Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Fed’in faiz artırma kararı yaklaştı
    Fatih Özatay, Dr. 18 Kasım 2015
    ABD Merkez Bankası (Fed) Başkan Yardımcısı Fischer 12 Kasım’da kısa bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında, döviz kurunun ABD ekonomisi üzerindeki etkisini irdeliyor, Fed’de kullanılan bir modelin bulgularına dikkat çekiyor ve buradan yola çıkarak para politikası sıkılaştırmasının neden ötelendiğini açıklıyor.Bizim gibi ülkeler açısından bu sıkılaştırmanın başlangıcı, hangi sıklıkta yapılacağı ve şiddeti çok önemli. Döviz kurunu ve yurtiçi faizleri, elbette yukarıya doğru, hemen etkileyecek çünkü. Bu nedenle, bizim ekonomi kanallarında ve ekonomi yazarlarının köşelerinde Fed’in ne zaman faiz artıracağı en çok tartışılan konuların başında geliyor. Bu çerçevede sözünü ettiğim metin özel bir önem taşıyor.Fischer’in konuşmasının son kısmından başlayayım önce. Fed, faiz kararı alabileceği sekiz top [Devamı]
    Müstakbel kamu borcu
    Fatih Özatay, Dr. 11 Kasım 2015
    Hem Türkiye’nin hem de bazı yükselen piyasa ekonomilerinin deneyimlerinden biliyoruz ki kamu borcu milli gelire oranla bir anda sıçrayabiliyor. Mesela Türkiye’de 2001’de böyle oldu. 2000 sonunda milli gelirin yüzde 41’i civarında olan kamu borcu birkaç hafta içinde 30 puan kadar arttı ve milli gelirin yüzde 75’ne ulaştı. Bu değerler 2001’den sonra yeniden hesaplanan milli gelir rakamlarına göre. Oysa o zaman kullanılan milli gelir hesapları dikkate alındığında daha vahim bir artış var kamu borcunda: Yüzde 54’ten yüzde 100’ün biraz üzerine.Bu sıçrayışın nedenini biliyoruz. 1990’lar boyunca kamu bankalarına, topladıkları mevduatın faizinin çok altında faizle kredi açtırıldı. Farklı bir ifadeyle, kamu bankaları zarar etmeye zorlandı. Bu zararlar ise bu bankaların sahibi olan devletin hazinesi [Devamı]
    İstikrar
    Fatih Özatay, Dr. 04 Kasım 2015
    Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘istikrar’ sözcüğünün karşısında ‘aynı kararda, biçimde sürmek, kararlılık’ açıklaması var. Şimdi bir tane grafik veriyorum. Düşsel üç ayrı büyüme oranının 20 yıl boyunca hareketleri yer alıyor bu grafikte.Dikkat ederseniz bu büyüme oranlarından iki tanesi Türk Dil Kurumu’nun ‘istikrar’ kavramına nerdeyse birebir uyuyor. En altta yer alan bize o düşsel ülkede 20 yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 2.4 olduğunu söylüyor. Pek sapma yok bu orandan. En yüksek yüzde 2.5, en düşük de yüzde 2.3. Acayip istikrarlı. Ortada yer alan ise 20 yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 4.8 olduğunu ifade ediyor. Zaten ilkini iki ile çarparak elde ettim o büyüme oranını. O da müthiş istikrarlı.Şimdi soru şu: Hangi büyüme oranını tercih edersiniz? “İstikrarlı olanını alayım” dersen [Devamı]
    Sürdürülebilir büyüme oranımız düştü mü?
    Fatih Özatay, Dr. 28 Ekim 2015
    2012 yılına gelene değin Türkiye’nin son 60 yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 4.8 düzeyindeydi. Bu kadar uzun bir zaman diliminin ortalama büyüme oranını, yaklaşık olarak ‘sürdürülebilir büyüme oranı’ kabul etmek yanlış değildi; biz de yazıp çizerken öyle yapıyorduk. Ama 2012’den bu yana yaşananlar sürdürülebilir büyüme oranımızın daha düşük bir düzeye indiğini düşündürtüyor. Bunun çeşitli nedenleri ve göstergeleri var.Birincisi, köyden kente önemi bir göç oldu. Tarımda ‘çalışır görünen’ ama aslında tarımsal üretime katkısı yok denecek düzeyde olan çok sayıda çalışma yaşındaki insanın kente göçü tarımsal üretimi olumsuz etkilemedi. Buna karşılık, bu insanların bir kısmı kentte iş bulup çalışmaya başlayınca üretmeye de başlamış oldular. Hem üretimi hem de kişi başına üretim düzeyini (verim [Devamı]
    Beşiktaş şampiyon olursa yatırımlar artar mı?
