Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Karamsarım; ama bir de bana sorun neden karamsarım
    Fatih Özatay, Dr. 27 Ocak 2016
    Giderek karamsar oluyorum ve bu durumdan hiç haz etmiyorum. İçeriğine katılırsınız katılmazsınız ama sonuçta görüşlerini açıkladılar diye bir grup akademisyeni linç edemezsiniz. Böyle büyük bir linç kampanyasının ülkemde yaşanması elbette benim karamsarlığıma karamsarlık katıyor: Nereye gidiyoruz? Gitmiyor da zaten o korkulan yerde miyiz? Demokrasi düzeyimizin ne olduğu hakkında her geçen gün “başka kanıta ne gerek var ki?” biçiminde yeni kanıtlar ortaya saçılıyor. Karamsarlığımın temel nedeni bu.Mesleki açıdan da karamsarım. Dün Merkez Bankası’nın yılın ilk enflasyon raporuna ilişkin finansal yatırımcılarla toplantısı vardı. Dün sabah ekonomi kanalları o toplantıyı naklen yayınladılar. Öğlen, özelde para politikası, genelde de Türkiye ekonomisi hakkında finansal yatırımcılarla toplantım o [Devamı]
    Beş yıl daha fazla eğitim
    Fatih Özatay, Dr. 20 Ocak 2016
    Çeşitli defalar bu köşede yer aldı: Zengin ülkelerle aralarındaki gelir farklılığını belirgin biçimde azaltan ülkelerin ortak özelliklerinden biri eğitim düzeyi yüksek bir nüfusa sahip olmaları. Daha önce bu bulgu çerçevesinde Türkiye’nin göreli durumunu yansıtan tablolara yer vermiştim. Birkaç hatırlatma yapmakla yetineyim.Geçen yıl dönem başkanlığını yaptığımız G-20 ülkeleri içinde insanları (süre olarak) en az eğitim alan ülkeler Hindistan ve Türkiye. Hindistan’da on beş yaş ve üstü nüfus ortalamada 6,24 yıl eğitim görmüş. Bu süre Türkiye’de 7,05 yıl. Kore’de ise 12,05’e çıkıyor bu süre ve gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında bile oldukça yüksek bir değer bu. Mesela İngiltere’de 12,24, Almanya’da 10,27 yıl. Bu rakamların üzerinde azıcık düşünmek bile birkaç yıllık eğitim farkının ne [Devamı]
    2016’da ekonomimiz (3)
    Fatih Özatay, Dr. 13 Ocak 2016
    Geçen hafta, ekonomimizin 2016’da nasıl şekilleneceğini tayin eden temel dışsal unsurlara ilişkin varsayımlarını vermiştim. O temel senaryo altında önemli makroekonomik büyüklüklere ilişkin tahminlerim ise şöyle:Büyüme oranının yüzde 3 civarında kalacağını düşünüyorum. Dikkat ederseniz bu oran, 2012-2015 arasında gerçekleşen ortalama büyüme oranına eşit. Rusya yaptırımları ve ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım kararları büyümeyi daha da aşağıya çekme potansiyeline sahipler. Buna karşılık asgari ücretin artırılması ve düşük petrol fiyatları yukarıya doğru baskı yapacaklar.Büyüme oranı kadar ‘kalitesi’ de önemli. Kaliteli büyümeden kasıt yatırımların büyümeye ne kadar katkı vereceği. Bu köşede defalarca yazdım; 2012-2014 döneminde özel yatırım harcamaları 2011’e kıyasla daha düşük düzeyde g [Devamı]
    2016’da ekonomimiz (2)
    Fatih Özatay, Dr. 06 Ocak 2016
    Geçen hafta, 2015 için bir yıl önce yaptığım öngörüleri gerçekleşmeler ile karşılaştırdım. Şimdi sıra ekonomimizin 2016’da nasıl şekilleneceğini tayin eden temel dışsal unsurlara ilişkin senaryolarda. Temel senaryom şöyle:1. Uzun bir süredir uygulanmakta olan ekonomi politikasının 2016’da da sürmesini bekliyorum. Düşük düzeyde bir bütçe açığı veren bir maliye politikası ve enflasyonun yıllardır hedefin üzerinde seyretmesine karşın faiz artırmaktan kaçınan (mahcup) bir faiz politikası devam edecek. Kredi artışını dizginleyen kararlarda ise kademeli ve ılımlı bir gevşeme olabilir.2. Yapısal reform adı altında açıklanan ‘niyet’ beyanının niyet düzeyinde kalacağını bekliyorum.3. Geldiğimiz noktada, özellikle özel sektörün yaptığı yatırımlar ile yabancıların Türkiye’de yaptıkları yatırımlar açı [Devamı]
    2016’da ekonomimiz (1)
    Fatih Özatay, Dr. 30 Aralık 2015
    Peşi sıra üç yazı 2016’da Türkiye ekonomisinin nasıl şekillenebileceğine ve hangi unsurların bu şekillenmede temel rol oynayacağına ilişkin öngörülerimi vereceğim. Bunları yapabilmek için, önce temel makroekonomik büyüklüklerin 2015’i nasıl kapatacaklarını değerlendireceğim ve bunları 2014 sonunda verdiğim tahminler ile karşılaştıracağım.Makroekonomik büyüklüklerin ileride alabilecekleri değerlere ilişkin tahmin yapabilmek için temel dışsal faktörlere ilişkin bir senaryo oluşturmak gerekiyor. 10 ve 17 Aralık 2014’te yayınlanan iki yazımda 2015’te bizim için önemli olan dışsal unsurlara ilişkin şunları söylemiştim: “1) ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırımına 2015’in ortası gibi başlayacak; faiz artırımları ılımlı kalacak ve zamana yayılacak. 2) Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise Almanya’nın i [Devamı]
