Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Akıl fikir aşısı mümkün olsa…
    Fatih Özatay, Dr. 19 Ağustos 2015
    Türkiye’nin içinde bulunduğu şu durumda sizce en büyük yapısal reform ne olurdu?Hoca, “Allah aşkına bu ortamda ne yapısal reformu?” diye kızmayın; bir düşünün lütfen: ‘Büyük, çok büyük bazı adamlar’ var ya ortalıkta; hani bu ortamı yüzleri hiç kızarmadan yaratanlar; onlara azıcık da olsa akıl fikir aşılamayı mümkün kılacak bir icat arayışı nasıl olurdu?  “Belki farkında değiliz ama ekonomimiz yavaş adımlarla uçurumun kenarına doğru gidiyor. Uçuruma düşmüş olsak anlayacağız elbette durumu. Çok şükür öyle bir felaket yok ortada. Yok ama yavaş yavaş ‘ölüm’e doğru gitmek de pek avunulur bir şey olmasa gerek.”Son yazımın başlangıcı böyleydi… Yukarıda sözünü ettiğim ‘büyük, çok büyük adamlar’, maşallah, bulunduğumuz koordinatları anlamamız için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Kaçınılmaz [Devamı]
    Uçuruma doğru sürüklenmek…
    Fatih Özatay, Dr. 29 Temmuz 2015
    Belki farkında değiliz ama ekonomimiz yavaş adımlarla uçurumun kenarına doğru gidiyor. Uçuruma düşmüş olsak anlayacağız elbette durumu. Çok şükür öyle bir felaket yok ortada. Yok ama yavaş yavaş ‘ölüm’e doğru gitmek de pek avunulur bir şey olmasa gerek.Uçuruma doğru gittiğimizi göstermese de ‘süründüğümüzü’ gayet iyi anlatan bir gösterge var: Özel sektörün yatırım harcamaları. 2012 yılının ilk çeyreği ile 2015 yılının ilk çeyreği arasındaki dönem için, her çeyreğin özel yatırım harcamalarının bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla yüzde değişimini hesaplayıp, dönemsel ortalamayı alınca, eksi yüzde 1.4 bulunuyor. Şöyle de belirtilebilir: 2012, 2013 ve 2014’ün her birinde 2011’e kıyasla daha az yatırım yapılmış. Bu durum 2015’in ilk çeyreğinde de sürmüş. [Devamı]
    İstikrarı (iyi anlamda) bozmak gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 22 Temmuz 2015
    Kişilerin davranış biçimlerini inceleyen deneyleri bir tarafa bırakırsak iktisatta deney yapma şansımız pek yok. Özellikle makro iktisat alanı böyle. Ancak, bir süredir Türkiye makro çerçevede önemli bir deney yaşıyor: İki aydır geçici bir hükümetle yönetiliyor. Dolayısıyla günlük alışılmış işlerin dışında ekonomiyi etkileyecek bir karar alınmıyor. Üstelik bu ‘eylemsizlik’ durumu sadece iki ay için de geçerli değil; seçim öncesindeki bir kaç ayı da katabilir ve bu süreyi rahatlıkla yedi aya çıkarabiliriz.Elbette bir ekonomiyi sadece hükümetlerin aldıkları kararlar şekillendirmiyor. Bu köşede sıkça dile getirildiği gibi, Türkiye gibi ülkeler için gelişmiş büyük ülkelerin faiz kararları ve uluslararası finansal yatırımcıların risk alma iştahları çok önemli. Bunları ve diğer önemli bazı ‘kont [Devamı]
    Kısa vadeli bir koalisyon olursa
    Fatih Özatay, Dr. 18 Temmuz 2015
    Geçen hafta “Geçici hükümetler önemli sorunlarla karşılaşabilir. Daha kalıcı çözümler peşinde koşmak gerekiyor. Bunun temel yolu ise uzun vadeli bir programdan geçiyor.” savından yola çıkarak, uzun vadeli programın çerçevesi üzerinde durmuştum. [Devamı]
    Yapısal reform şapkadan tavşan çıkarmak mıdır?
