Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Analistler büyüme oranında neden bu kadar yanıldılar?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Haziran 2017
    Hafta başında yılın ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri açıklandı. Tahminlerin çok ötesinde bir büyüme oranı çıktı: Yüzde 5. Tahminlerin önemli ölçüde aşağıda kalmasında temel rollerden biri, analistlerin eski alışkanlıklarını sürdürerek sanayi üretim endeksindeki gelişmelere de bakarak yeni milli gelir tahmin etmeye çalışmaları. Elbette sadece sanayi üretim endeksine bakılmıyor; başka öncü göstergeler de var. Ama sonuçta sanayi üretim endeksi de tahmin yapılırken kullanılan bilgi kümesinin içinde ve üstelik önemli bir paya sahip. [Devamı]
    Temel ekonomik sorunumuz değişmedi
    Fatih Özatay, Dr. 07 Haziran 2017
    Bu köşede birkaç yıldır dile getiriyorum. Türkiye, ekonomide yeni bir atılım yapmak istiyorsa, atılacak ilk adımlar ekonomi alanında değil. Neler yapılması gerektiğini sağduyulu herkes biliyor; uzun uzun saymaya gerek yok. Sadece şunu söylemek yeterli: Türkiye'yi ciddi uluslararası basında artan oranda dile getirilen bir konumdan kurtarmak gerekiyor: Gazetecilerin düşünceleri nedeniyle hapis yattıkları bir ülke olmaktan çıkaracak kapsamlı demokratik adımlara ihtiyaç var. Özgürlükler, hukuk sistemi, kanun hakimiyeti, barış… Bu alanlarda ardı sıra gözlenecek olumlu gelişmeler Türkiye ekonomisini şu anda bulunduğu konumdan çok farklı bir yere getirecektir.Bunlar yapılıyorken, ekonomik alanda Türkiye'nin mutlaka çözüm bulması gereken ilk sorun ise tasarruf sorunu. Biliyorsunuz; milli gelir ser [Devamı]
    Yerli otomobil
    Fatih Özatay, Dr. 31 Mayıs 2017
    Türkiye’de önemli bir otomobil üretim kapasitesi var. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre 2017’de kurulu kapasite 1,4 milyon otomobil üretmeye olanak sağlıyor. 2016 yılında yaklaşık 951 bin adet otomobil üretilmiş. Kapasitenin “gerçeği” yansıttığını kabul edersek, tüm zamanların üretim rekorunun kırıldığı 2016’da kapasite kullanım oranı yüzde 67 olmuş.Uluslararası Otomotiv Sanayicileri Birliği (OICA) verilerine göre 2016 yılında dünyada 72.1 milyon otomobil üretilmiş. İlk üç üretici şöyle: Çin: 24.4 milyon, Japonya: 7.9 milyon, Almanya: 5.7 milyon. Daha sonra dört milyona yakın üretimle ABD, Kore ve Hindistan geliyor. Türkiye listede on yedinci sırada ve dünya üretiminin (2016’da) yüzde 1.3’ünü gerçekleştiriyor.Bu rakamlar çerçevesinde bakıldığında Türkiye’de önemli bir üretim k [Devamı]
    13 yıl sonra Endonezya Almanya’dan daha güçlü olacakmış
    Fatih Özatay, Dr. 24 Mayıs 2017
    Gazetenin internet sitesindeki haber “işte dünyanın en güçlü ekonomileri” başlığı altında şöyle: “Dünya ekonomisine yön verecek ülkeler belirlendi. Price Waterhouse Coopers 2030 yılında dünyadaki en güçlü ekonomilerin hangileri olacağına dair tahminlerini yayınladı”. Otuz ülkenin sıralaması ve bu sıralamanın dayanağı olan 2030 yılı için “satın alma gücü paritesi” ile ölçülen tahmini milli gelirler var. Buna göre, on üç yıl sonra Rusya altıncı olarak yedinci olan Almanya’yı geride bırakıyor. Her ikisi beşinci olan Endonezya’nın arkasında. Tayland, Pakistan ve Filipinler otuzuncu sıradaki Hollanda’nın çok önünde yer alıyorlar. Çin birinci, ABD ikinci, Türkiye ise on ikinci sırada.Sıralama ile bir sorunum yok. Sonuçta bir tahmin ve bu tahmin bir modele dayanıyor. Dolayısıyla belli bir hata pa [Devamı]
    Enflasyonu dert etmeli (2)
    Fatih Özatay, Dr. 17 Mayıs 2017
    Bulunduğumuz noktada durum şöyle: Enflasyon 2006’dan bu yana etrafında salındığı yüzde 8.3’lük ortalamanın çok üzerine çıktı ve yüzde 12’ye yaklaştı. Üstelik, enflasyon yükselirken işsizlik de yükseldi. 2006’dan bu yana geçen sürede ortalaması yüzde 10’du işsizlik oranının. Bir yıldır o da yükseliyor; ocak döneminde yüzde 11.8 oldu.Bu basit gerçek, özellikle son yıllarda “Merkez Bankası faiz kararı alırken işsizliği de dikkate almalı” diyenleri ve bunu her faiz kararından önce dile getirenleri düşündürmeli. Yanlış anlaşılmasın; elbette merkez bankalarının faiz kararı alırken kendilerine yol gösteren teknik modellerinde büyüme ve işsizlik önemli rol oynuyorlar. Ama büyüme, işsizlik ve faiz oranı arasındaki ilişki sıklıkla dile getirildiği kadar basit değil. Yani, faiz artarsa büyüme oranı d [Devamı]
