Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Otomatik katılım neden patinaj yapıyor?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Mart 2017
    “Normal” ekonomilerde yurtiçi tasarrufu artırmak için yapılabilecek “en iyi, en doğru yapısal reformlar listesi”nin ilk sıralarında gelen “sisteme herkesin otomatik katıldığı ama her katılana sistemden çıkma (cayma) tercihinin verildiği bireysel emeklilik sistemi” reformu Türkiye’de neden patinaj yapıyor?Haber şöyle: “1 Ocak’ta bin ve daha fazla çalışanı olan işletmelerden başlayan ve 45 yaş altındaki tüm çalışanların otomatik olarak katıldığı bireysel emeklilik sisteminden cayma tercihini seçerek çıkanların oranı 1 Mart itibariyle yüzde 54’e ulaştı”.Psikoloji ve davranışsal iktisat alanındaki çalışmalar bize kişilerin kendi çıkarlarına uygun davranmayabileceklerini gösteriyor. Bu nedenle özellikle sağlık, eğitim ve emeklilik gibi alanlarda onların çıkarlarına olacak uygulamalarda “yol gös [Devamı]
    Önümüzdeki birkaç yıl büyüme ve istihdam açısından zorlanacağız
    Fatih Özatay, Dr. 15 Mart 2017
    Üç soru: Önümüzdeki birkaç yıl dışarıdan borçlanma olanaklarımız 2015-2016 dönemine kıyasla daha az mı yoksa daha fazla mı olacak? İlk soruya verilen yanıt çerçevesinde bankaların kredi açma davranışları nasıl şekillenebilir? Bu gelişmelerin büyüme ve işsizlik oranına etkileri neler olabilir? Bu sorular son yazımda yer alıyorlardı ve Ocak 2007 ile Şubat 2017 sonu arasındaki dönemde mevduat ve kredi artışlarında gözlenen şu üç özellikten kaynaklanıyorlardı:1) Bu on yılda sadece küresel finansal krizin ekonomik etkilerinin en şiddetli hissedildiği dönem olan 2009’da kredi atış oranı mevduat artış oranının altında kaldı. Zira hem bankalar frene bastılar hem kredi talebi kesildi hem de bankalar yurtdışından kaynak bulamadılar. Bu dönemde, bankalar için mevduat henüz bağlayıcı bir kısıt değildi [Devamı]
    Kredi piyasasında dikkat çeken ikinci özellik
    Fatih Özatay, Dr. 08 Mart 2017
    Kredi piyasasında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bu ilginçliklerden ilkine 15 Şubat tarihli yazımda yer vermiştim. Şu: Son aylarda kamu bankalarının kredi arzı özel bankaların kredi arzına kıyasla çok daha yüksek bir oranda artıyor. 2016’nın son çeyreğinden itibaren kamu bankalarının kredi artış hızı özel bankaların kredi artış hızının iki katını aştı. [Devamı]
    Yatırım yapılmadığının bir başka göstergesi
    Fatih Özatay, Dr. 01 Mart 2017
    Dün ocak ayı dış ticarete verileri açıklandı. Ayrıntıları DÜNYA’da bulabilirsiniz. Ben sadece yatırım malları ithalatı ile ilgiliyim. Zira inşaat dışı yatırım açısından Türkiye ekonomisi iyi bir performans göstermiyor. Oysa sürdürülebilir kalkınma hızımızı artırabilmemiz için inşaat dışı yatırımlar çok önemli. Sadece beton dökerek verimlilik artırılamıyor, sanayileşme sağlanamıyor çünkü. [Devamı]
    Biz bu işi neden yaptık?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Şubat 2017
    1 Kasım 2016 tarihinde, yani bundan üç ay yirmi iki gün önce bir dolar 3 lira 10 kuruştu. Merkez Bankası’nın (TCMB) faizi ise yüzde 7.80 düzeyindeydi. Bu tarihten itibaren döviz kurunda baş döndürücü bir artış gördük: Bir ay sonra –aralık ayının başında- dolar kuru 3.45’e çıktı; farklı bir ifadeyle kur yüzde 6 arttı. Aradan bir ay daha geçti ve yeni yılın ilk iş günü bir dolar 3.54’e yükseldi. Yirmi beş gün sonra, 27 Ocak günü döviz kuru 3.88’e sıçradı. Bu yazının kaleme alındığı pazartesi günü ise bir dolar 3 lira 62 kuruşa gerilemişti (tüm bu hareketler grafikte gösteriliyor).Soru şu: Ne oldu da üç aydan biraz kısa bir sürede 3.10’dan 3.88’e sıçrayan, yani yüzde 25.2 oranında artan döviz kuru, bir aydan kısa bir sürede 3.62’ye geriledi? Soru şüphesiz çok kolay bir soru; yanıtı yeteri kad [Devamı]
    Kamu ve özel bankaların kredi arzlarında farklılık
    Fatih Özatay, Dr. 15 Şubat 2017