    Fatih Özatay, Dr. 15 Temmuz 2015
    'Yapısal reform' deyince şapkadan tavşan çıkarmayı anlar hale geldik. Şapkada tavşan olmayınca da 'yapısal reform' kavramının içi iyice boşaldı. Neredeyse her dakika başı 'bize yapısal reform lazım' denilince, kaçınılmaz olarak böyle oluyor.Bir tanıdığımın kuzeni, yoksulluk nedeniyle hiç dershaneye gitmeden fena olmayan bir derece elde etti son ÖSYM sınavında. Makine mühendisi olmak istiyormuş. Aile Ankara'da oturuyor; ama çocuğun puanı Ankara'daki devlet üniversitelerinin makine mühendisliği bölümlerine girmeye yetmiyor. Yakın illerdeki devlet üniversitelerinin makine mühendisliği bölümlerine ise puanı fazlasıyla yetiyor. Oysa başarı sıralamasındaki yeri ile çok daha iyi makine mühendisliği bölümlerine sahip olan birkaç vakıf üniversitesinin bazılarına girecek puanı var çocuğun. Kısacası [Devamı]
    Yeni (bir felaket) hikayesi: Lirayı euro karşısında sabitlemek
    Fatih Özatay, Dr. 08 Temmuz 2015
    Gazetemiz DÜNYA bir süredir “Türkiye’nin yeni hikayesi ‘euroya geçiş’ olabilir mi?” sorusunu çeşitli uzmanlara tartıştırıyor. Bu fasıldan geçen hafta “Yeni hikaye: Euroya geçmek mi demokrasi ve hukuk mu?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Özü şöyleydi:“…Türkiye gibi makroekonomik istikrara yönelik sorunlarını bile henüz halledememiş ve düşük verimliliğe sahip ülkelerin, euroya geçmek ellerinde bile olsa euroya geçmemeleri gerekiyor. Kaldı ki euroya geçiş tek taraflı alınabilecek bir karar değil; bu mümkün değil çünkü. Önce Avrupa Birliği (AB) üyesi olacaksınız. Zaman geçecek ve bir dizi ön koşulu sağlayacaksınız ancak ondan sonra euroya geçiş ‘hakkınız’ oluyor. İşte bu noktada euroya geçişin bizatihi kendisi değil ama geçiş süreci önem kazanıyor. Bu sürecin başında AB üyesi olma koşulu bu [Devamı]
    Yeni hikaye: Euroya geçmek mi demokrasi ve hukuk mu?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Temmuz 2015
    Bunca yıldır DÜNYA’da yazıyorum; ilk defa oldu: Yazı İşleri’nden bir yazı isteği geldi; euroya geçişi Türkiye açısından değerlendirip değerlendiremeyeceğimi sordular. İlk başta “şimdi bu da nerden çıktı” derken bir dakika ya geçti ya geçmedi “bu haftanın yazısını da kurtardık” psikolojisi hakim oldu ve bu konuyu kısaca ele almaya karar verdim.Önce bir hatırlatma. Euroya geçişin yararlarının sıralandığı listenin baş tarafında ‘kur riskinin ortadan kalkacağı için euroya geçen ülkede faizlerin düşeceği’ yararı yer alıyor. Oysa 2009 sonlarından bu yana yaşadıklarımız bazı koşullarda kazın ayağının hiç de öyle olmayabileceğini gösteriyor. Üstelik bu koşullar öyle ender rastlanılan koşullar değil.  Mesela 2009’dan bu yana alın Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya devlet tahvillerinin faizleri [Devamı]
    Faiz politikasından pek söz eden yok nedense…
    Fatih Özatay, Dr. 24 Haziran 2015
    Meclis Başkanı seçimiydi, yok koalisyon nasıl olacaktı, yoksa erken seçim kapıda mı falan derken Merkez Bankası’nın (MB) dünkü Para Politikası Kurulu hiç ilgi toplamadı. Bu ilgisizliğinin bir nedeni de MB’den faiz politikasında bir değişiklik beklenmemesiydi.Oysa bir politika değişikliği beklentisini haklı çıkaracak koşullar vardı: Enflasyon mayıs ayında yüzde 8.1’e yükselmiş ve uzun yıllardır etrafında salındığı yüzde 8.4’lük ortalamaya yaklaşmıştı. Üstelik, kurda son aylardaki yükseliş nedeniyle ileride biraz daha artması söz konusuydu. Enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu dikkate alındığında, salt beklenen enflasyon ile hedef arasındaki büyük fark nedeniyle faiz artırımı beklenebilirdi.Kaldı ki MB zaten mart ortasından bu yana bankalar arası para piyasasında gecelik faizin, kendi açıkladı [Devamı]
    Kısa vadeli bir koalisyon olursa
    Fatih Özatay, Dr. 18 Haziran 2015
    Geçen hafta “Geçici hükümetler önemli sorunlarla karşılaşabilir. Daha kalıcı çözümler peşinde koşmak gerekiyor. Bunun temel yolu ise uzun vadeli bir programdan geçiyor.” savından yola çıkarak, uzun vadeli programın çerçevesi üzerinde durmuştum. [Devamı]
    Kısa vadeli bir koalisyon ne yapabilir?
    Fatih Özatay, Dr. 17 Haziran 2015
    Geçen hafta özetlediğim çerçeve, uzun ömürlü bir koalisyon hükümetinin yapabileceklerine ilişkindi. Böyle bir koalisyon hükümeti kurulamıyorsa ne olacak? Diyelim ki kuracağınız koalisyon hükümetinin 1-1.5 yıl süreceğini düşünüyorsunuz. Ne tür bir ekonomi politikası izlerdiniz? Böyle bir hükümet işbaşına geldiğinde, yüzde 2.3 düzeyinde büyüyen bir ekonomi, yüzde 10’un üzerinde bir işsizlik oranı, lirada değer kaybetme eğilimi, yüzde 8’in üzerine çıkacak bir enfl asyon ve artmayan bir yatırım düzeyi bulacak. Liste uzatılabilir: Mesela, dünya ölçeğinde düşük tasarruf oranı, G20’deki yükselen piyasa ekonomileri arasında yurtdışına olan yükümlükleri ile yurtdışından alacakları arasında en fazla farka sahip, dolayısıyla kur artışlarına karşı olumsuz anlamda çok duyarlı bir ülke. Bir de dış koşul [Devamı]