    Enflasyonu dert etmeli (1)
    Fatih Özatay, Dr. 10 Mayıs 2017
    Merkez Bankası’nın (MB) bankalara verdiği fonun bankalara ortalama maliyeti (MB’nin ortalama fonlama maliyeti) Kasım sonuna doğru yüzde 8 düzeyindeydi. Şu anda ortalama fonlama maliyeti yüzde 12. Tam dört puan (yüzde 50) yükseliş var faizde. Bunun temel nedenini biliyoruz: Kurda kısa sürede gerçekleşen sıçrama. Yarısı dolar yarısı euro olan döviz sepetinin değeri eylül ortalarında 3.15 liraydı. Kasım ve Aralık aylarında hızlı bir artış oldu ve Ocak ortalarına doğru sepetin değeri 4 lirayı aştı.Özellikle döviz cinsinden yükümlülükleri ile döviz cinsinden varlıkları arasındaki fark yüksek olan (net uluslararası yatırım pozisyonu çok fazla açık veren) şirketler kesimi için kurdaki bu sert yükseliş önemli bir risk oluşturuyordu. Temelde bu nedenle MB bankalar için asıl önemli olan faizini (ort [Devamı]
    Kalkınmacı merkez bankacılığı
    Fatih Özatay, Dr. 03 Mayıs 2017
    İki hafta önce bir konferansın soru-cevap kısmında cevaplamam istenen sorulardan biri “kalkınmacı merkez bankacılığı” hakkında ne düşündüğümdü. Anlamadım ilk başta; oksimoron bir tanımlama diye düşündüm ama tam da öyle değildi. Sonuçta bir merkez bankası işini doğru yaparsa ülkenin ekonomisine olumlu yönde katkı yapardı. Ekonomiye olumlu katkı yapmak elbette “kalkınma” ile eş anlamlı değildi ama uzaktan da olsa bir bağlantı kurulabilirdi. Soruyu yöneltenden sorusunu biraz daha açmasını istediğimde, “enflasyon hedeflemesi yerine nominal GSYH hedeflemesi”ni kastettiğini belirtti.Kalkınma büyümeye göre çok daha geniş bir kavram; büyümeyi de içeriyor elbette ama daha pek çok unsuru da içinde barındırıyor: Temiz bir çevre, daha az bebek ölümü, herkesin eğitime ulaşabilmesi ve eğitimin kaliteli [Devamı]
    2019’a kadar ekonomiye odaklanmamız hayal mi?
    Fatih Özatay, Dr. 26 Nisan 2017
    Sizi bilmem ama benim şu “yapısal reform” ya da “yapısallar” sözcüklerinden içim sıkıldı. Bir zamanlar bunlar bir anlam taşıyorlardı; ne var ki kullanıla kullanıla içleri boşaldı. Başı sıkışan “yapısal reform”dan söz ediyor diyor, ardı sıra bir şeyler yapılmış gibi “sıra yapısallarda” deniliyor. Ne kastedildiği belli olsa içim yanmayacak. En iyisi, “yapısal reform” yerine “statükoyu değiştirmek” diyeyim; bugünlük… İki soru: Referandum sonrası Türkiye’nin gündeminin “statükoyu değiştirmek” olması mümkün mü sizce? Bırakın statükoyu değiştirmeyi, daha genel olarak ekonomiye odaklanılabilecek mi?Meşruiyet tartışması bir taraftan, 2019’da olacağı söylenen seçimi kazanmak için şimdiden koalisyon arayışları öbür taraftan… Onca uyum yasası çıkarılacak. Siyaset bu konulara odaklanacak. Avrupa Birli [Devamı]
    El atılması gereken sorunlar
    Fatih Özatay, Dr. 19 Nisan 2017
    Gelin bugün önümüzdeki dönemde el atılması gereken mevcut sorunlarımıza bakalım. Önce yapısal ve daha uzun vadede çözülebilecek sorunları ele alayım. Ancak hemen belirtmem gerekir ki bazı sorunların vade ayrımı çok net değil; hem kısa vadeye hem de uzun vadeye yayılıyorlar. [Devamı]
    Finansman bulmakta zorlanıyoruz
    Fatih Özatay, Dr. 12 Nisan 2017
    Dün, şubat ayına ilişkin ödemeler dengesi verileri açıklandı. Kısaca durum şu: Son on iki ayda toplam 33.7 milyar dolar cari açık vermişiz. Bu açıktan doğan finansman ihtiyacının yüzde 68.9’unu yurtdışından kaynağı belli borç alarak, yüzde 3.8’ini ise Merkez Bankası rezervlerinden karşılamışız. Finansman ihtiyacının yüzde 27.3’ünü ise net hata noksanla, yani (kısmen) kaynağı belirsiz dış borç ile gidermişsiz.Cari işlemler açığından doğan dış finansman ihtiyacımızın altında finansman bulabilmek büyüme oranımızı kısıtlıyor. Kısıtlıyor çünkü yurtiçi tasarruflarımız yetersiz düzeyde olduğundan, yani gelirimizin tüketmediğimiz ve dolayısıyla yatırımlara ayırabileceğimiz kısmı fazla olmadığından, yatırım düzeyimizi önemli ölçüde dış finansman miktarı belirliyor. Şubat ayında (normal yollardan) b [Devamı]