    Fatih Özatay, Dr. 21 Ekim 2015
    Vaktiyle orta gelir grubunda olup da zamanla gelişmiş ülkelerin kişi başına gelir düzeylerine hızla yaklaşan az sayıda ülke var. Akademik çalışmalar bu ülkelerin üç ortak özelliği bulunduğuna dikkat çekiyor: 1) Yatırım düzeyleri yüksek. 2) Eğitimli bir nüfusa sahipler. 3) Yüksek teknolojili ürün üretip yurtdışına satabiliyorlar.Grafik 1’de 2011’den bu yana Türkiye’de özel sektörün yaptığı yatırım harcamalarının gelişimi gösteriliyor. 2015 için ilk yarı değeri var. Onu yıllık göstermek için 2014’ün ikinci yarısındaki yatırım harcamaları değerini ekledim. Muhtemelen bu nedenle 2015 yatırım harcaması gerçekten biraz fazla görünüyor. Zira aşağıda değineceğim gibi içinde bulunduğumuz koşullar yatırım yapmaya elverişli koşullar değil.Neyse; bu haliyle bile grafik oldukça çarpıcı ve temel mesaj ç [Devamı]
    Bahane üretme ‘yeteneğinin’ bu kadarına da pes…
    Fatih Özatay, Dr. 14 Ekim 2015
    Son kahredici saldırıdan sonra yine aynı tür değerlendirmeleri duymak irkiltiyor insanı: “Başka ülkelerde de oluyor.” Hayır efendim, benim ülkemde olmasın!Buna yol açan ne tür yanlışlar varsa kaldırın onları ortadan, ondan sonra başka ülkelerden örnek vermeye hakkınız olsun. Mesela sorun kendinize: Başka ülkelerin iç işlerine karışmak zorunda mıyız? Bürokratik atamalarda liyakat sisteminden bu kadar uzaklaşılır mı? Terörle mücadeleye ayrılması gereken kaynaklar (insan ve para) demokratik ülkelerde hiç görülmeyecek biçimde başka önceliklere yönlendirilir mi? Ülkenin bu denli kutuplaşmasının bu tür olaylardaki rolü nedir?Bir dolu yanlış yapıp, sonra da yaşanan olumsuzlukları sadece ve sadece ‘dış unsurlara’ bağlayan sözde ‘savunma’ mekanizmaları ekonomik durumumuz için de çok kullanılıyor. B [Devamı]
    Bayramlık bir yazı kaleme almanın zorluğu
    Fatih Özatay, Dr. 23 Eylül 2015
    Uzun bir süredir ve yoğun bir biçimde bir arkadaşımla birlikte bir araştırma yapıyoruz. Hal böyle olunca araştırma konusu dışındaki alanlara daha az göz atar oldum. Bu sabah kısa süreliğine de olsa odaklandığım konudan kurtulup biraz nefes alayım diye ‘etrafta’ yazılan çizilene bir bakayım dedim. Biri oldukça tanınmış üç iktisatçı Yunanistan’ın ve Almanya’nın zıt görüşlerini dikkate alarak Yunanistan’ın içinden çıkılmaz hal alan borç sorununu çözmek üzere bir öneri geliştirmişler. Yunanistan’ın borcunun bir kısmı daha silinmezse, ülkenin içine girdiği çıkmazdan kurtulmayacağı IMF tarafından bile kabul ediliyor. Buna karşın, Almanya, Yunanistan yapısal reformlar konusunda somut ve önemli adımlar atmadan böyle bir çözüme yanaşmıyor. Yunanistan ise borç sorununun hafiflediğini görmeden çok ca [Devamı]
    Ekonomide ‘sürünme durumu’ ve seçim
    Fatih Özatay, Dr. 16 Eylül 2015
    Seçimlerden sonra Türkiye ekonomisinin güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme performansı göstermesi mümkün mü? Bir süredir yaşadıklarımız çerçevesinde, bana pek mümkün görünmüyor. Neden görünmüyor? [Devamı]
    Merkez Bankası neden zor durumda?
    Fatih Özatay, Dr. 09 Eylül 2015
    Temmuz ayı sanayi üretim verisi dün açıklandı. Beklenenden farklı bir gelişme yok: İkinci yarı büyüme açısından ilkine göre daha kötü olacak. Üstelik ilk yarı da iyi değildi. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir yıl öncesine kıyasla sadece 0.3 oranında arttı. Elbette tek aylık hareketler yanıltıcı olabilir; üç aylık ortalamalara bakmak daha anlamlı. Öyle ölçünce, son üç ayın ortalama üretim artışı yüzde 2.5 çıkıyor; önceki üç aya kıyasla daha düşük bir değer.Sanayi üretiminde yıllık yüzde değişimler ile kapasite kullanım oranının (KKO) yıllık yüzde değişimleri arasında güçlü ve aynı yönlü bir ilişki var. Elimizde ağustos ayının KKO’su da var. Orada da işler sevimli gitmiyor. [Devamı]
    Yeniden çapa arayışı
    Fatih Özatay, Dr. 26 Ağustos 2015
    Bugün biraz para politikası üzerinde durmak istiyorum. Döviz kuru alıp başını göğe doğru yolculuğa başladığından beri gözler Merkez Bankası’na (MB) çevrilmiş vaziyette çünkü. Ama önce biraz geçmişe, on üç yıl öncesine gideceğim.2002’de zamanın Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’in hastalığı ile başlayan süreçte yurtiçi finansal piyasalar karışmıştı. Koalisyon hükümetinin akıbeti ne olacaktı? O hükümetin başarıyla uyguladığı istikrar programı sürecek miydi? Arkasından erken seçim kararı geldi. Sorular azalacağına çoğaldı; belirsizlik arttı. O ortamda ben de MB yönetimindeydim. Piyasada faizler ve döviz kuru belirgin biçimde arttı ama bir şey yapmadık; politika faizini ve faiz koridorunu değiştirmedik.Temel nedeni şuydu: 2001 Mayıs’ından beri uygulanan istikrar ve yapısal dönüşüm programı meyv [Devamı]