Bu ‘hoş’ bir senaryo değil. Zira Türkiye’nin temel ekonomik sorunlarını çözecek uzun soluklu adımlar (özgürlükçü demokrasi, adil hukuk sistemi, kaliteli eğitim, ileri teknoloji kullanan sektörlerin teşviki, daha fazla tasarruf gibi) atılmıyor bu senaryoda. Tıpkı 2007 sonrasında olduğu gibi. Her zamanki gibi bütçe disiplini ile yetiniliyor. Merkez Bankası yüzde 8 civarındaki bir enflasyon oranını tolere edecek bir para politikası uyguluyor. Bazı yapısal reformlar yapılıyor gibi yapılıyor, falan…Elbette hiç yabancı değil bu politika bize. Bizi, 2013’te önce ‘en kırılgan beşli’, yenilerde de [Devamı]
    Seçim sonrası için üç farklı senaryo
    Fatih Özatay, Dr. 20 Mayıs 2015
    Geçen haftaki yazımda yer alan tablodaki sütunların başlıkları benim gönderdiğimden oldukça farklıydı; anlaşılmıyordu. Oysa euro-dolar kurunun son derece oynak olduğu son dönemde ihracatımız ve ithalatımız gerçekten düşüyor mu sorusuna da yanıt vermeye çalışıyordu o tablo. Şunları tekrar belirtmem gerekiyor:Tabloda net sermaye girişleri dışında yer alan her değer bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde değişimi ifade ediyor. RGE, reel kesim güven endeksini, KKO ise kapasite kullanım oranını gösteriyor. İhracatımızın kabaca yarısını euro cinsinden yapıyoruz. İhracat rakamlarına bu nedenle dolar cinsinden bakmak hatalı yorumlara yol açabiliyor. Şöyle bir hesap yapmak mümkün: Euro cinsinden yaptığımız ihracatı, Ocak 2011-Mart 2015 arasındaki ortalama euro-dolar kurunu sabit tutarak dola [Devamı]
    Ekonomimizdeki son durum hakkında bazı gözlemler
    Fatih Özatay, Dr. 13 Mayıs 2015
    Son günlerde büyüme oranımız hakkında fikir veren önemli veriler açıklandı. Bunları topluca değerlendirmek istiyorum bugün. Tabloda bazı önemli göstergelere ilişkin bilgi veriliyor. Orada yer alan tüm veriler aylık olarak yayınlanıyor. Ama aylık hareketler çok fazla ‘gürültü’ içeriyor. Bu nedenle üçer aylık toplamlar ve bu toplamların bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasa yüzde ne kadar değiştikleri ile ilgiliyim.Önce geçen hafta sonu açıklanan sanayi üretimine bakalım. Büyüme oranında belirgin bir aşağı düşüş eğilimi var. Bu yılın birinci çeyreğinin büyüme açısından oldukça kötü geçeceği zaten bekleniyordu; sürpriz yok. Kapasite kullanım oranı (KKO) ve reel kesim güven endeksi (RGE) verileri ise biraz daha güncel; nisan ayı rakamları mevcut. KKO ile sanayi üretimi, RGE ile de özel yatırı [Devamı]
    Gelin, bir de şöyle bakın…
    Fatih Özatay, Dr. 06 Mayıs 2015
    Son haftalarda yükselmesine karşın geçen yılın çok altında seyrediyor petrol fiyatları. Bu gelişme elbette petrol ihraç eden ülkelerden petrol ithal eden ülkelere bir gelir transferi anlamına geliyor. Normalde petrol ithal eden ülkelerde olması gereken şu: Bütçelerinden petrole dayalı ürünlere ve o ürünleri girdi olarak kullanan sektörlerin ürettikleri mal ve hizmetlere ayırdıkları pay azaldığı için, tüketicilerin diğer mal ve hizmetlere daha çok harcama yapmaları beklenir. Farklı bir ifadeyle, petrol fiyatlarındaki düşüş, petrol ithal eden ülkelerde tüketicilerin enflasyondan arındırılmış (reel) gelirlerinin artması demek. Dolayısıyla, bu ülkelerde iç talebin bir ölçüde canlanması beklenir. Mesela ABD ve çoğu Avrupa ülkesi için geçerli bu bekleyiş.Şimdi Türkiye’de Merkez Bankası üzerindek [Devamı]
    Büyüme ‘onlarda da düşük’ değil
    Fatih Özatay, Dr. 29 Nisan 2015
    Geçenlerde bir eğilim araştırması şirketinin yöneticisi, Ahmet Hakan’ın televizyondaki açık oturum programında, olası seçim sonuçlarına ilişkin şirketinin yaptığı anketlerden elde ettiği sonuçları verdi. Bir süre sonra laf döndü dolaştı Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına geldi. Birkaç katılımcı doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının son zamanlarda azalmaya başladığına işaret etti. Haklıydılar. Ne var ki araştırma şirketi yöneticisi karşı çıktı: Bir tapu müdürü arkadaşını ziyarete gittiğinde çok sayıda yabancının Türkiye’den mülk aldığını öğrenmişti; sermaye girişleri azalmış olamazdı; onca döviz nereye gidiyordu?Diğer katılımcılardan şöyle bir cevap gelebilirdi; kibardılar, gelmedi: “Ben de geçen mahallenin bakkalına uğradım. 2-3 saat oturdum. Gelenlere ‘kime oy ver [Devamı]
    Yaptığı açıklamalara iki ay önce uymayan şimdi uyar mı?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Nisan 2015
    Çarşamba günü (bugün) Para Politikası Kurulu toplanacak ve aldığı kararları açıklayacak. Bazı olguların altını çizmek istiyorum.1. 21 Ocak 2014’te Merkez Bankası’nın normal Para Politikası Kurulu toplantısında aldığı kararların piyasalar tarafından ‘sevimli’ bulunmaması sonrasında, 27 Ocak 2014’te yarısı euro yarısı dolardan oluşan döviz sepeti 2.78 liraya sıçramıştı. Bu değer, 21 Ocak tarihine göre yüzde 5.2, yılbaşına göre ise yüzde 8.7 daha yüksekti. Bu büyük sıçrama neticesinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 28 Ocak 2014’te olağanüstü toplandı ve politika faizini 4.75 puan, faiz koridorunun üst sınırını ise 4.25 puan yükseltti. [Devamı]
    Nasıl?
    Fatih Özatay, Dr. 15 Nisan 2015
    Temel birkaç soru: Türkiye ekonomisi olumsuz anlamda neden 2008 krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri oldu? Bu etkilenmenin boyutu neden Türkiye’nin daha önce yaşadığı 1994, 1998-1999 ve 2000-2001 krizlerinde gözlenenlerden daha az olmadı? 2008-2014 (2015) ya da 2012-2014 (2015) döneminden bu yana neden düşük büyümeye yüksek dış borçlanma ve düşük özel sektör yatırımı eşlik ediyor? Türkiye’nin zengin ülkelerle arasındaki büyük gelir farklılığının temel nedenleri neler olabilir? Yüzde 10 civarında bir işsizlik oranı neden Türkiye’nin kaderi oldu? 2006’dan bu yana enflasyon neden yüzde 8’in biraz üzerinde bir o yana bir bu yana salınıp duruyor ve sonra tekrar yüzde 8’e dönüyor da kalıcı olarak düşmüyor? Gelir dağılımı neden bozuk?Çok sayıda soru. Türkiye’nin hala ekonomik açıdan önemli [Devamı]