'Mızmız ihtiyar' psikolojisi ile nasıl baş edilir
09 Ocak 2007
Geçen hafta iktisat gündemindeki en "güzel" tartışmayı Sayın Başbakanımız başlattı. Yine bir "serbest konuşma" anında, "Enerji özelleştirmesi yapalım da fiyatlar mı artsın?" dedi. Sonra 2007 yılının mana ve ehemmiyetini hatırlatan bir ekleme de yaptı: "Millet, fiyatları hükümet artırıyor mu zannetsin?" Bize kalırsa; Sayın Başbakanımız, eğer kendi iktidarı döneminde Türkiye'nin önemli bir iktisadi dönüşüm sürecini, başarılı bir biçimde başlattığına, bu satırların yazarı kadar inanıyorsa 2007 yılında "serbest konuşma" anları yaratmaktan özenle kaçınmalıdır. Neden? Gayet açık. Yaptığı son açıklamalar yalnızca kafaları karıştırıyor. Hükümetimizin politika kararlılığı konusunda, zaten var olan soru işaretlerini daha da artırıyor. Oysa 2007 yılında daha fazla kafa karışıklığına değil
[Devamı]
Ekonomide dinamizm yaratan faktörler istikrar için denetlenmeli
08 Ocak 2007
Günümüzde istikrar programlarını eleştiren ciddi iktisatçılardan hiçbirisi 'istikrara boş verin' demiyor. Ancak iktisadi sistemin dinamizmini sağlayan bunun yanında istikrarsızlık da yaratan öğelerin tasfiye edilmesi yerine denetimine önem verilmesi gerektiğini ileri sürüyorlar.
[Devamı]
Enflasyon gelişmeleri ve 2007'ye ilişkin enflasyon tahminleri
07 Ocak 2007
Artık bıkkınlık vermeye başladı; ancak nasıl gelişeceği hakkındaki yapılan varsayımı belirtmeden ileriye yönelik çözümleme yapmak mümkün değil. 2007'nin çifte seçiminden bahsediyorum. İç siyasette gerginleşme olabileceği ve buna bağlı olarak piyasalarda kur ve faiz yükselişleri görülebileceği olasılığına gözümüzü kapatalım. Diğer bir ifade ile 'böyle bir riskin olmadığı' durumu düşünelim. Bu 'durum'da son haftalarda açıklanan veriler umut verici gelişmelere işaret ediyor.
[Devamı]
Türkiye nereye
05 Ocak 2007
Mutlu yıllar... 2007 yılının başlaması ile birlikte Avrupa Birliği'nin iki yeni üyesi daha oldu. Romanya ve Bulgaristan birliğe katıldılar. İngiltere'de yayımlanan muhafazakâr Daily Express gazetesi 2 Ocak günü "İngiltere, yabancılara 2.5 milyar pound katkı payı ödeyecek" manşetiyle çıktı. Konu, Romanya ve Bulgaristan'ın AB üyesi olmasıydı. Her aile için 105 pound ödeneceği varsayımıyla bir hesap yapılmıştı. "Yabancılar"a bir para ödenecekti. Ödenecek para İngiliz ailelerin kesesinden çıkacaktı. Uzun yazının ana konusu böyle bir şeydi. Yazıya uzak bir Rumen köyünden sekiz kişilik bir aile fotoğrafı eşlik ediyordu. Hani kentli Rumenlere gösterdiğinizde sinir olacakları türden bir fotoğraf. Başı bağlı üç kız ve bir anne ile kafasında şapka olan üç erkek çocuk ve de bol sakallı bir ba
[Devamı]
Büyüme yeniden hızlanıyor. Ya sonrası?
04 Ocak 2007
Güven ortamının devamı büyüme hızımızın düşmemesi için yaşamsal bir önem taşıyor. Bu ortamı sürdürmenin yolu hem mevcut ekonomik programı sürdürmekten geçiyor hem de iç siyaseti germemekten. Bu belirtilen iki koşul elbette her ekonomi için geçerli. Ama özellikle borcu yüksek olan ülkeler için daha bir geçerli. Çünkü hem yüksek borcu yaratan vaktiyle uygulanan kötü politikaların verdiği inanılmaz tahribat nedeniyle bu tip ülkeler kırılgan, hem de yüksek borcun bizatihi kendisi nedeniyle.
[Devamı]
Dış ticaret serbest ama işgücünün hareketi serbest değil
04 Ocak 2007
İktisat politikası uygulamalarının iktisat kuramının öğretilerini her zaman izlemediği pek de yabancı olmadığımız bir durum. Bunun çeşitli nedenleri olabiliyor. Karar alıcıların ufuklarının dar olması, hükümetlerin toplumun kısa ve uzun dönemli çıkarlarını dengeleyememesi, bir çıkar grubunun kendi isteklerini toplumsal gereksinim olarak kabul ettirme becerisini göstermesi ya da sadece iktisat politikası yapımcısının hata yapmaları bunlardan bazıları. Dolayısıyla farklı ülkelerde farklı zamanlarda iktisat politikası uygulamalarının iktisat kuramının öğretisinden farklı yönde ortaya çıktığına tanık oluyoruz.
[Devamı]
2006'nın 'gör' dedikleri
01 Ocak 2007
Yılın son günü 2006'ya ilişkin bir şeyler yazayım diye oturdum bilgisayarın başına. Rakamlara boğmadan ne yazabilirim diye düşünürken, '2006'nın iktisadi açıdan en belirgin özelliği neydi?' sorusuyla işe başlayayım, arkası nasıl olsa gelir dedim. Nasıl 'arkaysa' bir türlü gelmedi. Aldı bir düşünce beni. 'Yahu, sahiden neydi?'
[Devamı]