    Geride bıraktığımız yılın ikinci yarısında belirgin biçimde düşen iç talebi artırmak için ardı ardına kararlar alınıyor. Bu kararların bir yansıması da banka kredilerinde gözleniyor. [Devamı]
    Güdük sanayi sektörünün düşündürdükleri
    Fatih Özatay, Dr. 08 Şubat 2017
    2010-15 dönemine ait birkaç rakam vererek başlayayım: İmalat sanayinde yaratılan katma değerin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 16.1. Buna karşılık, inşaat sektörü katma değerinin GSYH’ye oranı yüzde 7.2, gayrimenkul hizmetlerinde yaratılan katma değerin GSYH’ye oranı ise yüzde 8.9. Farklı bir ifadeyle, 2010-15 döneminde, Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 16.1’i imalat sanayinde yaratılırken, bir o kadarı da inşaat ve gayrimenkul hizmetlerinde yaratılmış (2010-15 döneminin özelliği şu: Yeni GSYH verileri hesaplanırken kullanılan yeni yöntemler ve bilgi kaynakları asıl olarak bu dönem için var. Yoksa bu dönemin bir orijinalliği yok. 2010 yerine 2002’den başlasaydım da çok değişmeyecekti bu oranlar.)İki nokta dikkat çekici. Birincisi, imalat sanayi (ya da sanayi) katma değerinin GSYH [Devamı]
    Emtia fiyatları 'farkı' açıklamıyor: Eski-yeni GSYH karşılaştırması (5)
    Fatih Özatay, Dr. 01 Şubat 2017
    Türkiye İstatistik Kurumu’nun yeni GSYH verilerini anlatmak için yaptığı toplantılardaki (Ulusal Hesaplar Sistemi) sunumunun 52'nci sayfasında ana başlık şöyle: 'Farklar ve Kaynakları'. Kastedilen 'fark' eski GSYH serisinden hesaplanan büyüme oranı ile yeni GSYH serisinden hesaplanan büyüme oranı arasındaki fark. Alt başlık ise şöyle: “Soru: 2015 yılında hiçbir gösterge büyüme işareti vermiyor. Buna karşın büyüme neden % 6 civarında?”. Sorulan soru önemli, zira eski GSYH’ye göre 2015 yılının büyüme oranı % 4. Arada önemli bir fark var. Soruya yanıt olarak bir grafik verilmiş. Grafikte 2009-2016 döneminde aylık demir cevheri fiyatları yer alıyor. 2015 yılında keskin bir düşüş var demir cevheri fiyatında. Sunumun bir sonraki sayfasında yine aynı üst başlık var ve alt başlıkta yine aynı soru [Devamı]
    “Yandım anam yetiş faizi”ni devreden çıkarma adımı
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ocak 2017
    Son yazımın başlığı “ Allah tamamına erdirsin” şeklindeydi. Kısmen de olsa erdi. Merkez Bankası, döviz kurundaki hızlı yükseliş karşısında yaklaşık iki haftadır yaptığı işi, dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında güçlendirerek sürdürdü. Bankalardan borç alma faizini (grafikte “alt sınır” olarak geçen -ki bizi ilgilendirmiyor şu anda) ve artık sadece adı “politika faizi” olan ve normal koşullar altında yaşayan ülkelerde bankaların merkez bankalarından aldıkları kısa vadeli borcun maliyetini ifade eden faizi (grafikte “repo faizi”) değiştirmedi. Buna karşılık, yaklaşık iki haftadır bankalara borç verdiği iki ayrı kanalın faizini yükseltti: Gecelik borç verme faizini 0.75 puan artırarak yüzde 9.25’e (grafikte “üst sınır”), saat 16’dan sonra geçerli olan “yandım anam yetiş faizi [Devamı]
    Allah tamamına erdirsin
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ocak 2017
    Olan biteni artık biliyorsunuz. Sonuçta çok gecikerek de olsa doğru yönde bir adım attı Merkez Bankası. Evet, attığı adım alışılageldik biçimde atılmış bir adım değil, evet yaptığı eylemin adını bir türlü koymuyor ama sonuçta (devamını getirmek koşuluyla) liranın daha da değer kaybetmesini engelleyici bir iş yaptı.Merkez Bankası bankalara üç ayrı faizden borç para veriyor: Haftalık repo faizinden, gecelik borç verme faizinden ve geç likidite penceresi borç verme faizinden. Bunlardan ilki faiz koridorunun içinde belirleniyor ve şu anda yüzde 8 düzeyinde. Gecelik borç verme faizi ise koridorun üst sınırını oluşturuyor ve yüzde 8.5’e eşit. Geç likidite faizi ise cezai bir faiz ve yüzde 10 düzeyinde.Dünyada, normal koşullar altında koridor sistemini uygulayan bir merkez bankasının asıl önemli [Devamı]