    Yeni bir para politikası çerçevesi gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 23 Aralık 2015
    Son dört yıldır yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 5. Buna karşılık aynı dönemde her ay gerçekleşen enflasyon oranlarının ortalaması yüzde 8.2 oldu. Farklı bir ifadeyle hedeften yukarıya doğru önemli bir sapma var. Yüzde 8.2 düzeyi bir miktar ‘sihirli’ bir düzey oldu. Ya da ona ‘çekici’ de diyebiliriz. Şu anlamda: Ortalama enflasyon 2006’nın başından bu yana hesaplandığında da hemen hemen aynı rakama ulaşılıyor: Yüzde 8.3.Grafikte Ocak 2011’den bu yana her ay gerçekleşen enflasyon oranları, ortalama enflasyon ve enflasyon hedefi gösteriliyor. Yasasında temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu yazan, bu amaca ulaşmak için yasasında belirtilen araçları istediği gibi kullanmakta özgür olan ve fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda her yıl hedeflediği enflasyon oranını hükümet ile birl [Devamı]
    Üzerime vazife değil ama…
    Fatih Özatay, Dr. 16 Aralık 2015
    Son reform paketi hakkında sadece bir cümle edip geçeyim. Şu: Bu ülkede reform adı altında açıklananları gördükçe, yetkililerin uzun bir süre hiçbir reform paketi açıklamamalarının başlı başına çok önemli bir reform olacağını düşünmeye başladım.Bir grafik veriyorum. Mavi kalın çizgi (göğe yönelmeyen) 2001’in ilk çeyreği ile 2015’in üçüncü çeyreği arasındaki dönemde özel sektör yatırımlarının seyrini gösteriyor. Bir de özel sektör yatırımlarının farazi seyrini gösteren bir eğri daha var. Faraziye şu: 2001-2007 dönemindeki hızlı yatırım temposunun sonraki dönemde de sürdüğü varsayılıyor.Grafik çok çarpıcı: İki eğri arasında müthiş fark var. 2008’in başına kadar beraber hareket ediyorlar. Elbette öyle olacak. Çünkü farazi yatırım düzeyini gösteren eğri, 2001-2007 arasında gerçekleşen yatırım [Devamı]
    Bölünmüşlük
    Fatih Özatay, Dr. 09 Aralık 2015
    Bu yıl ekonomi dalında Nobel ödülünü alan Angus Deaton bir arkadaşıyla birlikte yeni yayınladığı çalışmasında önemli bir bulguya dikkat çekiyor. Orta yaştaki beyaz Amerika Birleşik Devletleri (ABD) vatandaşları için ‘de’ beklenen ortalama yaşama süresi düşmekteymiş. Özellikle eğitim düzeyi düşük olanlarda bu olgu daha belirginmiş. “Beyaz ABD vatandaşları için ‘de’ “diyorum çünkü zaten siyah ABD vatandaşlarının ortalama hayat beklentisi beyazların oldukça altında.ABD’de beklenen ortalama yaşam süresinin bazı Avrupa ülkelerinde beklenen ortalama yaşam süresine göre daha az olmasının temel nedeni olarak çoğu araştırmacı beyazlarla siyahlar arasındaki bu farkı gösteriyorlarmış. Oysa diyor, başka bir Nobel ödüllü Stiglitz, Deaton’un son bulgusu farklı ve çok önemli bir gelişmeye işaret ediyor. [Devamı]
    Velev ki ekonomik reform yaptık
    Fatih Özatay, Dr. 02 Aralık 2015
    1 Kasım seçiminden hemen sonra ‘istikrar’ üzerine bir yazı yazmıştım. Amacım ‘istikrar’ın illa iyi bir şey olmayacağına dikkat çekmekti; olumsuz da olabilirdi istikrar. Ne yazık ki son gelişmeler Türkiye’de kötü anlamda bir istikrarın oluşmakta olduğuna dair yeni kanıtlar sundu. Şehitler, sokağa çıkma yasakları, çatışmalar, toplumsal barışı savunan Tahir Elçi’nin öldürülmesi, Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün yaptıkları haberden ötürü tutuklanmaları. Şiddetin ve baskının hakim olduğu bir istikrar açık ki özlenen bir istikrar değil.Yine defalarca bu köşede yer aldı. 1) Türkiye’ye yatırım yapmak için gelen uzun vadeli yabancı sermaye (doğrudan yabancı yatırımlar) son yıllarda baş aşağıya gidiyor. Buna karşılık yurtdışına giden yerli sermaye miktarı artıyor. 2) Özel sektörün yatırım harcamaları 2 [Devamı]
    Neden en fazla üretim kaybı Türkiye’de?
    Fatih Özatay, Dr. 25 Kasım 2015
    G-20 ülkeleri içinde ‘gelişmiş ülkeler’ sınıfına girmeyen on tane ülke var: Arjantin, Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan ve Türkiye. Son yirmi yıl içinde Çin’in ve Hindistan’ın hiçbir zaman üst üste iki çeyrek yıl ya da daha uzun bir süre milli gelirleri eksi büyüme (küçülme) göstermedi. Farklı bir ifadeyle, bu ülkeler resesyon yaşamadılar. Arjantin ve Suudi Arabistan için veri kısıtı var (Arjantin önemli resesyonlar yaşadı ama son yirmi yılın sadece küçük bir kısmı için çeyrek dönemlik milli gelir verisi var. Suudi Arabistan’ın ise hiç çeyrek yıllık milli gelir serisi yayınlanmıyor). [Devamı]